Sevgi ve güven bir şirketi nasıl büyütür?

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER [email protected]

Bu başlığı özellikle seçtim aslında, öyle bir ortamdan geçiyoruz ki birbirimizi mutlak sevmemiz ve güvenmemiz gereken bir ortamdayız. Köşemi karartsam mı dedim, hatta yayın yönetmenimizi aradım… Fakat sevgiyi ve güveni ön plana çıkarma ihtiyacı olduğu ve onun iş dünyasındaki örneklerini sunabilmenin bugünkü ortamda önemli olduğu sonucuna vardım… İçimiz kan ağlasa, karamsarlık kaplasa da karanlığa teslim olmamak gerekiyor. Ülkem için barış ve güven dolu bir barış ortamı istiyorum! Yeni kuşakların da sevgi ve güven içinde yetişmesini istiyorum.

Sevgi ve güvenle yetiştik
Bugünkü adıyla Aksoy Holding son 10 yılda büyük dönüşüm yaşayan gruplardan biri… Kurucu baba Erdal Aksoy işe denizcilikle başlamıştı… 1970’lerde en büyük gemi filolarından birine sahipti. 1980’li yıllarda bu gemileri satarak Conrad Oteli, akaryakıt dağıtımı gibi farklı alanlara girdi. Son 10 yılda ise grupta büyük değişim yaşandı… Bu değişimin ve dönüşümün paralelinde genç Batu Aksoy ve ablası Banu Aksoy’un da şirkete dahil olma süreci var. Sevgi ve güvenin ülke büyümesinden, şirket büyümesine etkisini aslında Aksoy’un dönüşümüyle paralel anlatmak istiyorum. Batu Aksoy’a işe bu kadar hızlı adapte olabilmesini ve hızlı girişini sordum önce… Tabii DNA’lar var. Liderlik kişiliği tabii kendine özel… Ama aynı iz düşüm ablası Banu Aksoy’da da var. Soruma geri dönersem, biraz geriye gideceğiz ama önemli diye düşünüyorum, Batu Aksoy şöyle başladı: 

“Ben iyi bir eğitim aldım ama her şey aileden ve sevgiyle başlıyor bence… Onun arkasından yetiştiriliş tarzı, mütevazi bir hayata sahip olmak önemli… Biz onu gördük. Babamın örneğin insanlarla iletişimini örnek aldık… Aile arasındaki iletişim de önemli, abla kardeş, abi kardeş… Bence buradaki en önemli şey ‘güven’, bazı insanların hayatı güven üzerine kuruludur, bazı insanların hayatı ise güvensizlik üzerine kuruludur. Ben biraz daha ilk baştan güvenen bir insanım… Her ikisinin de artıları eksileri var. İkisi de iyi veya kötü diyemeyiz ama bir yaşama bakış meselesi… Babam bize her zaman çok güvendi… Ablama ve bana çok güvendi. Bu her zaman böyleydi. Belki benim kendi çocuğuma bırakmada zorlanabileceğim şeyleri güvenerek bıraktı onu da itiraf etmeliyim…”

Babadan en pahalı eğitim!
Siz krizde şirkette sorumluluğu genç çocuklarınıza devreder misiniz? Batu Aksoy’un dediği gibi zor karar: “Bazen şaşırıyorum yaşım ilerleyince bunu belki daha iyi anlayacağımı düşünüyorum. Ama şu anda bana gerçekten zor geliyor. 1998 yılından beri şirkette çalışıyorum… Bunun ilk örneğini de 1998 krizi, 1999-2000 krizi devalüasyonları, Türkiye’de bankacılık krizlerinin olduğu dönemde yaşadım. Biz daha üniversiteden mezun olalı birkaç yıl olmuş o genç yaşta belli yetkilerimiz var. Türkiye gibi volatilitenin yüksek olduğu ülkelerde sizin alacağınız kararların, yetkilerinizin büyük bedelleri olabilir. Biz de aldığımız yanlış kararlardan dolayı bazı bedeller ödedik. Ama babamın tavrı, bize kızmak şeklinde olmadı. Biz kendimize kızdık, o bize kızmadı… Bu nasıl olur dediğimiz zamanda, ‘Ben ayrıca para ile eğitim verip size bu tecrübeyi yaşatamazdım dolayısıyla, bu şekilde para vererek bu tecrübeyi yaşadınız. Bundan daha iyi bir tecrübe olamaz… Şimdi daha iyi öğrendiniz neyi yapıp ne yapmamak gerektiğini tarzında bir konsept ile bize döndü… Biz de şok olduk tabii…”

Başarıya dönüşen güven
Tabii çocuklara güven sonuçta onların bu güvenle şirkete girmesi, onların da anlaşıldığı kadarıyla istek ve arzusu, bugün grubun hızla büyümesinde etkin rol oynuyor. Grupta, çocuklara verilen sevgi ve güven şirket büyümesi olarak da geri dönüyor şimdilerde… Buradan grubun son 10 yılda büyük bir dönüşümden geçtiğine dikkat çekmek gerekiyor. Bu arada genç Batu Aksoy’da hep orada… Grubun dönüşümünü de şöyle özetliyor : “2006 yılından itibaren, Turcas ile Shell’i birleştirdiğimizde, akaryakıt işimizi Shell-Turcas ortaklığımıza bırakmıştık. Turcas Holding seviyesinde aslında ben bilfiil CEO’luk görevi yapıyordum. 2005 yılında 28 yaşındaydım… O dönemde kendime CEO demeyi hak görmedim. Dolayısıyla o günlerden itibaren büyüme bir strateji ve vizyon ile başladı… Turcas için bir vizyon çizdik. Vizyon petrol ve enerji odaklı bir yatırım şirketi olmaktı. O zaman bunu nasıl yaparız dedik. Shell-Turcas gibi başka ortaklıklar yaratarak şirketin portföyünü çeşitlendirmemiz gerekiyordu. Çeşitlendirmede enerji ilk sıradaydı.”

Yeni yatırımlar geliyor
Batu Aksoy bundan sonra grubun yatırım stratejisini ise şöyle anlatıyor: “Shell-Turcas benzeri bir ortaklık kuracağız. Ve diğer işlerden kazandığımızı bu konuya yatıracağız diye bir vizyon ortaya koyduk. Yeni yatırımlarla büyüyeceğiz dedik. Bu kararlar 2005-2006 yılında bu vizyon ile alındı. Bundan sonra gittik Alman RWE ile RW-Turcas diye yeni bir ortaklık kurduk. Shell-Turcas gibi o da yüzde 70’e 30 bir ortaklık oldu. Onlarla birlikte Denizli’de 800 megawatt kurulu güçte bir santral yaptık. 600 milyon euro büyüklüğünde bir yatırım oldu. Bu vizyonun en önemli parçalarından biri oldu…”

Socar ile ortaklık 
Petkim konusu o dönemde çok gündemdeydi ve Aksoy Ailesi bu yatırın için Socar’ı ikna etmeyi başardı. Bu ortaklıkları Aksoy şöyle anlatıyor: “Socar ile birlikte ortaklığa girdik. O da bu vizyonun bir parçası oldu. Ondan sonra jeotermale girdik… Denizli, Aydın ve Manisa’da yatırım yapıyoruz. Rüzgar enerjisinde projeler geliştiriyoruz. Solar, güneş enerjisinde de projeler geliştiriyoruz. Elektrik ve doğalgazın dağıtımını yapalım dedik burada lisanslar aldık, dolayısıyla Turcas’ı gerçekten çeşitlendirilmiş bir şirket haline getirdik. Bu arada Conrad’ın yüzde 100’ünü devraldık. Bodrum’da Epique adıyla 75 villalık özgün bir projeye başladık. Ben de 2010 gibi yönetim kuruluna isterseniz ben bu yeni yapının CEO’su olayım, dışardaki temsil açısından daha iyi olur dedim… Bu dönemde Aksoy Holding’i kurarak, yeni yatırım faaliyetlerinin tümünü bunun altında topladık.”

Dünya devleri ‘güven’ ile geldi
Batu Aksoy sürekli yabancılarla çalıştıklarının altını çiziyor. Yine güvene işaret ediyor. Ölçeği yakaladıktan sonra azınlıkta olmayı da önemsemediklerini söylüyor. Aksoy şöyle diyor: “Biz Türkiye’ye Socar’ı getirdik, Pasha Bank’ı getirdik. Bunlar Azerbaycan’ın en büyük kurumları… Türkiye’de yine Shell ve RWE gibi dünya devlerinin ortağıyız. Hilton ile yıllardır süren bir ortaklığımız vardı. Biz Türkiye’de yapancılara ‘gateway’ oluşturan bir yapıdayız. Biz de onlara güven veriyoruz ki bizle ortak oluyorlar. Bundan da büyük gurur duyuyoruz. Yabancı ortaklıklarımız bizim en büyük referansımız. Socar ile ortaklığımızdan çıktık. Çünkü oradaki yatırım çok büyüdü ve bizim boyutumuzu aştı… Petkim için Türkiye için, petro kimya gibi sektörde Socar’ı kazandırdığımız için çok mutluyuz. Çünkü bu sektör bitebilirdi Türkiye’de…”

AKSOY’UN BUGÜNÜ
- Aktifler 2 milyar TL, öz sermaye 1 milyar TL’nin üzerinde.
- Shell-Turcas’ın Fortune 500’e göre ulaştığı ciro 16 milyar TL … Ortaklıkta grubun payı yüzde 30. 
- RW-Turcas’n cirosu 1 milyar TL’ye yaklaşıyor. Ortaklıkta grubun payı yüzde 30.
- Conrad Hotel’in cirosu 100 milyon TL… Son 2 yılda 60 milyon dolar yenileme yatırımı yapıldı.
- Irak başta olmak üzere uluslararası ticaretin yaklaşık boyutu 25 milyon dolar. 
- Yaklaşık 200 milyon dolar yatırımla Bodrum’da 75 villalık proje 3 yıl içinde bitecek.
- Pasha Bank’ın toplam aktifleri 270 milyon TL. Grubun payı yüzde 20

AKSOY’UN YENİ PLANLARI
- Aynı sektörlerde kalarak, ülke çeşitlendirmesine gidecek.
- İran pazarında temsilcilik açarak, başta enerji olmak üzere girişim fırsatlarını değerlendirecek. 
- Azerbaycan Yenilebilir Enerji Ajansı ile güneş enerjisi yatırımları planlıyor.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar