Sıcak konuları yine es geçiyoruz

Kemalettin BULAMACI
Kemalettin BULAMACI Ters Köşe [email protected]

Teknoloji, bilişim, yazılım alanında yazmaya başladığım neredeyse 30 sene olacak. Bu süreçteki tüm trendleri, gelişmeleri, yeni ürün duyurularını ve eğilimlerini takip ettim. Aynı dönemde Türkiye’nin geride kalmasına da tanıklık ettim. Benim takip ettiğim yaklaşık 30 yıllık süreçte dünyada ortaya çıkan eğilimler, teknolojiler konusunda maalesef Türkiye’nin tavrı “Kaçan treni nasıl yakalarız?” tartışmalarından öteye geçemedi.

Biz, treni nasıl yakalamamız gerektiğini düşünürken, binmeye niyetlendiğimiz trenler hep uzaklaştı gitti. Şimdi, yine kaçan treni nasıl yakalayacağımızı tartışıyoruz. Maalesef, bu tren de böylece uzaklaşıp gidecek. Biz, ne kadar hızlı koşarsak koşalım, bu kafayla, hiçbir zaman o trenin gideceği yere rakiplerimizden veya dünya liderlerinden önce gidemeyeceğiz. Bizim trenin son vagonuna binmeye çalışmak yerine trenin gideceği yere uçakla, helikopterle veya daha hızlı bir trenle ulaşmamız gerek.

Günümüzde kaçan tren nedir?

Yapay zekâ. Bu teknoloji, dünyada iki önemli yatırımı tetikliyor. Birincisi, yapay zekâ destekli çip üretimi ve bu çiplerin kullanılacağı teknolojik cihazları. İkincisi, veri merkezi yatırımlarını. Geçtiğimiz hafta, yılık ilk çeyreğinde sadece büyük ölçekli şirketlerin açıkladığı veri merkezi yatırımlarının 32 milyar dolar olduğunu söylemiştim.

Çip yatırımları ise çok daha fazla. Ülkelerin bu yatırımları çekmek için verdiği destekler de. Dünyanın en büyük üç işlemci üreticisi Intel, TSMC ve Samsung, sadece ve sadece ABD’de 200 milyar doların üzerinde yatırım planı açıkladılar.

ABD’nin 52,7 milyar dolarlık CHIPS Act teşvik planına karşılık Avrupa’nın 43 milyar euroluk bir teşvik planı var. Japonya, çip üretimi için ülkesine yatırım yapacak şirketlere, yatırımlarının yüzde 40’ına kadar teşvik veriyor. Polonya, İsrail, Tayvan, Malezya gibi ülkeler bu yatırımları ülkelerine çekmeye çalışıyor. Aynısı veri merkezlerinde de geçerli. Bulut bilişimin pazar liderleri Amazon, Microsoft, Google ardı ardına dünyanın çeşitli bölgelerinde veri merkezleri yatırımı duyuruyorlar. Yapay zekâ için gerekli olan işlemci, veri merkezi ve enerji üçlemesinde biz ne bir adım atıyoruz ne de bu alanlara akan milyarlarca dolar yatırımı ülkemize çekebilmek için bir eylem gerçekleştiriyoruz.

Veri merkezlerinin en büyük gideri iklimlendirme harcamaları. Bu sebepten dolayı çoğu veri merkezi ısıtma veya soğutma maliyetlerinin düşük olacağı yerlere yapılır. Bakıyoruz; çölün ortasındaki Katar’da devasa veri merkezi kuruluyor. Ekvator iklim kuşağında Malezya, Microsft’tan milyarlarca dolar yatırım çekiyor. Daha iyi bir iklime, şahane bir jeopoliktik konuma sahip olan Türkiye neden bu yatırımları çekemiyor? İşin pek çok bacağı var elbette. İnsan kaynağından hukuksal düzenlemelere, eğitimden teşviklere kadar uzanıyor. Türkiye’nin kurtuluşu ileri teknolojide. Bunu söylemek yetmiyor. İcraat gerekiyor. Acilen bir eylem planı oluşturulup bu alanda söz sahibi olmamızı sağlayacak adımların atılması gerekli. Yoksa bir 30 sene daha bu kaçan trenin son vagonuna nasıl binebiliriz diye tartışır dururuz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Türkiye’nin becerisi… 24 Haziran 2024
Yapay zekâda neredeyiz? 27 Mayıs 2024
BiTaksi, kimin olur? 22 Nisan 2024