Şeylerin interneti-“IOT”
Nereden nereye
Yıllar önce havaalanında güvenlik kontrolünden geçiyordum. Güvenlik görevlisinden “Bilgisayarınızı çantasından çıkarın” komutu geldi. Bunun üzerine bilgisayarımı çantasından çıkarıp ayrı bir kaba koydum ve x-ray cihazına doğru ittim; x-ray cihazından çıkışını hastasını bekleyen refakatçi gibi bekledim. Bilgisayar x-ray cihazından geçti; tam aldım çantaya koyacağım bir komut daha geldi “Bilgisayarınızı açın”. Düğmesine dokundum. Microsoft’un kutsal sesi duyulunca güvenlikçi “Tamam, kapatın” dedi. Ben de gülerek “Tamam da… Kapatmak, açmak kadar kolay değil” dedim. Güvenlikçi sanırım bu sözüme alındı. “Herhalde bizim de bilgisayarımız var, çet (chat) yapıyoruz” dedi.
Bilgisayarların “chat” denen geyik muhabbetinden gayrı da kullanma alanları genişledi. Kullanma alanlarının evrimi ilginç bir çevrim izler. İlk çıktığında bilgisayarlar çok pahalı araçlardı. Ancak devletler ve de büyük şirketler bu maliyeti taşıyabiliyordu. Teknolojik gelişmelerle birlikte bilgisayarlar da ucuzladı. İkinci dalga olarak kişisel bilgisayarlar ve akıllı telefonlar geldi. İşte “chat” muhabbeti bu döneme rastlar. Şimdi ise yeni bir dönemdeyiz. Bilgisayarları bilgisayar yapan çipler (chips) ve de sensörler her yere girdi; veri topluyor ve internet aracılığı ile verileri her yere yetiştiriyor. Buna, “Şeylerin interneti” (Internette of Things-IOT) deniyor. Bakınız, bu IOT nerelere girmiş? Bazı örnekleri ve yorumlarımı aşağıda bulacaksınız.
- Endüstri
İnsanın yapabileceği hataları ortadan kaldırmak, insanın dikkatinin, sabrının ve aklının yetemeyeceği durumları kapsamak için “IOT” devreye girmiş. Sensörlerle toplanan bilgiler, internet aracılığı ile bir merkeze aktarılıyor. Burada da yapay zeka yardımıyla analiz edilerek gerekli müdahalelerin yapılması sağlanıyor. Örneğin, bir gaz türbininin çalışması sırasında toplanan veriler sayesinde, gaz türbini arıza yapmadan, uzun süre devreden çıkmadan veya bir kazaya neden vermeden bakıma alınıyor.
Yorum: Bütün bu teknolojilerin altında güçlü bir bilgi birikimi yatıyor. Bunun altında da anaokulundan başlayan, üniversiteden sonra da bitmeyen güçlü bir eğitim sistemi yatıyor. Ama hamasi nutuklarla, inşallah ve maşallahla, şaklabanlıklarla teknoloji gelişmiyor.
- Cafer’in bezi
Amerika’daki meşhur bir çocuk bezi şirketi, bebekleri 24 saat monitör edecek bir sistem kurmuş. Cep telefonunuza kurduğunuz bir uygulama ile çocuğunuzu anında gözlemeniz mümkün. Ebeveynler, bebek bezine takılan bir sensör ile bebeğin uyku gidişatını (Sleep pattern) gözleyebiliyor. Bez ıslanınca da fark ediliyor. Odaya konan 1080p’lik geniş açılı HD kalitesindeki, gece görüşlü ve iki yönlü ses yetisi olan kamera, aynı zamanda bebeğin bulunduğu odanın sıcaklığı ve nemini de ölçüyor.
Yorum: Artık “Cafer”in durumunu onun yanında olmadan haber veren bir teknoloji var. Ama bize, kurumların içine edilmekte olduğunu fark edecek sensörler ve bunu sağır sultanlara bir duyuracak sistemler gerekli.
- Tarım ve hayvancılık
Herkesin çocuğu kendisine ne kadar kıymetli ise, çiftçiye de hayvanları. Örneğin, bir İrlanda firmasının yaptığı yem karıştırma vagonları, özel dizayn edilmiş bilgisayarlar yardımıyla hayvanların yiyeceklerini kek malzemesi hazırlar gibi hazırlıyor. Öte yandan bir başka firma, sürüyü gözleyen bir kamera sistemi kurmuş. Yapay zekâ yardımıyla da hayvanların yürüyüşlerini okuyor. Bu okumalardan hayvanların döllenme zamanları veya hastalıkları saptanıyor. Bir Avusturya firması da daha ileri gitmiş; hayvana bir sensör yutturuyor. Bu, sensör hayvanın dört midesinden birine, “reticulum”a takılıp kalıyor. Bu sensör hayvanın vücut ısısını, hareketlerini, mide asidini ölçüyor ve veriler yakındaki bir kablosuz detektöre yükleniyor. Buradan da bir bilgisayara aktarılıyor. Geliştirilen bir algoritma yardımı ile hayvanın döllenme periyoduna girişi, ya da hastalığı teşhis edilebiliyor. Toplanan verilerle, hayvanların beslenmesi ve sağlığı ile ilgili daha gelişmiş analizler yapmak mümkün olacak.
Yorum: Bütün bunları Türkiye’de de kullanmak mümkün. Her şeyi yapmak mümkün, bir çiftçi olarak her şeyi yapabilirsiniz; ama bu devirde tek yapamayacağız şey, ilgili bakanı ve politikalarını eleştirmek.
- Ev
“Akıllı ev”lerin bu yeni teknoloji için en büyük pazar olacağı söyleniyor. Örneğin, sesle inip kalkan panjurlar, robotik süpürgeler, kalp atışınızı kayıt eden yataklar, dünyanın herhangi bir yerinden içindekileri görebileceğiniz kablosuz ağa bağlı kameralı buzdolapları kullanıma girmiş bile. Bunların dışında farklı projeler de var. Diyelim ki, evde salonunuzda büyük ekranlı televizyondan bir korku filmi seyrediyorsunuz. Olayı daha gerçekçi yapmak için şöyle bir kurulum da gerçekleştirilebiliyormuş: Cep telefonunuz da TV ekranını izliyor. Ve korku sahnesine bağlı olarak arka odadaki akıllı hoparlörden birisi adınızı fısıldıyor. Böylece korku filmini daha bir korkarak izliyorsunuz.
Yorum: Tabi bizim ülkede, haber bültenlerini, ekonomideki gelişmeleri izleyince, bazı kişilerin seslerini duyunca, akıllı hoparlörlerin adınızı fısıldayarak sizi korkutmasına gerek kalmıyor.
Sonuç
Teknoloji dünyasındaki gelişmelerden size bazı örnekler verdim. Bakalım daha neler göreceğiz? Ancak her şeyin başı yetişmiş insan gücü ve bunun için de düzgün bir eğitim sistemi. Eğer düzgün bir eğitim sisteminiz yoksa bu teknolojilerin mahallesinin kenarından bile geçemezsiniz; bakanından güvenlik görevlisine kadar geyik muhabbeti boyutunda kalırsınız.