Sevsinler talimatnamenizi!
Bir araç kırmızı ışıkta geçiyor ve o sırada bir yayaya çarparak yaralıyor. Yolun ilerisindeki trafik ekibi aracın yayaya çarptığını görmüyor ama kırmızı ışık ihlali olduğunu belirleyerek ceza kesiyor. Aracın çarptığı kişi sürücüden şikayetçi olunca aldığı yanıt karşısında donup kalıyor:
"Size çarpmış çarpmaya da, trafik polisi ceza kestiği için artık o sürücüye başka ceza verilemez. Polis ceza kesmese tabii ki şikayetiniz dikkate alınırdı."
Bu bir senaryo elbette. Böyle bir durum yok, olamaz da. Ama bu mantık futbolda işledi, işlermiş meğer.
Beşiktaşlı Caner Erkin bir maçta küfür etmiş ama bu küfür hakem tarafından duyulmadığı için cezalandırılmamış, görüntülerden dudak okuma suretiyle daha sonra Caner'e disiplin talimatnamesi gereğince 6 maç ceza verilmişti.
Geçen hafta bu sefer Başakşehirli Emre Belözoğlu benzer bir hareket sergiledi, ama hakem Emre'yi el kol hareketi yaptığı gerekçesiyle çift sarı karttan kırmızı kartla oyundan attı. Görüntülerde küfür açıkça belli oluyordu, ne var ki hakem küfrü duymamıştı.
Disiplin talimatnamesine göre Emre maçta kırmızı kart görerek cezasını çekmişti, bu yüzden bir maç ceza aldı. Eğer hakem Emre'ye hiç kart göstermeseydi ya da raporuna küfrü yazsaydı (ki o zaman doğrudan kırmızı kart gerekirdi) Başakşehirli futbolcu da görüntülerden yola çıkılarak Caner gibi muhtemelen 6 maç ceza alacaktı.
Bu durumda sevsinler disiplin talimatnamenizi denmez de ne denir ki!
Ah şu kurum adları
TÜSİAD bir süre önce adında değişikliğe giderek "işadamları" ifadesinin yerine "iş insanları"nı kullanmayı kararlaştırdı. Kısaltma ise aynen korundu. Yani TÜSİAD'ın açık adı artık Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği.
Peki TÜSİAD'ın açık adı eskiden neydi?
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği mi?
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği mi?
Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği mi?
Türkiye Sanayicileri ve İşadamları Derneği mi?
İsim değişikliğine ilişkin haberlerde bile eski isim kaç türlü yazıldı. Doğrusu tabii ki "Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği" olacaktı. Şimdi artık "işadamları"nın yerine "iş insanları"nı monte edeceğiz.
***
Merkez Bankası'nın adının önündeki TC, Türkiye Cumhuriyeti'nin kısaltması değildir. Merkez Bankası'nın adı "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası"dır. "Cumhuriyeti" değil, "Cumhuriyet". Ekonomi basını olarak bizler bile öğrenemedik ya bunu... Kullanmayalım o uzun adı, Merkez Bankası ya da TCMB demek yetmiyor mu?
***
Geçtiğimiz günlerde yöneticileri gözaltına alındığı için sıkça gündeme gelen Türk Tabipleri Birliği'nin adına da "dilimiz dönmedi". TTB'nin açık adı "Türk Tabipleri Birliği"dir, "Türk Tabipler Birliği" değil. Ama zaten şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dile getirdiği Türk kelimesinin kullanılması yasaklanırsa ister istemez Tabipler Birliği denilecek.
Sigarayı söndürünce...
Bugün 9 Şubat. Sigarayı bırakma günü. Sigarayı bırakınca vücut nasıl tepki vermeye başlıyormuş, hiç merak ettiniz mi... Bir de bu satırların yazarından çok değişik bir sigara bırakma yöntemi önerisi okuyacaksınız.
Önce gelin sigarayı bırakma konusundaki önerimizi aktaralım. Bu yöntem tarafımdan "Acaba işe yarar mı diye icat edilmiş", uygulanmış ve başarılı sonuç vermiştir.
Aslında tiryakilerin çoğu sigaradan kurtulmayı ister. "Atın ölümü arpadan olsun" diyenlere sözümüz yok tabii ki.
Sigarayı bırakabilmenin olmazsa olmaz koşulu, bunu gerçekleştirmeyi istemektir. Beyniniz hazır olmalıdır buna.
Benim uyguladığım yönteme gelince... Küçük bir kavanoz alınır, içine daha çok başkalarının içtiği sigaraların izmaritleri doldurulur ve kapak sımsıkı kapatılır. Mümkünse yerden, üstüne birilerinin bastığı izmaritler toplanır. Bu kavanoz mutlaka göz önünde durmalıdır. İster çalışma masanızda, ister evinizde en çok sigarayı nerede içiyorsanız orada.
Bu arada sigaranın en çok nerede arzulandığı keşfedilmeye çalışılır. Yemekten sonra mı, çay ya da kahveyle mi, içkiyle mi, araba kullanırken mi?
Sigarayı canınızın en çok çektiği zamanlarda yanı başınızda birinin eli sigarasına gittiğinde oradan anında uzaklaşılır.
Dönelim yine kavanoza. Canınız sigara istediğinde kavanozun kapağı açılır ve izmaritler koklanır. İzmaritler üç beş gündür duruyorsa zaten kapağı açtığınız anda yayılacak kokudan dolayı canınız ne sigara isteyecektir, ne başka bir şey. Hem üç beş gün içmemişseniz, yol alıyorsunuz demektir.
O iğrenç izmarit kokusuna rağmen canınız hala sigara mı çekiyor. Fazla zorlamayın kendinizi, beyniniz belli ki sigarayı bırakmaya henüz hazır değildir...
Saatte 200-250 km hızla...
Sigaranın zararlarını sıralamaya gerek yok. Ama derin bir nefes çekildiğinde neler mi oluyormuş. Hekimlere kulak verelim:
"100 derecenin üstünde sıcaklıktaki duman saatte 200-250 km hızla ağız içine çarparak tüm ağzı ve dili kaplar; yemek borusu, solunum yolları, akciğerler ve mideye ulaşır. Dumanın içinde bulunan zararlı maddeler saniyeler içinde kan damarları, kalp, beyin, böbrekler ve mesane gibi pek çok organa zarar vermeye başlar."
Bırakıldıktan sonra...
Bir gün "Tamam" dediniz ve sigarayı bıraktınız. Vücudunuzda neler mi oluyor, hekimlere kulak vermeye devam:
İlk 20 dakika: Sigara içen insanların nabzı içmeyenlere göre daha fazla atıyor ve bu da yüksek tansiyon gibi sorunlara yol açıyor. Sigara bırakıldıktan sonra ilk 20 dakikada kan basıncı ve nabız (sigaraya bağlı yüksekse) normale dönüyor. İlk 8 saatte: Nefesteki kötü koku yok oluyor, kandaki oksijen ve karbonmonoksit düzeyindeki anormallik kayboluyor.
1. günün sonunda: Kalp krizi riski azalmaya başlıyor.
2. günün sonunda: Tat alma ve koku duyusu düzeliyor.
3. günün sonunda: Nefes darlığı sorununun azalmaya başladığı ve nefes almanın kolaylaştığı hissedilmeye başlanıyor. Kandaki karbonmonoksit azalmaya başladığı için halsizlik ve baş ağrısı gibi sorunlar da geriliyor.
2-12 hafta sonunda: Dolaşım düzelmeye başlıyor, öksürük şikayeti azalıyor ve balgam sorunu yarıya düşüyor. Bağışıklık sistemi güçlendiği için yürüme kolaylaşıyor, akciğer fonksiyonları düzelme eğilimi içine giriyor.
3-9 ay içinde: Öksürük ve nefes darlığı iyice azalıyor, enfeksiyon riski geriliyor, enerjide belirgin artış hissediliyor.
1 yıl sonra: Kalp hastalığına yakalanma ve kalp krizi riski yarı yarıya azalıyor.
5 yıl sonra: KOAH riski yarıya iniyor, felç riski de geriliyor.
10 yıl sonra: Dudak, trakea, özefagus kanseri riski yarıya iniyor.
15 yıl sonra: Kalp damar hastalıkları riski hiç içmemiş kişiyle eşit hale geliyor.
15-20 yıl sonra: Akciğer kanseri riski yüzde 50-90 oranında azalıyor.