“Sermayem yok, üretemiyorum” “Param yok, ama tüketiyorum”
Dünya standartlarında, dünya ihtiyacına göre üretim, tüm “ekonomik hastalıkların” ilacı…
“Ürettiğinden fazla tüketmek” ise, tüm “ekonomik hastalıkların” temeli…
***
Üretim için kullandırdığımız “ticari kredi” hacmi, 2024 yılında, reel olarak yüzde 6.5 daraldı… Kredi miktarında kısıtlama, kredilerde maliyet artışı ve üretimde frene basılması, daralmanın nedenleri arasında yer aldı…
***
Tüketim için kullandırdığımız krediler ise “kredi kartları” dahil edildiğinde, reel olarak da arttı…
***
Para arzındaki azalış:
Ekonomik durgunluk ve dolayısıyla ‘üretimde düşüş’ tehlikesini büyütür…
***
Para arzının artırmanın yolu “para basmak”…
Ve bu Merkez Bankası yetkisinde…
(Basılacak para miktarı, gayrisafi milli hasıladaki artışa (ihracat getirisi olan dövize, altına…) endeksli olmalı…)
***
Çek mi?
Para arzını (para basmadan) artıran, dolayısıyla ekonomik canlılığı artıran “dahice bir icat”…
Yani: Yatırımcıya/üreticiye/ tüccara hatta tüketiciye sunulan bir tür “para basma yetkisi”… “Tasarrufun/öz sermayen olmasa da yatırım yapabilme veya harcayabilme gücü”…
VELHASIL
Aslında üretebiliyoruz…
Mesela, dünyanın en iyi, en kaliteli ‘risklerini’ üretme kabiliyetine sahibiz!
Reel bir işimiz olmayıp, zaman bollaşınca: Sorun üretip, icat ettiğimiz sorunun çözümüne zaman harcamak da ayrı bir kabiliyetimiz!
***
Çek gibi, “dahice buluş”u dahi, son zamanlarda (birçok şey gibi) amacı dışında (sorun üretmek için) kullandık…
Düzenleme/denetleme/yaptırım eksikliği nedeniyle verimsizliğe, israfa, ‘işini iyi yapanı batırmaya’ teşvik eden örnekleri artırdık…
***
Bugün, tüccar veya sanayici kredi/ çekin yerini, ‘taksitli kredi kartı’ ile doldurmaya çalışıyor…
Ama o alanda da yeşerttiğimiz sorunlar, yine, tüketiciye değil, üreticiye zarar vereceğe benziyor…