Serbest bölgeden ithalatla ilgili Danıştay karar verdi

Hasan AKDOĞAN
Hasan AKDOĞAN GÜMRÜK VE DIŞ TİCARET [email protected]

Sayın okurlar biliyorsunuz Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) konusunda sıkça yazılar yazdım. İthalatı pahalılaştırıcı özelliği bulunan bu fonun dayanağı mevzuat tartışmalıdır. Ancak Danıştay’ın 2015/3420 nolu yeni kararı konuya farklı bir bakış açısı getirmiş bulunuyor.

Buna göre;

Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı'nca çıkarılan 18.3.2011 tarih ve 2011/6 sayılı Genelge'nin 7. paragrafının “...Serbest bölgelerden yapılan ithalatların peşin bir ithalat sayılabilmesi için, hem yurt dışındaki asıl ihracatçıya yapılan ödemenin hem de Türkiye’den serbest bölgeye yapılan ödemenin gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce tamamlanmış olması ve bu durumun ithalatçı firma tarafından ibraz edilen belgelerle ilgili gümrük idaresine tevsik edilmesi gerekmektedir.” Kısmının iptali istemi ile açılan davanın reddi konusunda şu argümanlar ileri sürülmüştür;

12.5.1988 tarih ve 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi’nin 1. maddesince; kalkınma planı ve yıllık programlarda öngörülen hedeflere uygun olarak yatırımların yönlendirilebilmesi ve ihtisas kredilerinde kredi maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla 1211 sayılı Kanun’un 3098 sayılı Kanun’la değişik 40. maddesinin II-(b) ve (c) fıkralarına dayanılarak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası nezdinde “Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu” kurulduğu hükme bağlanmış, 2. maddesinde; teşviki öngörülen yatırımlar ile ihtisas kredilerinin bu Kararın kapsamında bulunduğu belirtilmiş, 3. maddesinde fonun kaynakları ile fona yapılacak kesinti oranlarına yer verilmiş, 4. maddesinde de fona kesinti yapılmayacak krediler açıklanmıştır.  Yukarıda yer alan kararnameye dayanılarak fona yapılacak kesintiler ile bu fondan ihtisas kredilerine ödenecek primlerin oranı uygulamaya ilişkin esas ve usullerini belirlemek amacıyla çıkarılan 6 sıra no.lu Tebliğ’in 2. maddesinde kabul kredili, vadeli akreditif ve mal mukabili ödeme şekillerine göre yapılan ithalatta fon kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Gümrük Müsteşarlığı'nca çıkarılan 18/3/2011 tarih ve 2011/16 sayılı genelge ile de serbest bölgelerden yapılan ithalat işlemleri ile antrepolarda veya geçici depo yerlerinde yapılan eşya devirlerinde KKDF ile ilgili işlemlerin nasıl ifa edileceğine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.

Anılan genelgenin dava konusu 7. paragrafında ise, serbest bölgelerden gerçekleştirilen mal alışlarının peşin ithalat sayılabilmesi, diğer bir ifadeyle KKDF kesintisine tabi olmaması için, hem yurt dışındaki asıl ihracatçıya yapılan ödemenin hem de Türkiye’den serbest bölgeye yapılan ödemenin gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihten önce tamamlanmış olması ve bu durumun ithalatçı firma tarafından ibraz edilen belgelerle ilgili gümrük idaresine tevsik edilmesi gerektiği düzenlenmiştir.

Davacı tarafından, dava konusu genelge hükmü ile serbest bölgede faaliyet gösteren firmalara yükümlülük getirildiği ileri sürülmüş ise de; anılan genelge ile serbest bölgede yürütülen faaliyetlere ilişkin bir düzenleme yapılmadığı, serbest bölgede faaliyet gösteren firmalar ile arasında şube veya ortaklık ilişkisi bulunan firmaların, söz konusu ilişkilerini kullanarak KKDF ödememelerini önlemenin amaçlandığı dikkate alındığında, dava konusu düzenlemede hukuka, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın REDDİNE, oybirliğiyle karar verilmiştir.
Kuşkusuz, temyiz süreci devam edecektir ama Danıştay’ın bu kararı da KKDF konusundaki karmaşıklığı içinde tartışılacaktır.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar