Sessiz Devrim: Podcastlerin Yükselişi ve Türkiye'nin Bu Arenadaki Yeri
Podcast dünyası, dijitalin hızla büyüyen bir fenomeni. Günümüzde, pek çok insanın trafikte, spor yaparken veya evde rahatlayarak seçtikleri bir podcast bölümünü dinlediğini görebilirsiniz. Ancak bu sessiz devrimin ekonomik boyutunu hepimiz tam olarak fark ediyor muyuz?
Dünya çapında podcast içerikleri adeta bir ateş topu gibi büyüyor. Bu ilgi ve talep, elbette sektörü ekonomik bir dev haline getiriyor. Geçen yılın rakamlarına göre 18,5 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğüne ulaşan bu alanın, sadece ABD'de bile yakında 4,2 milyar dolarlık reklam gelirine ulaşması bekleniyor. Peki, bu global trend Türkiye'de nereye gidiyor? Uzmanlara göre, Türkiye'de podcast sektörünün pazar payı önümüzdeki yıl 2 ila 4 kat artacak.
Peki Türkiye bu arenada ne yapıyor? İstanbul Kültür Üniversitesi Tasarım Fabrikası'nda ilk podcast kuluçka merkezini açarak sektöre iddialı bir giriş yapan Karma Türkiye, CEO’su Dilruba Özcan Hocaoğlu'nun önderliğinde sesli içerik dünyasını yeniden şekillendiriyor.
Yeni sesli dünya Karma Türkiye; interaktif, sosyal ve çok sesli bir platform olarak kendini konumlandırıyor. Bu platform, sadece podcast dinlemenin ötesinde bir deneyim sunuyor. İster standart bir podcast, ister radyo programı olsun, dinleyicilere müzikten, sosyal medya özelliklerine kadar geniş bir yelpazede içerik sunuluyor. Ayrıca, platformda, dünyanın dört bir yanından toplanan birbirinden ilginç ve özgün içerikleri bulmak mümkün.
Bu girişimin belki de en dikkat çekici özelliği, sunduğu içeriklerin çeşitliliği. Bir yandan dünya tarihinde yaşamış en ünlü katillerin hikayelerini dinlerken, diğer yandan insanlar üzerinde yapılan akıl almaz deneyler hakkında bilgi edinebilirsiniz. Bu içerikler sadece yazılı metinlerle sınırlı değil; dublaj sanatçıları tarafından seslendirilmiş ve etkileyici ses prodüksiyonlarıyla dinleyiciye ulaşıyor.
Konuyla ilgili Karma Türkiye CEO’su ve Kurucu Ortağı Dilruba Özcan Hocaoğlu’na birkaç soru yönelttim:
Karma Türkiye CEO’su ve Kurucu Ortağı Dilruba Özcan Hocaoğlu
Birçok platform, kullanıcılara bireysel bir dinleme deneyimi sunarken, siz 'sosyal dinleme' deneyimine odaklanıyorsunuz. Bu fikir nasıl ortaya çıktı ve ilk başta bu yaklaşımın dinleyiciler üzerinde nasıl bir etki yaratacağı konusunda endişeleriniz oldu mu?
Aslında büyük endişelerimiz olmadı. Çünkü platformlar içerisinde olmayan ve ihtiyaç halinde olan bir probleme çözüm üretiyor olduk. İçerik üreticiliği ve yayıncılık geçmişimiz ile deneyimlerimiz bu fikri ortaya çıkardı. Yıllar boyu aynı radyo programını dinlerken canlı telefon bağlantısına katılmak için hatları kilitleyen, SMS olarak mesaj gönderen, sosyal medya hesaplarından programı etiketleyerek paylaşım yapan dinleyicinin amacı; zaten kendini ifade etmekti. Biz bu ifade etme biçimini “chat” özelliğimiz ile herkese açmış olduk. Buna “anında, hızlı ve tüm kullanıcıya açık ifade etme biçimi” diyebiliriz.
Ayrıca sadece platform ve kullanıcı arası etkileşim değil, kullanıcıların birbirleri ile olan etkileşimi de artmış oldu. Profil, takip ya da mesajlaşma gibi diğer topluluk özelliklerimiz ise sosyal dinlemenin tamamlayıcısı olarak kullanıcı deneyimine sunuldu. Böylece kullanıcı “burada ben de varım” diyebildi. Bu bizce önemli idi.
Bu zamana kadar dinleyen sadece tüketici konumlamasında idi. İlk defa dinleyici, var olduğunu gösterip, göstermeme tercihine sahip oldu. Dinleyen kendi tercihi doğrultusunda, kendi ifadesi ve platformda kullanmayı seçtiği özellikler ile yine kendi tarafından varlığını gösterebiliyor. Platformun hangi özelliğini ne kadar aktif kullanacağı kararı, dinleyene bırakıldığı için, açıkçası hiç endişe duyulmadan alınan bir karardı.
Dinleyicilerin benzer ilgi alanlarına sahip diğer insanlarla bir arada olmalarını sağlama fikri oldukça yenilikçi. Ancak, bu topluluk oluşturma sürecinde karşılaştığınız en büyük zorluk nedir ve bu zorlukları aşmak için hangi stratejileri benimsediniz?
Platform fikir aşamasında iken de sahaya çıkışında da ve devamlılığında da ekip olarak her daim birbirimize sorduğumuz 4 sorumuz var. Kim ne dinler, nasıl dinler? Kim ne üretir, nasıl üretir? Bu 4 soru hem içerik üretme, hem teknoloji geliştirme, hem Ar-Ge gibi birçok konu başlığımızda ilk sorulan sorulardı. Aslında ikinci sorunun cevabını arayarak başladık. Kim, nasıl dinler?
Tabii ki topluluk özellikleri detaylı Ar-Ge ile oluşturulması gereken bir konu. En kilit nokta ise sessiz kullanıcı olmayı tercih edenler için çözümler üretmekti. O yüzden gizli profil seçenekleri, engelleme gibi birçok kişinin tercihine bırakılan yan özellikler oluşturduk. Yani platformda bir kişi sosyal özellikleri hiç kullanmadan da var olabilir. Ya da bir kısmını kullanarak da var olabilir.
En önemli strateji "kim ne kadar olmak istiyorsa, o kadar var olmalı" idi. Tüm alt yapı ve özellikler de bu strateji doğrultusunda ilerledi.
Podcast'lerin genelde bireysel bir kaçış aracı olarak görüldüğü düşünülürse, insanları sosyalleştirmeyi amaçlayan bu yaklaşımın paradoksal bir durum oluşturduğunu düşünüyor musunuz? Eğer öyleyse, bu paradoksun avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Aslında en önemli mesele şu; biz sadece podcast platformu değiliz. En başta belki de bunu konuşmak gerekiyor. Podcast bizim için dikey eksenimizde bir içerik türü. Biz sesli üretimleri bir bütün algılıyoruz. Bu üretimleri ise kullanıcılar ile interaktif şekilde buluşturuyoruz. “Yeni sesli dünya" ya da "Hayatınıza eşlik etmeye geldik" veya "Radyonun yeni hali" gibi sloganlarımız ise bunları anlatmak için. Podcast, oluşturulan bu sesli dünyada sadece bir içerik türü. Biz stream yayınımız, sesli belgesellerimiz, panellerimiz, araştırma dosyalarımız hatta “Radioshot” dediğimiz, canlı radyo yayınlarının kesitlerinden oluşan kategorilerimiz ile dinlenmek üzere oluşturulan tüm içeriklere bir bütün olarak bakıyoruz.
Bu içerikleri dinlerken kullanıcının aktif varlığını göstermesi ya da göstermemesi ise yine kendi tercihi. Yani sosyalleşmek istemeyen sessiz de kalmayı tercih edebiliyor. Bu durum bizim için paradoks oluşturmaktan ziyade farklı deneyim yaşamak isteyenler için bir alternatif oluşturuyor.
Birçok dinleyici, podcast'lerde bireysel bir deneyim arayışında. Siz ise onlara kolektif bir deneyim sunuyorsunuz. Bu durum, dinleyicilerin platforma olan yaklaşımını veya beklentilerini nasıl değiştiriyor? Bu kolektif deneyimde, dinleyicilerin beklemediği hangi sürprizlerle karşılaşıyorlar?
Günümüz algısındaki podcast bireysel deneyimini, kullanıcı aynı şekilde deneyimleyebiliyor. Benzer platform deneyimleri ne ise aynı deneyimi burada da yaşayabiliyor. Kolektif kullanmak istemez ise herhangi bir sürpriz ile karşılaşmıyor. Tabii kategorilerdeki sesli içeriklere farklı baktığımız alanlarımız da var. Kullanıcıların birçok içerik türünü bir arada bulabilmesi aslında platformumuzun en büyük sürprizi. Kolektif deneyimde bir sürpriz istemezse böyle bir şeyle karşılaşmıyor. Ama isteyen taraf yepyeni bir deneyim kaza…
Podcastlerin yükselişi global bir fenomen. Ancak, Türkiye'de de bu alanda ciddi bir potansiyel ve büyüme var. Karma Türkiye gibi platformların öncülüğünde, sesli içerik dünyasının sadece global değil, aynı zamanda yerel bir fenomen haline gelmesini dört gözle bekliyoruz.