Siber savaşlar başlıyor
Geçtiğimiz yüzyılı iki dünya savaşı ve uzun yıllar devam eden soğuk savaş ile geçirdikten sonra insanoğlu 2000'li yıllara daha umutla bakıyor oldu. Terör, Ortadoğu'daki savaşlar bu umutları söndürdü ama gizli bir tehdidin de varlığını unutturdu. Gittikçe dijitalleşen dünyada artık savaşlar sanal dünyada gerçekleşmeye başladı.
En büyük suçlama 2010 yılında gerçekleşti. İran'ın nükleer santrallerine saldırması için gönderilen Stuxnet solucanı gerçekten de sistemlere hasar verebilmeyi ve İran'ın nükleer programını geciktirmeyi başardı. İran, sistemlerine zarar veren bu saldırının İsrail ve Amerika'nın işi olduğunu belirtti. Saldırıyı yapmakla suçlanan Amerika, geçtiğimiz ay bankalara ve finans kuruluşlarına yapılan siber saldırının sorumlusu olarak İran'lı hacker'ları işaret etti. Çok taze bir haber ise Çin'in ordu içerisinde konumlandırdığı özel siber saldırı birliğinin Amerikan şirketlerini hedef aldığı yönünde oldu. Birliğin ismi Hollywood filmlerinden fırlamış gibi: 'Unit 61398'.
Bu özel birlik şu anda Çin ordusunun gözbebeği durumunda. İddialara göre e-posta hesaplarını çalmak, şirket ağlarına sızmak gibi birçok faaliyet yürütüyorlar. Siber savaşların en büyük özelliği ciddi bir gizlilik içerisinde yürütülmesi. Dolayısıyla aynen Stuxnet'te olduğu gibi bu iddiaları da ispat etmenin bir yolu yok.
Şimdi aynen kurumlar gibi devletler de kendi sınırları içerisinde bulunan ağlarını, siber saldırılardan korumak için siber ordular kuruyorlar. Ancak bu da yeterli değil. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'nin kendi sınırları içerisinde koruma kalkanı oluşturması bir işe yaramıyor çünkü her iki ülkenin önemli şirketleri birçok faaliyetlerini iş gücü daha ucuz ülkelere kaydırmış durumdalar. Hindistan gibi IT sektöründe bu iki ülkeye de ciddi hizmet veren ülkelerin de güvenliklerini korumak için çalışmalar yürütülüyor.
Siber savaşlar günümüzde henüz emekleme aşamasındalar. Teknolojinin geleceğine dair makinaların birbirleri ile haberleşmesi, büyük veri, daha fazla sensörlere sahip ve kendine kendini idare edebilen sistemleri konuşuyoruz. Peki saldırgan bir ülkenin bu sistemleri ele geçirmesinin, işlevsiz hale getirmesinin veya buradan elde ettiği bilgileri başka amaçlar için kullanmasının getirebileceği felaketleri göz önüne alıyor muyuz?
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar