Siber güvenlik kalkanı geliyor..
Günümüzde siber saldırılar artık ulusal güvenliği tehdit eden bir silaha dönüşmüş durumda. Yakın gelecekte siber savaşlar, ekonomik ve siyasi güç dengelerini değiştiren en büyük faktörlerden biri olacak. Sınırlar artık fiziksel değil, sanal tehditlerle şekillenmekte. Dijital dönüşüm ve buluta geçişin hızlanmasıyla siber güvenlik, ulusal ekonomi, stratejik bağımsızlık ve rekabet gücünü belirleyen kritik bir sektör haline gelmiştir.
Siber Güvenlik Kanunu
Siber Güvenlik Başkanlığı kurulması sonrası komisyondan çıkıp, TBMM gündemine gelmek üzere olan Siber Güvenlik Kanununda “sektörü koruyucu, ihracatı artırıcı, girişimleri ve üretimi destekleyici, bürokrasiyi azaltıcı düzenlemelerin yapılması durumunda” yerli firmalarımız ve işgücümüz ile siber güvenlik sektörümüz daha da güçlenecektir.
Siber güvenlik kalkanı
Türkiye’nin siber güvenlik kalkanı, savunma sanayii ve devlet kurumları dahil, bankacılıktan enerjiye, sağlıktan e-ticarete kadar tüm kritik altyapıları koruyan yerli çözümlerle daha da güçlenecektir. Yerli firmalarımız Türkiye’nin siber saldırılara karşı dijital direncini daha da güçlendirmek ve küresel bir güç olması için var gücüyle çalışmakta, yapay zekâ destekli tehdit avı sistemi, saldırı tespit, önleme ve güvenlik duvarı, donanım ve yazılımları, kuantum şifreleme ve büyük veri analitiğiyle desteklenen savunma mekanizmaları gibi birçok ürün geliştirmektedir.
100.000 Siber güvenlik uzmanı yetiştirerek siber güvenlik üssü olabiliriz
Teknolojiye hızla adapte olabilen, inovasyona açık, genç ve dinamik beyin gücümüzü iyi değerlendirmeliyiz. Dünya çapında pek çok teknoloji şirketinde çalışan, öncü projelere imza atan binlerce Türk mühendisi ve güvenlik uzmanımız var. 2030’a kadar yüzbin nitelikli siber güvenlik uzmanı daha yetiştirip, doğru stratejiler uygularsak, uluslararası arenada rekabet edebilir küresel bir oyuncu olabiliriz. İhracatımızı artırabilir, dijital ekonomiye dayalı büyümeyi hızlandırabilir, yerli teknolojilerimiz ile küresel markalarla rekabet edebilir hale gelebiliriz.,
Türk gençleri uluslararası teknoloji firmalarının radarında
Bugün birçok ülke, yetişmiş işgücü sorunu yaşamakta. Nitelikli siber güvenlik uzmanlarını ve mühendislerini ülkelerine çekmek için büyük yatırımlar yapmakta. Türkiye’nin beyin gücü, dijital çağda en büyük savunma hattımız ve küresel rekabetteki en güçlü silahımız. Genç mühendislerin Türkiye’de kalmasını sağlayacak fırsatlar oluşturmalı, üniversitelerde siber güvenlik bölümlerini yaygınlaştırılmalı, arge teşviklerini genişletmeli, uluslararası sertifikasyonlara erişimi kolaylaştırılmalıyız. Bu yeteneklerimizi Türkiye’de tutacak ve güçlendirecek bir ekosistem ile siber güvenlikte yerli teknolojilerimizle gücümüze güç katabiliriz.
Siber güvenlik sektörümüz büyüyor
Bugün, yerli siber güvenlik sektörü yalnızca bir teknoloji alanı değil, aynı zamanda ekonomik kalkınmanın ve ulusal güvenliğin temel unsurlarından biri olup, tüm kritik altyapıları koruyan geniş bir ekosisteme dönüşmüş durumdadır. Binlerce firmamız, elli binden fazla uzman istihdam etmekte ve milyonlarca kullanıcıya hizmet sunmaktalar. Türkiye’nin siber güvenlik ihracatı %25’in üzerinde artış göstermekte. Orta Doğu, Körfez Ülkeleri ve Doğu Avrupa ‘dan gelen talepler, yerli çözümlerimizin uluslararası alanda rekabetçi bir konuma ulaşmak üzere olduğunu göstermektedir. Dünya 170 milyar doları aşan siber güvenlik pazarında daha fazla pay alabilmek için destek programlarımızı genişletmeliyiz.
Özel sektör ve kamu kurumları yerli ürünleri tercih etmelidir
Böylece ithalatımız azalacak, maliyetlerimiz düşecek ülke içinde teknolojik yetkinliklerimiz de artacaktır. Yerli firmalarımızın uluslararası etkinliklere katılımını desteklemeli, özel sektör ve kamu iş birliğiyle siber güvenlik kuluçka merkezleri kurmalı, siber tatbikat alanları ve test laboratuvarları oluşturmalı, bölgesel iş birliklerini güçlendirmeli ve siber güvenlik diplomasisinde daha etkin bir rol almalıyız.
Son söz: Güvenlikli ülke ve güçlü ekonomi için siber güvenlik operasyon merkezlerine yatırım yapmalıyız.