Sevgi, bilgi ve başarıyı paylaşan bir biliminsanı

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

“Hayat başkasının fikirlerini takip etmek için çok kısa. O yüzden ne olmak istiyorsanız ve ne yapmak istiyorsanız onu yapın. Harika bir aşçı da olabilirsiniz, bilim insanı da olabilirsiniz, araba tamircisi de… Önemli olan ne yapmak istediğiniz. Umutsuz olmak yerine, sürekli bahaneler üretmek yerine, hayallerinizin peşinden koşun. Soru sormak çok önemli. Soru sormaktan asla vazgeçmeyin. Başarılarınızı paylaşmaktan vazgeçmeyin. Hepimizin içinde iyi bir ruh var. Bu ruhu dışarı çıkarmak için güzelliklerin paylaşılması gerekiyor..”

Bu sözler, genç bilim insanı Dr. Canan Dağdeviren’e ait. Yüksek Lisansını Sabancı Üniversitesi Malzeme Mühendisliği Bölümü’nde tamamlayan Dağdeviren, Harvard Üniversitesi Genç Akademi Üyesi olan tek Türk.

Bugün sekiz kişilik ekibi ile MIT Media Lab’da araştırmacı olarak çalışmalarına devam ediyor.
Sabancı Üniversitesi’nin 2017-2018 eğitim yılı kapanış konferansında öğrencilere kendi hikayesini anlatmadan önce bir araya geldiğimiz Canan Dağdeviren, “Ekibimde, Birleşmiş Milletler gibi, her ülkeden insan var. Afganistan, İran, Mısır, Endonezya, Çin, Singapur bu ülkelerden bazıları” diyor.

Farklı kültürlerin bir araya gelmesinin ve paylaşmanın çok önemli olduğuna inanıyor, “Sevgi, bilgi ve başarı paylaşılmalı” diyor.

“Türkiye’de gençler mutsuz. OECD rakamları da bunu gösteriyor” diyen Dağdeviren, pazar günleri iki saatini gençlere ayırıyor. Skype üzerinden gençlerle sohbet ediyor, sorularını cevaplıyor. “Türkiye’de çocukların mutsuz olduğunu görüyorum. Mutsuz gençler demek, mutsuz gelecek demek. Dünyanın her ülkesinde en az bir öğrencim var. Onlarla aramda çok güçlü bir bağ bulunuyor” diyor.

Laboratuarda olmadığı zamanlarda yemek yapmayı, koşmayı, müze gezmeyi seviyor. Sabah güne Türkiye ile ilgili haberleri okuyarak başlıyor ve her seçimde sandıkta görev alıyor.

Elektronik sütyenle göğüs kanserinde erken tanı

Dr. Dağdeviren’e çalışmalarını soruyoruz. Çoğunluğu kadınların oluşturduğu masaya bakarak, “Bu masada her sekiz kadından biri göğüs kanserine yakalanacak. Bunu bilimsel araştırmalar ortaya koyuyor” diyor. Dağdeviren ve ekibi tarafından geliştirilen elektronik sütyen, göğüs kanserinde erken tanı sağlıyor. Vücuda yapışan sütyen, sürekli olarak bedeni monitörlüyor. Sağlık sektörü için çok fazla önem taşıyan veri ulaşımını da sağlayacak olan elektronik sütyen, kişiye özel tedavilerin gelişmesi açısından da son derece önemli bir buluş.

Bu sütyenin herkes tarafından ulaşılabilir olmasını, üçüncü dünya ülkelerinde satılmasını istiyor Dağdeviren. Bu nedenle malzemeyi daha ucuz şekilde elde etmenin yollarını araştıyor. Ekibinden bazı araştırmacılar şu an Çin’deler.

Dağdeviren, “ABD hem çok pahalı hem de malzemeyi bulmak zor. Çin elektronik pazarı hem daha ucuz, hem de daha fazla seçenek sunuyor. Çinliler çok çalışkan insanlar. Çinlilerin ileride dünyaya yön vereceklerini düşünüyorum” diyor.

Canan Dağdeviren ve ekibinin geliştirdiği “giyilebilir kalp pili” ise bilinen kalp pilinden farklı olarak, enerjisini dışardan alabiliyor. İç çamaşırına takılan bir cihaz sayesinde, mekanik enerji elektrik enerjisine dönüşüyor ve kalpteki implanta enerji gönderiliyor. Giyilebilir kalp pili çalışmaları 2013 yılında başlamış. Dağdeviren bu buluşun 2023’te pazara çıkabileceğini söylüyor. Şu anda bazı özel aile fonlarının ilgilendiğini de ekliyor.

Uzaktan kumanda ile hayvanları yönlendirebiliyor

Dağdeviren’in şu sıralar ilgilendiği konu ise Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıkların tedavisini hedefleyen “beyin iğnesi”. Bu konuda başka bir ekibin sekiz yıldır çalıştığını fakat bir sonuca ulaşamadığını ifade eden genç bilim kadını, “Kendi ekibimi topladım ve üç ay içinde çalışmayı tamamladık. Fakat diğer ekip projeye bizim malzemelerimiz ile devam etmedi. Ben de bunun üzerine beyin ameliyatı eğitimi aldım. Engeller her zaman var, ama çalıştığınız sürece tüm kaynakların size açık olduğunu unutmamak gerekli” diyor.

Dağdeviren ve ekibinin beyin iğnesi ile ilgili çalışmaları başka bir boyuta geçmiş. Bugün beyine yerleştirdikleri aletlerle hayvanları uzaktan kumanda ile yönlendirebiliyorlar. Bu sayade, hastaların beynine uzaktan ilaç göndermek ve beyindeki hücre ölümünü durdurmak mümkün olabilecek.

Dr. Canan Dağdeviren’in çalıştığı bir diğer proje deri kanserini teşhis edebilen dövme.
Dağdeviren, tüm bu projelerin ortak noktasının “Piezoelektrik” olduğunu söylüyor. “Piezo” kelimesi Yunancada basınç anlamına geliyor. Piezoelektrik olayı 18. yüzyılda Jacques ve Pierre Curie tarafından keşfedilmiş. Piezoelektrik özellik, mekanik enerjiyi elektriğe ya da tam tersi olan elektrik enerjisini mekanik enerjiye çevirebilme olarak tanımlanıyor.

Dağdeviren’in çalıştığı MIT Media Lab’ta bilim insanları kendi buluşlarının patent hakkına sahip olabiliyorlar. Bu sayede buluşlarının patentini satabildikleri gibi, kendi şirketlerini de kurabiliyorlar.

Genç bilim kadını yakında kendi girişimimi hayata geçireceğini söylüyor. Hem de Türkiye’de. Bir melek yatırımcı bulduğunu söyleyen Dağdeviren, projenin ne olduğunu şimdilik açıklamıyor. Ama sağlık sektöründe ve herkesi yakından ilgilendiren bir konu olduğu ipucunu veriyor.
“Bahanelerden çok hayalleri” olan, Edirne’den Harvard’a hayallerini takip eden, sevgisini, başarısını paylaşan genç bir kadın Dr. Canan Dağdeviren. Umarız onu örnek alan genç biliminsanlarımızın sayısı her geçen gün artar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar