Sert adamlar diplomasisi

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası emrah.lafci@dunya.com

Dünyadaki gelişmeleri bir kelimey­le anlat deseniz seçeceğim kelime “belirsizlik” olurdu. Son on yılların bel­ki de en belirsiz dönemlerinden geçiyo­ruz. Gün içerisinde bile dünya ekonomisi için çok önemli olan kararlara ilişkin de­ğişikliklere şahit olabiliyoruz.

Trump’ın dümende olduğu ve etrafında da benzer yaklaşımlara sahip liderlerin olduğu bir garip dönemdeyiz. Tarihsel olarak lider­lerin birbirlerine yakınlıkların global ekonomiyi ve uluslararası düzeni bu ka­dar fazla şekillendirdiği bir dönem çok az görülmüştür.

Örneğin Avrupa her ne kadar siyasi bir birlik olarak gözükse de Avrupalı liderle­rin bazılarının belli temel konularda bir­birine taban tabana zıt görüşleri paylaş­tıklarını görüyoruz. Ha keza ezeli düş­man ABD’yle Rusya’nın liderleri benzer felsefeye sahipler ve iyi anlaşabiliyorlar. Bunun üzerinden de politika üretebili­yorlar.

En yakın örnekse Netanyahu’y­la yaptığı basın toplantısında Cumhur­başkanı Erdoğan’ı öven sözler söyleyen Trump’ın yaklaşımı oldu. Bu liderler kendilerini “sert” (tough guys) olarak ta­nımlıyorlar ve bu sertlikleriyle de gurur duyuyorlar. Maalesef bu sert adam dip­lomasinin en büyük risklerinden biri en başta bahsettiğim belirsizliği körükle­mesidir. İşler sarpa sarınca bu sert adam­lar birbirlerine karşı da sert olmaktan ge­ri durmazlar.

200 yıl öncenin ideolojileri

İktisatçı Branko Milanovic, bu hafta yazdığı yazıda Trump’ı merkantilist, kar odaklı, göçmen karşıtı, önce ABD diyen, milliyetçi ve anti emperyalist olarak ta­nımlıyor.* Bu tanımlamaların her biri küresel anlamda bir huzuru değil karşık­lığı haber veriyor maalesef. Küresel tica­retin, küresel büyümenin ve refah artışı­nın en önemli sebeplerinden biri olduğu Sanayi Devrimi’nden beri bilinen bir ger­çektir. Her ne kadar bu sistem eşitsizliği artırsa da 200 yıl öncesinin orta sınıfı gü­nümüzün düşük gelirlilerinden daha iyi şartlara sahip değildi.

Özellikle kapitaliz­min kar güdüsü ve ucuz olanı kaynağında üretme kabiliyeti modern küresel ekono­miyi inşa etmiştir. Teknolojinin, taşıma­cılığın, üretim metotlarının gelişmesi te­darik zincirlerini de karmaşık ve nispe­ten etkin hale getirmiştir. 2025 yılında siz bu kazanımları bir kenara bırakıp 200 yıl öncesinin ideolojilerine geri dönmek isterseniz sistemde ciddi bir kırılma ya­ratırsınız.

Bugün kullandığımız bilgisa­yarlar, arabalar, çipler, telefonlar, bisik­letler çok karmaşık üretim süreçlerinin ürünleri ve her bir parçaları başka ülke­lerde üretiliyor. Bu sürecin sekteye uğra­ması global olarak hem enflasyona sebep olacakken kaçınılmaz olarak da dünya büyümesini olumsuz etkileyecektir. Böl­gesel ya da sektörel olarak tabiidir ki bu yeni dünyanın kazananları olacaktır ama dip toplamda net bir kayıp olacağı aşikar.

Çok defalar Trump gibi öngörülemez ve otoriter liderlerin aldığı kararların ar­dında büyük stratejiler aranır ve bu lider­lere hak etmediği kerametler atfedilir. Yine “Bir bildikleri vardır, büyük düşü­nüyorlar, uzun vadeli bakıyorlar, pazar­lığı yukarıdan başlatıyorlar!” gibi alınan kararlara bir rasyonel atfetme eğilimi ol­duğuna şahit oluyoruz. Hâlbuki çoğu za­man bu kararların master bir planın par­çası olmadığı, bazı takıntılar sebebiyle irrasyonel karar süreçleriyle alındığı or­taya çıkar. Korkarım ki yine benzer bir deneyimin içindeyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bu insanlar ne istiyor? 03 Nisan 2025