Sıcak para hareketleri ve küresel eğilimler

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Beklentileri kısa vadede yönlendirmeye devam ederek ihtiyaçları karşılamaya devam etme tercihi ile orta ve uzun vadeli eğilimlerin uyuşmak yerine çatıştığı bir dönemden geçiyoruz. Bu durum küresel ölçekte belirsizlik ve kırılganlık algısının güçlenmesine, riskten kaçınma eğiliminin belirleyici olmasına sebep oluyor. Başka bir deyişle 1995 ile 2012 yılları arasındaki dönemin sürdürülebilir olmayan eğilimleri bel veriyor, böyle olmayacağı varsayımına göre yapılan hesaplar tutmuyor. 

Durum böyle olunca sermaye hareketlerindeki uzun dönemli eğilimleri ve sebeplerini irdelemek, bundan sonra yaşanacakları öngörebilmek adına önem kazanıyor. 1989 yılında Berlin Duvarının yıkılması ile birlikte sermaye hareketlerinde çok ciddi artışlar yaşandığına ve yapısının değiştiğine tanık olmuştuk. Portföy yatırımları veya başka bir deyişle sıcak para hareketleri küresel eğilimler üzerinde belirleyici olmaya başlamıştı. 

Söz konusu akımlar düzenli olarak arttığında her şey iyiye gidiyormuş gibi görünüyor tüm hesapsızlıklar destek bulabiliyordu; fakat daralmaya başladığında ortalık karışıyor bulaşıcı krizler kaçınılmaz hale geliyordu. Görmezden gelinen bu durum, 1995 yılı sonrasındaki sürdürülebilir olmayan eğilimlerin de sebebi olmuş ve geleneksel olmayan politikalara yönelim zorunluluk haline gelmişti. 1989-1995 yılları arasının Portföy yatırımları, 1996-2002 arasında yaşanan felaketlerin en önemli sebebi olmuştu. Siyasi iradeler, para otoriteleri, mali sektör ve iş dünyasından oluşan kurumsal yapının yörüngesi değişmiş ve temel ilkeleri tükenme eğilimine girmişti. 

Ağırlaşan küresel koşullar ve büyüyen dengesizlikler, 2002 yılı sonrasında söz konusu para hareketlerine olan bağımlılığı arttırdı ve yanlışa abone olma eğilimini genele yaydı. Orta ve uzun vadeli tehlikeleri tümü ile görmezden gelen kısa vadeli spekülatif bakış açısı genele yayıldı; kaldıraçlı sıcak para hareketleri aşırılık sınırlarını zorlayarak Dünyamızı geleceğini meçhule sürüklemeye devam etti. Arap Baharı ile birlikte bu eğilimlerin sonuna gelindiği anlaşıldı! 

Riskten kaçınma eğilimi güçlendikçe yazımıza konu olan sermaye hareketleri daraldı; birbirini besleyen bu sebep sonuç ilişkisi küresel düzeyde sistemik kırılganlık algısını kademeli olarak yukarı çeker oldu. Eşanlı olarak piyasalar ile para otoritelerinin arası bir daha eskisi gibi olamayacak şekilde bozulmaya başladı; uluslararası kurumların ve siyasi iradelerin çabaları bu durumu değiştiremedi. 

Gelişmeler bir devrin ömrünü tamamlamaya koştuğunu düşündürüyor. 1989 yılında liderliği ele geçiren ve tüm eğilimler üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak belirleyici olan Portföy yatırımları, dört yıldır düzenli olarak daralıyor. Asıl önemlisi böyle olmaya devam edecek gibi görünüyor ve sebep olduğu boşluklar hiçbir şekilde doldurulamıyor, bu durumun yıkıcı olması önlenemiyor. 

Etkili ve yetkili kesimlerimiz ise, tüm umutlarını söz konusu sıcak para hareketlerinin geri dönmesine ve tüm eğilimleri olumlu yönde hareketlendirmesine bağlamış gibi görünüyor! Kurumsal yapımız günü kurtarmak adına hayal kuruyor, Başbakanımız söz konusu akımları çekmek üzere ülkemizi pazarlamaya çalışıyor! Bir devrin sonlanmakta olduğunu, sermaye ve emtia piyasalarında küresel çapta yaşanan gerilemelerin bu olasılığı iyice yükselttiğini görmek ve kabullenmek istemiyor! 

Sıcak para hareketlerinin yeniden artmasına veya daralmasına tahammül edebilecek durumda değiliz! Bir devrin sonuna gelmiş olduğumuzu ve tüm eğilimlerin sancılı bir değişim sürecinden geçmek zorunda kalacağını kabullenmek kolay olmayacak! Ekonomi gündemine ipotek koyan tüm konu başlıkları, sıcak para hareketlerinin daralmaya devam edeceğini ve küreselleşme denilen kuralsızlığın nefes almakta çok zorlandığını söylüyor! 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar