Siber suçların ekonomiye etkisi 1 trilyon doları geçti
Marsh Mc Lennan... Dünyanın en önemli risk yönetim ve sigorta danışmanlığı şirketlerinden...
Son 14 yıldır Küresel Risk Raporu yayınlıyor...
Oxford Üniversitesi ve Zurich Insurance işbirliği ile...
Bu raporları ilgiyle izlerim. Dünyadaki eğilimlerle ilişkin iyi bilgi verir. Bir tür erken uyarı sistemi gibi...
Hatırlıyorum, epey bir süre önce, bir raporlarında “göç riski” ilk sıralarda yer alıyordu. Hepimiz o toplantıda birbirimize bakmıştık, “nereden çıktı şimdi bu” diye... Şimdi hep göç haberleri yapıyoruz...
Bu yılki buluşmamızda, Marsh Türkiye CEO’su Hakan Kayganacı da aynı noktaya değindi: “Yine o dönemde bahsettiğimiz teknolojik ve siber riskler de artık hayatın bir parçası...” dedi ve devam etti: “Raporun bu anlamda ciddi bir itibari oluştu ve bir çok uzman tarafından takip ediliyor. Türkiye’de de... Her yıl raporun kopyasını bizden talep edenler çoğalıyor. O dönemde 200’lerdeydi. Şimdi 500’lerde...”
★ ★ ★
Bu yıl raporun Türkiye’deki tanıtımına March Küresel Risk ve Dijital Başkanı John Drzik de geldi. Önce raporun kimler tarafından hazırlandığına ilişkin
bilgi verdi:
“Bu anket, Dünya Ekonomik Forumu’nun bin kadar risk uzmanının yanıtlarından derleniyor. Bunlar, 70 ülkedeki iş dünyası temsilcileri, akademik çevreden
ve kamudan uzmanlar...”
Bu yılki rapora geçmeden önce genel bir değerlendirme yaptı:
“Son 10 bir numaralı odak noktamız ‘ekonomik riskler’di” dedi.
Drzik, “3 yıldır ise ekonomik risk algısı biraz düştü. Jeopolitik riskler, çevresel riskler ve teknolojik riskler ön plana çıktı.”
Başlıkları açtı:
“Jeopolitik alanda en büyük değişim, ulusalcı ve popülist hareketlerin yükselişi. Tüm dünyada...
Amerika’da Trump, İngiltere’de Brexit, İtalya ve Brezilya’da seçimle iş başına gelenler...
Ekonomik felsefeleri de daha korumacı...
Ticaretten, gümrük tarifelerine, yaptırımlara, ithalat ve ihracata getirilen kısıtlamalar bunun yansıması. Siyasi sürtüşme, adeta çatallaşan dil, iş dünyasına ve ekonomiye de yansıyor.”
“Uzun vadede ise, çevresel risklerin daha fazla endişe kaynağı olacağını belirtiyor uzmanlar.
Özellikle önümüzdeki 10 yıl içinde bunun etkisi artacak. İklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan aşırı hava koşulları, doğal afetler... Mevcut siyasi ortamda, çözüme yönelecek çok tarafl ı işbirliklerinin de pek kolay olmayacağını öngörüyorlar...”
“Teknoloji konusunda ise, veri sahtekarlığı, siber saldırılar ve altyapıda ortaya çıkabilecek sorunlar ana riskler olarak görülüyor.
Bunun bilançosu da ağır.
2017 doğal afetlerin zirve yaptığı yıldı. Dünya genelinde doğal afetler 350 milyar dolarlık ekonomik zarara neden oldu.
Şu anda siber suçların etkisi o rekor yılın bile üç katı. Siber suçların küresel ekonomiye etkisi yılda 1 trilyon doları geçti...”
★ ★ ★
Ön plana çıkan bu üç risk, birbirini de etkiliyor...
Örneğin, uzmanların siber suçların neden artacağına ilişkin ortaya koyduğu tezlerden biri, ‘jeopolitik ortama’ dayanıyor.
“Ülkelerarası artan gerilim, hükümetlerin bunların arkasında oynadığı roller önemli bir etki” dedi Drzik, “tabii devletlerin aktifleri ve malları da etkilenebilecek unsurlar arasında...”
Sonra şirketleri de doğrudan etkilediğini vurguladı: “Kullandığımız yeni teknolojiler verimlilik ve güvenlik konularında bir yandan artı unsurlar sağlıyor öte yandan bu yeni teknolojiler siber risklere yeni kapılar açıyor!”
★ ★ ★
Drzik ikinci bir rapora da vurgu yaptı. Yine Dünya Ekonomik Forumu bünyesinde hazırlanan iş dünyası odaklı bu raporda 12 bin uzmanın görüşüne başvuruluyor.
Analizler ülke bazında süzülebiliyor.
Peki o rapor ne diyor?
“Pek çok ülkede siber risk algısı yüksek...”
Ya Türkiye?
“Türkiye özelinde ‘mali kriz’ ve ‘mali riskler’ ön planda...” dedi Drzik ama hemen ekledi:
“Bu rapora temel olan anket ağustos-eylül döneminde yapıldı. O günden bu yana algılar değişmiş olabilir.”
‘Kalp ve akıl’ başlığı açtı içinden öfke ve korku çıktı
Gazetecilerle yapılan sohbette, Marsh McLennan Companies Türkiye Başkanı Tayfun Bayazıt, bu yılki raporda, ilk kez yapılan bir araştırmayla ortaya çıkan ‘insanın yalnız kalması’ boyutuna dikkat çekti, sözü Drzik’e bıraktı: “Bu yıl rapora ‘kalp ve akıl’ başlığı altında, farklı ülkelerdeki olumlu-olumsuz duyguları inceledik ve endeksledik. Olumlu deneyimler endeksine göre son 5 yılda değişen bir şey yok. Olumsuz duygular tarafında ise ‘korku’ ve ‘öfk e’ gibi duyguların bireylerde arttığını görüyoruz. Küresel düzeyde... Bu eğilim insanların gelecek için büyük bir kaygı beslediğinin göstergesi. Bu durumun, toplum içerisinde kargaşa, huzursuzluk, terör eylemleri gibi sonuçları olabilir. Genel olarak artan riskler bağlamında 2019 zor bir yıl olacak.”
Dünyada yılda 1 trilyon dolarlık altyapı finansman açığı var
John Drzik’e araştırmalarında, ekonomik araçların, jeopolitik kazanımlar için giderek daha fazla kullanıldığına ilişkin bulgular olup olmadığını sordum. Drzik’in yanıtı şöyle oldu:
“Kesinlikle... Ekonomik silahlar, artık hükümetler tarafından yoğun bir şekilde siyasi silahlar olarak kullanılıyor. Ülkeler arası ticareti etkileyecek kısıtlamalar gibi. Bir başka örnek Çin. Gelişmekte olan ülkeler altyapı yatırımı ihtiyacı içinde.
Bu yüzden Çin ile ilişki içindeler...
Çin’in bu gücünü siyasi amaçla kullanıldığını görüyoruz. ABD’den bu duruma karşı ‘Uluslararası Kalkınma Fonu’ hareketi geldi.
6 milyar dolar değerinde bir fon.
Amacı Çin’in altyapı inşası alanındaki gücünü zayıflatmak. Bunu Çin ile
ABD arasında ticari bir savaş olarak da okuyabilirsiniz, Afrika üzerinden
siyasi bir güç savaşı olarak da...”
Dünyadaki yatırım ihtiyacına dikkat çekti Drzik:
“2040 yılına kadar dünyadaki altyapı yatırımlarına 97 trilyon dolar gerektiği raporumuzun öngörülerinden biri. Mevcut fonlar, bunun 79 trilyon dolarını
karşılayabiliyor. Demek ki, ortalama yılda 1 trilyon dolarlık altyapı
finansman açığı var. Dünyanın her yerinde altyapı yenilenmesi ihtiyacı
var. Ama kaynak yetersizliği söz
konusu...”
İtalya’da Cenova köprüsünün çöktüğünü hatırlattım:
“200 köprüsünün daha güçlendirme ihtiyacı var” dedi ve devam etti: “ABD’ye bakın. Amerika’nın altyapı notu D+ sadece.
A notundan çok çok uzak. Devlerin mali sıkıntıları var. Bütçe açıkları yüksek.”
Peki ya çözüm?
“Devletlerin bu kadar fon bulması zor. Çözüm biraz daha özel sektörü işin içine çekecek formülleri ortaya koymakta yatıyor. Hangi altyapı işinin özel sektöre cazip olacağını tespit etmek. Belki de işin sırrı bu. Avustralya’da varlık geri dönüşümü yöntemi var. Bu örneğe bakılabilir...”
ŞİRKETLER, RİSKLERİ SEÇMEK DURUMUNDA KALABİLİR: MMC Türkiye Başkanı Tayfun Bayazıt (soldan sağa), Marsh Küresel Risk ve Dijital Başkanı John Drzik ve Marsh Türkiye CEO’su Hakan Kayganacı, raporun tanıtımında gazetecilerle bir araya geldi. Hakan Kayganacı, “Müşterilerimizin riskleri anlaması ve analiz etmesi çok önemli. Bu bize daha fazla sorumluluk getiriyor. Çünkü riskler artıyor ve gelecek dönemde şirketlerin tüm riskleri sigortalayacak sermaye birikimi olmayabilir. Seçim yapmaları gerekecek. Bu nedenle, risk analizlerini çok iyi yapıp belli riskleri kendi üstlerinde tutmaları ve yönetmeleri gerekebilir” dedi.