Senfoni

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ [email protected]

Bir köşe yazarının yapacağı en büyük dangalaklık bilmediği konuda yazı yazmaktır. Klasik batı müziği konusunda hiçbir şey bilmememe karşın takdir yoksunu da değilim. Konserlerde onlarca sanatkâr değişik enstrümanlarla teker teker dinlediğinizde pek anlam veremeyeceğiniz sesler çıkarır. Rahmetli annemin deyimiyle sonuç haşyet (korku) vericidir. Bu sesler bir araya gelince ortaya insanlık tarihinin en başarılı yaratımlarından bir tanesi olan müziğin (rahmetli dedemin tabiriyle musikinin) oluşması küçük çapta bir mucize, en beğenilmeyen eser bile bir deha eseridir. Bu haşyet verici musiki kompozitörün eserini kafasında bütün olarak, tüm enstrümanların ne yapması gerektiğini de teker canlandırması sonucu ortaya çıkıyor. İlk notadan son notaya kadar kompozitör beyninde senfoniyi dinleyerek araları dolduruyor. 

Bir de orkestra şefi var. Eseri alıyor, sanatçıları topluyor ve tempo, artikülasyon, fazlar tekrarlanacak bölümler gibi konularda ‘yorumunu’ anlatıyor. Provaları ayarlıyor, bazen kendi de çalıyor (eskiden orkestra şefleri genellikle konserler esnasında kendileri de bir enstrüman çalarlarmış.) Kompozitörün eserini kendi yaratıcılığı ile birleştiriyor. Orkestra ‘icra’ ediyor benim gibi konunun cahilleri bile ağzı açık alkışlıyor. 

Bilmediğim konuda bu kadar çene yeter. İşin esasına gelelim. Bu insanlık başarısının birkaç öğesi var. Bir kere ortada bir eser var. Bir kompozitör ilk nota ve son nota arasındaki her sesi kağıda dökmüş. Buna (müzisyenlerden özür dileyerek) PLAN diyelim. Her enstrümanın ne çalacağı belli. Her enstrümanın esere nerede, nasıl ne katkıda bulunacağı yazılmış. Bu katkılar bir araya geldiğinde eser ortaya çıkıyor. Yani planın parçaları var.  Buna FONKSYONEL planlar diyelim. Bu parçaları gerçekleştirecek sanatçılar var. Yıllarca eğitim almanın yanı sıra eğitimin tamamıyla veremeyeceği yetenek sahibi insanlar bunlar. Bu sanatçılara da İNSAN KAYNAKLARI diyelim. Sonra bu sanatçılara enstrümanlar veriliyor. Prova yapacakları akustiği yerinde bir mekan sağlanıyor. Bunlara FİZİKSEL KAYNAKLAR diyelim. Sanatçılar enstrümanlarını çok iyi biliyorlar. Enstrümanlarının ne yapıp ne yapamayacağını da. Buna da KNOW-HOW diyelim. Elbette bir konserin örgütlenmesi ve sunumu para da ister. Buna da FİNANSAL kaynaklar diyelim. Orkestra yönetimi gerek ekibi kurmak, gerekse performansını pazarlamak için müzik dünyasından ve dışından resmi-özel bir çok kurum ile ilişkilere giriyor, buna da İŞBİRLİKLERİ diyelim. Son olarak bir de orkestra şefi var. Ona da YÖNETİM diyelim. Yönetici bir plan çerçevesinde kaynakları birleştiriyor ve konseri sunuyor. Sanatçılar büyük bir disiplin içinde üstlerine düşeni yapıyorlar. Plan çalışıyor. Sonuç alkış. 

Bu başarının altında yatan en önemli nedenler yukarıdaki kısa paragrafta anlatıldığı gibi. İyi bir plan, işini bilen iyi eğitilmiş insan kaynakları, doğru fiziksel kaynaklar, finansman, işbirlikleri ve yönetim. Yani yıllarca söylediğim şeylerin dışında bir şey yok. İşletmecilik literatürü şirket yönetimini yıllarca bu anlayış içinde irdeledi. İşletmeciliğe müzik metaforu göreceli olarak yenice (bu arada metafor kelimesinin Türkçesi eğretileme imiş bilginiz olsun). Eskiden müzik yerine askerliği örnek verirlerdi. Zaten strateji, taktik gibi bir çok işletmecilik kavramı da askerlikten ithal edilmişti. Orada da bir plan var, kaynaklar var ve komutan var. 

Son zamanlarda bu vurdulu kırdılı metaforlar millete ters gelmeye başladı ki askerlik artık pek kullanılmıyor. Sonuçta hangi metaforu kullanırsanız kullanın mesaj aynıdır: Doğru bir planı ve bu plana uygun kaynakları olan işletme bir yöneticinin altında makina intizamı içinde çalışırsa başarılı olur. Ben dahil buna kimsenin mantıklı bir itirazı olamaz. Onlarca yıllık, binlerce eserden oluşan işletmecilik yazınında da bu temel mesaja bir itiraz pek göremezsiniz.  Gelgelelim bu açık ve basit metaforların, özellikle müzik metaforunun, her yöneticiye önemli öğretileri olduğu gibi gerçekçi olmayan, daha doğrusu hatalı yönleri de var. Eskiler “Teşbihde hata olmaz” deyişini kullanırlardı. Bu teşbihte belki hata yok ama yanlış genellemelere yol açtığı için sakınca var. Öğretinin öğelerine bir kere daha bakalım.

En önemlisi geçen hafta değindiğim konu. Gerek savaş gerekse bir konser bir projedir. Bir savaşı bir kere dövüşürsünüz. Bir konseri bir kere verirsiniz. Ordunuzu ve orkestranızı bu projeler için hazırlayabilirsiniz. Devamlığı olan bir şirket bazen dövüşür bazen dövüşmez, her gün konser verir. Kısacası metaforda kullanılan örgütlerle kâr amaçlı şirketler çok farklıdırlar. Sonra diğer farklılıklar var. Birincisi müzik örneğinde öyle her sokak başında rastlayamayacağınız bir ‘bestekâr’ var. Bir eser bestelenmiş. Her işletmede bu zekavette bir planlamacı bulamazsınız. Sonra bu eser örgütün her birimi (enstrüman) için teker teker detaylı bir şekilde planlanmış. İşletmelerde bu öyle kolay değil. İkincisi işin yapılması için gereken kaynaklar pazarlık ve tartışma konusu değiller. İyi tanımlanmış ve birkaç istisna hariç gerek miktarları, gerek kaliteleri belli. İşletmelerde gereken kaynaklar ne bu kadar açıkça bellidir ne de tedarikleri o kadar kolaydır. Elemanlarının tamamı işlerinde yıllarca eğitilmiş özel yetenekli kişilerden oluşan şirket nerede? Üçüncüsü, işletmelerde yönetim ortada bir plan olsun olmasın bir orkestra şefinden çok daha özgürdür. Bir şef yorum yapar ama esere ilave yazmaya kalkamaz, konserin ortalık yerinde “Boş verin Schubert’i hemen Çaykovski’ye geçelim diyemez. Ve de bir de şef “Arkadaşlar yaratıcılık önemlidir. O nedenle hepinizi önünüzdeki notalara yol gösterici olarak bakmaya davet ediyorum. Yaratıcılığınızı kullanın” diyemez. Derse kırmızı arabayı çağırır, uzun kollu beyaz gömlek giyindirirler.  “Madem öyle neden bize bu metaforu anlattın?” diye soruyorsanız; anlatacağım.

Sağlıcakla kalın. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019