SGK “kendini” TBMM sanıyor
Ülkemizde en önemli bürokratik sorunlardan birisi de, bürokrasinin zaman içerisinde kendisini TBMM iradesinin yerine koyup, uygulamaları memurlarına gösteren basit iç genelgelerin putlaştırılarak kanun hükümlerinin yerine geçirilmesidir. Böylece bürokratik oligarşi TBMM iradesini değil, gönlünden geçenleri vatandaşlara uygulatmaktadır. Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllardır mücadele ettiği ve ortadan kaldırmaya çalıştığı bürokratik oligarşi her şeye rağmen tüm gücüyle varlığını sürdürmektedir. Bu yöndeki uygulamalardan birisi de, 5510 sayılı Kanun’un 53. maddesine göre sigortalılık statülerinin belirlenmesinde görülmektedir. TBMM’nin çıkardığı ve uygulanması gereken yasa hükmüne göre sigortalının 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) (SSK) ve (b) (Bağ-Kur) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) (Emekli Sandığı) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) (Emekli Sandığı) bendi kapsamında, (a) (SSK) ve (b) (Bağ-Kur) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) (SSK) bendi kapsamında sigortalı sayılması gerekmektedir. Ancak, sigortalılık hallerinin çakışması nedeniyle kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) (SSK) bendi kapsamındaki sigortalılığı esas alınanlar, yazılı talepte bulunmak ve kanunun 82’nci maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt sınırı ve üst sınırına ilişkin hükümler saklı olmak kaydıyla, esas alınmayan sigortalılık statüsü kapsamında talep tarihinden itibaren prim ödeyebilmektedirler. Bu şekilde ödenen primler; iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklar yönünden, Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) (Bağ-Kur) bendi kapsamında sigortalılık statüsünde, kısa vadeli sigorta kollarından sağlanan diğer yardımlar ile uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan yardımlar yönünden ise kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) (SSK) bendi kapsamında sigortalılık statüsünde değerlendirilmektedir. Bu fıkra hükümlerine göre ödeme talebinde bulunulduğu halde ait olduğu ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenmeyen primlerin ödenme hakkı düşmekte ve sigortalılık hizmetinin hesabında dikkate alınmamaktadır. Ancak, SGK yayımladığı 2014/5 sayılı Genelge ile; asli sigortalılığı 4/b olmasına rağmen, 4/a sigortalılığından daha erken emekli olunması, daha fazla aylık bağlanması gibi avantajlar dikkate alınarak 4/b sigortalılığından kaçışı önlemek için Kanuna aykırı bir uygulamaya gitmiştir. Yani bürokrasi burada hukuku çiğneyerek kendince “şövalyelik” yapmaya çalışmıştır. Bu değişikliğe gidilmesinin önde gelen nedenlerinden biri de aylıklardan yapılan sosyal güvenlik destek primi kesintisinden kaçışın önlenmesidir. SGK’dan emekli aylığı alanların 4/b kapsamında çalışmaya başlaması durumunda aylıklarından % 15 oranında destek primi kesilmektedir. Ancak 5510 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinde baskın sigortalılık 4/a olarak öngörüldüğünden, neredeyse 4/b kapsamında faaliyeti olan tüm emekliler kendilerini başka bir işyerinde kısmi süreli çalışan göstermek suretiyle aylığından yapılacak olan % 15’lik kesintiden kurtulmaktaydı. SGK bu durumu engellemek amacıyla Kanuna aykırı bir genelge ile düzenleme yapmıştır. Ancak görünen köy kılavuz istememekte, sigortalılar ile SGK yine davalık olacak ve yapılan düzenleme Kanuna açıkça aykırı olduğundan yapılan tüm işlemler iptal edilerek sigortalılardan kesilen primler iade edilecektir. SGK’nın ödemek zorunda kalacağı vekalet ücretleri ve çalışanlarının söz konusu işlemler için harcadığı mesai kayıpları milyonlarca lirayı bulacaktır. Bugüne kadar yüzlerce konuyla ilgili SGK yönetimini uyardık, ancak ne çare ki düzelmiyor. SGK başkanı değişse de, bürokratik zulüm değişmiyor. Buradan Sosyal Güvenlik Kurumu bürokrasisine bir kez daha sesleniyorum. Ne olur Kurumumuzun ve dolayısıyla devletimizin imkanlarını çarçur etmeyin. Kanuna aykırı genelgelerle vatandaşa zulmedip kendinizi Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine koymayın. Kanunları meclis yapar Sosyal Güvenlik Kurumu uygular. SGK’nın görevi Kanun çıkarmak değildir, TBMM iradesini en kolay şekilde uygulamaya geçirmektir. Kanunlara uygun genelgelerle sigortalılarına hizmet etmektir, Kanuna açıkça aykırı genelge düzenleyerek sigortalılarını mahkemelere yönlendirmek değildir…