Sermaye şirketlerinde kâr dağıtımı ve önemi
Belirli amaçları gerçekleştirmek üzere gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulan ve belirlenen hedefe ulaşmak için, ortak ya da yöneticilerin dikkat ve özen göstermek zorunda bulundukları ekonomik birimler olan şirketler, ülkemizin iktisadi kalkınmasının gerçekleşmesinde itici güç rolünü üstlendikleri bir gerçektir. Teknik, ekonomik ve hukuksal boyutu olan şirketler, kaliteli mal ve hizmet üretmek, kâr elde etmek, sürekli büyümek ve gelişmek, topluma hizmet vermek, çalışanlara en üst düzeyde sosyal ve ekonomik fayda sağlamak, ortaklarına da kâr payı dağıtmak gibi bir takım işlevleri birlikte gerçekleştirmek durumundadırlar.
Sermaye şirketlerinde yıllık kâr dağıtımı genellikle, bir zorunluluk olarak kabul edilmiş ve bazı hallerde kanun koyucu tarafından da kâr ve zarar hesabının alacak bakiyesinin başka bir deyişle bilançoya göre hasıl olan kârın pay sahiplerine dağıtılması esası konmuştur. Anonim ve limitet şirkete konulan sermaye payı için dönem sonunda dağıtılabilir safi dönem kârından veya serbest yedek akçelerden ayrılan ve her ortağa ödenecek kâr payı ortakların şirketi kurma amaçlarının ana nedenidir. Bazı indirimlerden sonra ortaya çıkan yıllık kâr ortaklara dağıtılır ya da şirketin kısa ve uzun vadeli ihtiyaçları ve planları çerçevesinde şirket bünyesinde bırakılır.
Kâr dağıtımı sırasında dikkat edilmesi gereken bir konu geçmiş yıl zararlarının durumudur. Türk Ticaret Kanunu'nun 470'inci maddesinde kâr payını sadece safi kârdan ve bu amaçla ayrılmış olan yedek akçelerden dağıtılabileceği belirtilmiştir. Türk Ticaret Kanunu'nda yedek akçenin de safi kardan ya da dağıtılması gereken kardan ayrılacağı hüküm altına alınmıştır. Ayrılan yedek akçenin şirketin zararlarını kapamada kullanılabileceği göz önüne alındığında, bir zarar mevcut ve indirilmesi de zorunlu iken geçmiş yıl zararlarını düşmeden yedek akçe ayrılmasının her hangi bir faydası olmayacaktır. Çünkü şirketin gerçek kârı, önceki yıl zararlarından düşülmesinden sonra anlaşılabilecektir. Bu nedenle dönem kârından, geçmiş yıl zararlarının indirildikten sonra kalan tutardan yedek akçenin hesaplanması gerekir. Ortaklara dağıtımda buna göre şekillenir.
Sermaye şirketlerinde kâr dağıtımı
Genel bir ifadeyle sermaye şirketlerinin pay sahiplerine dağıtacakları kâr, ticaret hukuku ilkelerine göre tespit edilen kârdır. Kâr dağıtım kararının verilebilmesinin ilk koşulu, genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri doğrultusunda düzenlenmiş bir bilançoya göre kâr elde edilmiş olması ya da önceki yıllar kârından bu amaç için kullanılabilecek yedek akçelerin bulunmasıdır.(TTK Md.-469/2-470). Eğer bir hesap döneminde zarar meydana gelmişse, bu zarar kapatılmadığı sürece kâr dağıtımına karar verilemez.
1 Temmuz 2012 de yürürlüğe girecek olan yeni Türk Ticaret Kanunu'nun 507'nci maddesine göre, her pay sahibi, kanun ve şirket esas sözleşmesi hükümlerine göre, pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış net dönem kârına payı oranında katılma hakkına sahiptir.
Kâr dağıtım kararının uygulanabilmesi için Türk Ticaret Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu (Sermaye Piyasası mevzuatına tabi şirketlerde) ve ana sözleşmenin amir hükümlerinin yerine getirilmesi gereklidir.
Kâr dağıtımı yapılabilmesi için mutlaka İlgili dönemde kazanç elde edilmiş olması gerekmez. Zira kâr dağıtımı ilgili dönem kazancından yapılabileceği gibi;
- Önceki dönemlerde elde edilmiş kârların dağıtılmayan kısımlarından,
- Kâr dağıtımına istikrar kazandırmak amacıyla ayrılan yedek akçelerden,
- Belli bir amaca tahsis edilmemiş olağanüstü yedek akçelerden,
- İhtiyari yedek akçelerin dağıtılması mümkün olan kısımlarından, da yapılabilir.
Ana sözleşmede aksine hüküm olmadığı sürece, kural olarak dağıtılacak kâr, ortakların sermaye taahhütlerine karşılık yapmış oldukları ödemelerle bağlıdır. Bu durum TTKİ'nın 455'inci maddesinde "Her pay sahibi, kanun ve esas mukavele hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılmaya tahsis olunan safi kazanca, payı nispetinde iştirak hakkına sahiptir" şeklinde ifade edilmekle beraber aynı yasanın 456'ncı maddesinde "Esas mukavelede aksine bir hüküm yoksa kazanç ve tasfiye payları esas sermayeye mahsuben, ortağın şirkete yaptığı ödemelerle mütenasiben hesap ve tespit olunur" diye hükmedilmiştir. (Yeni TTk 508)
Aynı husus TTK'nın 533'üncü maddesinde (Yeni TTK Md.608) limited şirketlerde kâra iştirak bahsinde "Şirket mukavelenamesinde aksine hüküm bulunmadıkça ortaklar, sermaye koyma borçlarını yerine getirdikleri nispette yıllık bilançoya göre, elde edilmiş olan kârdan pay alırlar" şeklinde ifade olunmuştur. (Yeni TTK da kâr payının esas sermaye payının itibari değerine oranla hesaplanacağı, ayrıca getirilen ek ödeme yükümlülüklerinin de dikkate alınacağı belirtilmiştir.)
Anonim şirketlerde kâr dağıtım kararı almanın hukuki prosedürü
Yönetim kurulu tarafından hesap dönemi sonundan itibaren 3 ay içinde, bir önceki yıla ait bilanço ve gelir tablosu düzenlenir. Ayrıca şirketin ticari, mali, ekonomik durumunu ve yapılmış işlerin özetini ve ileriye yönelik temennileri içeren bir rapor düzenlenir. Yönetim kurulu hesap döneminin kapanmasından itibaren 3 ay içinde genel kurulu, toplantıya çağırır. Genel kurul, şirketin bilançosunu, gelir tablosunu ve kârın dağıtılmasına ilişkin teklifi aynen ya da değiştirerek onaylayacaktır. Böylece kâr dağıtılmaya hazır hale gelmiş olacaktır. Yeni TTK 409'uncu maddede genel kurul toplantı esasları daha genel olarak, düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunu'ndaki kâr dağıtım ilkeleri
Türk Ticaret Kanunu'nda yer alan kâr dağıtım ilkelerini şu şekilde sıralamak mümkündür. (Bu ilkeler yürürlükteki TTK'ya göre açıklanmış olup; Yeni TTK'da yer alan ilke ve esaslara daha sonra yazılarımızda yere vereceğiz)
1- Yasal ve ihtiyari yedek akçelerle Türk Ticaret Kanunu ve ana sözleşme gereğince ayrılması gereken diğer paralar ayrılmadıkça kâr payı dağıtılamaz. (TTK Md-469). Türk Ticaret Kanunu ve ana sözleşme gereğince ayrılması gereken paralar şunlardır:
- I. Tertip yasal yedek akçe (TTK Md.466/1)
- Ana sözleşme gereğince ayrılan ihtiyari yedek akçeler (TTK Md.467)
- Ana sözleşme gereğince ayrılan ihtiyari yedek akçe niteliğindeki fonlar (TTK Md.467)
- Esas sözleşme gereğince çalışanların (memurlara, müstahdemlere v.b.) ayrılan yardım sandıklarına ayrılan yedek akçelere (TTK Md.468).
2- Şirketin devamlı surette gelişimi, mali bünyesinin korunması ve güçlendirilmesi, istikrarlı kâr dağıtımı yapılabilmesi amacıyla, TTK ve ana sözleşmede yer alanların dışında da genel kurul tarafından yedek akçe ayrılmasına karar verilebilir. Dolayısıyla kanunda ya da ana sözleşme dışında yedek akçe ayrılmasına karar verilebileceği gibi yasal ve ana sözleşmeye dayanan yedek akçelerin oranlarının arttırılması da mümkündür.
3- TTK'nın 466'ncı maddesinin 1.fıkrası uyarınca limitet şirketlerin ve anonim şirketlerin her yıl safi kârın yirmide birine tekabül edecek şekilde ödenmiş sermayenin beşte birini buluncaya kadar ayrılacak II. tertip yasal yedek akçenin yanı sıra;
- Hisse senetlerinin çıkarılmasında, çıkarma masrafları indirildikten sonra, itibari kıymetten fazla olarak elde edilen hasılatın (agio) itfalara veya yardım ve hayır işlerine sarf edilmeyen kısmı (TTK Md. 466/2-1),
- İptal edilen hisse senetlerinin bedellerine mahsuben yapılan ödemelerin, bunların yerine çıkarılan senetlerden elde edilen hasılat noksanı kapatıldıktan sonra, artan kısmı (TTK Md. 466/2-2),
- Safı kârdan I. tertip yasal yedek akçeden başka pay sahipleri için %5 oranında kâr
payı ayrıldıktan soma, pay sahipleri ve kâra iştirak eden diğer kimselere dağıtılması kararlaştırılan kısmın; onda biri tutarında, ödenmiş sermayenin beşte biri tutarıyla sınırlı olmaksızın ilave yedek akçe ayırmaları mümkündür.
4- Ortaklara kârdan ayrılan ilk pay olan I. temettü (kâr payı) özü itibariyle sermayeye verilen pay (faiz) olarak nitelendirildiğinden ortakların ödemiş oldukları sermaye üzerinden I. temettü ayrılması zorunludur. (TTK Md. 466/2)
5- Kurucu ortaklara kuruluş dönemindeki çalışmalarına ilişkin olmak üzere kârdan belli bir oranda pay verilmesi ana sözleşmede kararlaştırılabilir. (TTK Md. 298,402)
6- Yönetim kurulu üyelerine, yasal yedek akçe ayrıldıktan ve pay sahiplerine %4 oranında (ana sözleşmeye bu oran daha yüksek bir oranda belirlenebilir) temettü verildikten sonra kâr payı ayrılabilir.
7- İmtiyazlı paylara, genel kâr dağıtım sıralaması içinde birinci temettüden sonra dağıtılacak kârdan pay ayırmak mümkündür.
Yedek akçe ayırmanın amacı
-. İşletmenin devamlılığı ve gelişmesini sağlamak,
" Borçların zamanında ödenmesini sağlayarak, alacaklıların haklarını korumak,
" Dönem kârının belirlenmesindeki sübjektifliği ortadan kaldırmak veya azaltmak,
" Kredi sözleşmelerinden doğan yükümlülükleri yerine getirmek,
" İş hayatındaki belirsizliklerden doğan riski azaltmak, gelecekteki olası zararları karşılamak
- Varlıklarda olası değer düşüşlerini karşılamak,
" Kâr dağıtımında istikrar sağlamak,
" İş hacminin gelişmesi nedeniyle artacak işletme sermayesi gereksinimini karşılamaktır.
Kanuni yedek akçeler, TTK'nın 466'ncı maddesinde düzenlenmiştir. Kanuni yedek akçeler her yıl safı kârdan birinci ve ikinci tertip olarak ayrılır. Kanuni yedek akçelerin olağan kaynağı safı kâr iken olağanüstü kaynağı ise emisyon primlerinden doğan kazanç (agio) ve iptal edilen pay senetlerinden elde edilen (ıskat kazancı) kazançlardır.
Kanuni yedek akçelerin kullanıldıkları yerler
TTK'nın 466'ncı maddesinin 3. fıkrası uyarınca kanuni yedek akçelerin esas sermayenin %50'sine kadar olan kısmı iki amaç için kullanılabilir.
Zararın kapatılması
İşlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi idame etmek, işsizliğin önüne geçmeye veya sonuçlarını hafifletmeye yönelik tedbirler alınması için.
Umumi yedek akçelerin kullanım alanlarına bakıldığında bunların ekonomik ve sosyal alanlara sarf edilmesinin öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Yasa yapıcının, yedek akçelerin kullanım alanlarını belirlemekteki amacının, bunun pay sahiplerine dağıtılmasını önlemek olduğu söylenebilir. Esasen kanuni yedek akçe ayrılmasını öngören hükmün konulmasındaki amaç pay sahipleri lehine bir durum yapmak değil, üçüncü şahısların (şirket personelinin, şirket alacaklılarının...) haklarını güvence altına almaktır.