Serbest sermaye hareketlerinin yönü

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN [email protected]

Hastalanacağından korkmam, huyu değişir. Bu çok yönlü deyim bir yandan hastalık huy denklemi kurar, bir yandan da ebeveyn çocuk iletişim çatısını oluşturur. Hastalık yaşamımıza kapıyı aralarsa bir kez, başa gelmiştir, çekilecektir. Burada vade önemlidir. İş ki hastalık uzun sürmesin. Müzmin bir hastalık bir uzun iyileşme periyodudur ki, çocuğun eski karakterini götürür bambaşkasını getirir. Gümrük Birliği Avrupa’yı bize, bizi Avrupa’ya açmıştır açmasına da ekonominin genel karakteristiği de değişmiştir. Birlikte geçen 18 yıl, daha çok Avrupa’yı bize açmıştır. En sağlıklı küreselleştiğimiz kapıdır. Suriye, İran, Irak, Rusya gibi komşularımızla karşılaştırırsak, çok daha istikrarlı bir coğrafyadır. Ödemeler sistemi açık vermez. Tahsilat sorununa dönüşmez. Artışta ithalatın yüksek payı, özel sektörün de kişiliğini dışa bağımlı hale getirir. Sadece dahili işleme rejimi kapsamındaki dış ticaretin yüzde 66 ithalat payı yer almaktadır. İkinci kişilik törpüsü de küresel sistemik krizin ardından uygulanagelen gevşek para politikası ile yaşanır. 

Avrupa gelişmelere geç tepki verir. Krizin başından beri ABD, Japonya ile Çin’i sonradan takip eder. En son ekonomi politikaları Ağustos 2011-Ağustos 2012 döneminde başka dinamizmi yaşar. G7 ülkeleri işsizliği, yatırım ortamını ve tüketici güvenini kazanmaya yönelik çok daha proaktiftir. G7 2011 Ağustosunda olduğu gibi, gerekli görürse yüzde 88’lik sert bir düşüş sergiler ve politika faizini yüzde 1’in altına çeker. 

Trichet yıllarında Avrupa ekonomi politikası küresel krizin etkilerini hafife almış olsa gerektir. ABD dışında yer alan Japonya ve diğerleri de parasal gevşek politikaları takip etmeyi uygun bulmuş, oysa Avrupa Merkez Bankası faizleri artırmıştı. 

Kurşun her zaman girdiği yerden çıkmaz. Oysa bıçak girdiği yerden çıkarılmalıdır. Küresel sistemik kriz, bir kurşun saplanışıyla Lehman Brothers batırdığında tüm dünyanın ekonomi ekseni yerinden oynadı. Ağustos 2007-Ağustos 2014 arasında geçen 7 yıl, mortgage piyasasında başlayan krizi Avrupa’da borç kriziyle taçlandırmıştır. Oysa ulusal ekonomiye yönelen sıcak para, bıçak yarasıdır. Girdiği yerden çıkmalıdır. Çıkarken nerelere zarar verebileceğini tespit için 3 değişik nokta ortaya çıkmaktadır. 

1- Küresel sıcak para kısa vadeli yatırımı tercih eder. 

2- Serbest sermaye hareketleri ülkelerin enfl asyon, siyasi kargaşa gibi meselelerini üstlenmek istemezler. Bu nedenle de USD’ı tercşh ederler. 

3- Yerel bankalar üzerinden kredi vermeyi tercih ederler. Çünkü, sorun olduğunda hükümet muhakkak devreye girecektir ve ulusal bir kaos ortamına dönüşmeden önleyeceklerdir. Bu nedenle yerel bankalar duyulan bir güven öne çıkar. 

Özel sektörün toplam borcu kısa vadede $112 milyar, uzun vadede $167 milyar ile toplamda $279 milyar kadardır. Toplamdaki $166 milyar 1 yıl vadeli ödemede finans kesimi 79 milyar finans dışı kesim de $87 milyar üstlenir. Görüldüğü gibi bankaların payı ağırlıklıdır. Neden bankalar toplamın sadece yarısını sırtlarlar. Çünkü yabancılar kredi verirken bankaları kullanarak kendilerini güvende hissederler. Bu çerçevede de bankaları kullanır; çünkü akıllı yalnız kendi tecrübelerinden, çok akıllıysa başkalarının da tecrübelerinden yararlanmasını bilir.

 

alkan.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar