Serbest bölgeler ve Türk Lirasi

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Dış ticaretin gelişmesinde, sunmuş olduğu gerek vergi avantajları, gerekse dış ticaret işlemlerinin daha basit seyretmesi ve uygulanması ile serbest bölgeler her zaman önemli yer tutmaktadır. Ülkeler her zaman ihracatı arttırıcı yollar geliştirmeye gayret eder ve bu amaçla da ihracatçıları bizzat desteklemeye çalışırlar. Serbest bölgeler de bu amaçla ortaya çıkmış bir fikir ve uygulamadı.

İhracatçılara destek denildiğinde akla hemen ucuz kaynak ve kredi sayesinde nakit destek temin etmek gelse de bu her zaman doğru bir yöntem olmamakta, belli bir ticaret potansiyelini elde etmiş işletmelere vergisel açıdan destek temin etmek daha kıymetli olabilmektedir.

Serbest bölgeler, tümü ile ihracatı ve ihracatçıyı desteklemek amaçlı olarak oluşturulmuş, ülke içinde olmasına rağmen, ülke dışı gibi kabul edilen yerlere verilen isimlerdir. Serbest Bölge açısından hayli zengin sayılabilecek ülkemizde bahse konu ilk Kanun 1985 yılında yürürlüğe girmiştir. Tanım olarak bakıldığında Serbest Bölgeler, kurulmuş olduğu ülkenin milli sınırları içinde olmakla beraber, gümrük hattı dışında kalan ve daha geniş teşviklerin tanındığı bölgeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Böylesine iyi niyetle ve çaba ile başlayan serbest bölgeler serüveni, kısa süre içerisinde ithalatçıların da vergi avantajından ötürü rağbet ettikleri yerlere dönüşmüş, hızla sayıları artmış ve üretici ve ihracatçılardan daha fazla ithalatçılara hizmet eder hale gelmiştir. Hal böyle olunca, ortaya çıkan tablo, uzunca bir sure hem ithalatın tercih edilmeyen şekilde daha da artmasına, yanı sıra devletin vergi kayıplarına sebebiyet vermiştir.

Gerek kurumlar vergisi, gerekse ücretlilerin maaşlarına uygulanan gelir vergisi muafiyetleri serbest bölgeleri cazibe merkezi haline getirmiştir. Ve sonunda bu pembe tablo bozulmuş, 29.01.2004 tarihindeki Resmi Gazete'de yayımlanan bir yasal düzenleme ile üretici ihracatçılar dışında kalan firmalar için serbest bölgeler'deki vergi avantajları ortadan kalkmıştır.

Dünya genelinde serbest bölge uygulamalari'na göz attığımızda, FIAS (Foreign Investment Advisory Service) verilerine göre 120 ülkede 2 binden fazla serbest bölge olduğu göze çarpmakta. Yaklaşık 850 milyar dolar ihracat hacminin yanı sıra, 70 milyon da istihdam yarattığı yine tahminler arasında. Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 15'lik kısmı da serbest bölgelerde cereyan etmekte. Toplam ticaret hacminin 2 trilyon doların üzerinde olduğunu söylemek mümkün.

Türkiye'de serbest bölgelerde son dönem gelişmelerden bir tanesi 11 Mayıs 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı. Karar, bundan böyle serbest bölgelerde Türk Lirası ile ödeme yapılmasına olanak sağlıyor. Ancak iyi niyetle yapılmış bu düzenleme, yürürlüğe girdiği günden bugüne dek pek çok karmaşaya da yol açmış görünüyor.

Bölgelerde faaliyet gösteren çoğu firma özellikle yabancı firmalar belgelerini döviz cinsinden düzenlemekte ve kayıtlarını döviz cinsinden tutmaktadır. Bu düzenleme ile firmalar yaptıkları iş ve işlemler için her gün döviz kurlarını takip etmek ve kayıtlarını buna göre düzenlemek zorunda kalacaklar.

Pek çok meslektaşımızın da dile getirdiği üzere, bu uygulamada yanıt bekleyen bazı sorular mevcut. Örnek vermek gerekirse, döviz ile alınan krediler veya verilen çekler ödeme gününde hangi para birimiyle ödenecek, devam etmekte olan ve döviz üzerinden yapılan sözleşmelerin ödemesi ne olacak, teslimi Türkiye'ye yapılan ürünlere ilişkin ödeme hangi para birimiyle yapılacak, döviz kredisi kullanılabilecek mi, döviz ile teminat mektubu alınabilecek mi v.s. Umuyoruz ve diliyoruz ki, Serbest Bölgeler'in ticaret için önem arz eden ivmesine zarar vermez ve en önemlisi de yabancı şirketlerin sıtkını sıyırmayız.

Haydi hayırlısı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar