Sen çok yaşayasın hesaplama yöntemi!
TÜFE artışı temmuzda yüzde 1.36 arttı ve beklentilerin altında kaldı. Biz de epeyce yanıldık. Daha önce de ifade etmiştik, tahminimiz yüzde 2.5 dolayındaydı, hatta yüzde 3 bile zorlanabilirdi. Ama TÜİK'in açıkladığı oran yüzde 1.36 oldu.
Daha ne istiyoruz, değil mi; fiyatlar tahmin ettiğimizden az artmış.
İyi güzel de, şahane de, bu nasıl olmuş!
Biz yüzde 2.5 dolayındaki oranı bazı verilerden yola çıkarak tahmin etmiştik. Temel dayanak noktamız otomotiv, beyaz eşya ve mobilyadaki vergi avantajının süresinin haziran sonunda bitmiş olmasıydı. Avantaj ortadan kalkınca bu üç sektör kapsamındaki ürünlerin fiyatında hatırı sayılır artışlar yaşanmıştı. Bazı firmalar vergi avantajının bitmesiyle oluşan yükün bir kısmını fiyatlara yansıtmamaya çalışmışlardı ama yine de kayda değer artışlar söz konusuydu.
Üstelik bu kapsamdaki ürünler TÜFE'de yüklü ağırlığa sahip ürünlerdi.
Örneğin otomobil fiyatlarında yüzde 15-20 arasında değiştiği hesaplanan zam oranı TÜFE verilerine göre yaklaşık yüzde 11 oldu. Demek ki bazı firmalar fiyatlarını az artırmıştı.
Ama bu yüzde 11'lik zam bile bizi çok farklı yerlere götürdü...
Yalnızca otomobil ve elektrik zamları yüzde 1.19
TÜİK her ay TÜFE'de fiyatı en çok artan ve düşen yirmi mal ve hizmeti açıklar. Temmuz ayında fiyatı en çok artan ürünler arasında elektrik 2'nci, benzinli otomobil 9'uncu, dizel otomobil ise 10'uncu sırada. Diğer ürünlerin çok önemi yok, çünkü TÜFE'deki ağırlıkları düşük.
TÜFE'de elektriğin yüzde 2.9957, benzinli otomobilin yüzde 2.7815, dizel otomobilin ise yüzde 4.1936 ağırlığı var. Bu üç ürünün toplam ağırlığı yüzde 9.9709 düzeyinde.
TÜİK'e göre elektrik fiyatları temmuzda yüzde 15 arttı. Elektriğin ağırlığı yüzde 2.9957, buna göre TÜFE'ye etki 0.4491 puan.
Benzinli otomobil fiyatındaki artış yüzde 10.88. Bu kalemin ağırlığı yüzde 2.7815, buna göre etki 0.3026 puan.
Dizel otomobile gelen zam yüzde 10.55, ağırlık yüzde 4.1936, dolayısıyla etki 0.4424 puan.
Bir başka ifadeyle elektrik ile benzinli ve dizel otomobillere gelen zamların toplamından oluşan fiyat artışı yüzde 1.19 düzeyinde.
Toplam TÜFE artışı yüzde 1.36, bu üç kalemden kaynaklanan artış yüzde 1.19!
TÜİK'in hesaplaması başka
Ne var ki TÜİK'in enflasyon hesaplaması böyle değil. TÜİK yanlış yapıyor demiyoruz, diyemeyiz zaten, ama zincirleme endeks kullanılarak yapılan hesaplama çok daha farklı sonuçlar verebiliyor.
Bizim hesaplama yöntemimiz çok basit mantıkla şöyle bir kurguya dayanıyor:
Bir kişi TÜİK'in belirlediği ağırlıklara göre yalnızca haziranda ve temmuzda elektrik tüketse ve otomobil alsaydı ve diğer tüm mal ve hizmetlerin fiyatı sabit kalsaydı hazirandaki 100 liralık harcaması temmuzda yüzde 1.19 artacaktı.
TÜİK hesaplamayı zincirleme endeksle yaptığı için (bu hesaplama istatistik metodolojisine göre yanlış değil) yansıma çok daha farklı olabiliyor.
Bu konuyu köşemizde 7 Haziran'da detaylı olarak işlemiştik. O yazımıza göz atılmasında yarar var.
Enflasyonda üç aylık balayı başlıyor
Kabul etmek gerekir, fiyat artışında temmuzu iyi atlattık. Nasıl olduğu bir yana, sonuçta atlattık.
Şimdi yıllık oran yönünden iki ayı kesin, bir ayı opsiyonlu üç aylık balayı dönemi başlıyor.
Hani matematiğin cilvesi dediğimiz, hani baz etkisi dediğimizi gerçek var ya, ondan söz ediyoruz.
Fiyatların artmaya devam ediyor olması başkadır, yıllık fiyat artış hızının düşmesi başkadır.
Bir kez daha altını çize çize söyleyelim:
Biz fiyatların düşeceğinden söz etmiyoruz, yıllık bazdaki artış hızının yavaşlayacağına vurgu yapıyoruz.
Bunun nedeni de geçen yılki oranlar. Geçen yılki TÜFE artışı ağustosta yüzde 2.30, eylülde yüzde 6.30, ekimde yüzde 2.67 oldu. Bu yıl ağustos ve eylülde bu oranların çok çok altında kalınacaktır. Ekimde ise geçen yıla yakın bir oran beklenebilir.
Dolayısıyla bu üç ay boyunca geçen yılın altındaki gerçekleşmeler sayesinde temmuzda yüzde 16.65 olan yıllık oran hızla geri gelecektir.
Çok önce yazdığımız gibi matematik sayesinde yıllık oranın tek haneye inmesi olasılığı hala bulunmaktadır.
Hem zaten "Merkez Bankası faizi indirdi, enflasyon da düşecek" görüşü boş yere mi dile getirilmektedir. Enflasyonun düşeceği bilinmekte, ama Merkez Bankası faizine de böylece rol biçilmiş olmaktadır.
Ama balayı üç ayla sınırlıdır. Kasım ayı tamamlandığında bu kez geçen yılın kasımındaki gibi yüzde 1.44'lük bir düşüş sağlanamayacağı için yıllık TÜFE yönünü yeniden yukarı çevirecektir.
Bu eğilim, aralıkta geçen yılki gibi (yüzde 0.40) düşüş beklenmediği için devam edecektir.
***
Bu arada ağustosla birlikte sigara ve doğalgaza gelen zamlar TÜFE'yi bizim hesaplamamıza göre yaklaşık bir puan etkileyecektir.
TÜFE'deki ağırlığı yüzde 3.8712 olan sigaradan ağustos ayında TÜFE'ye 0.77 puanlık bir yansıma hesaplanmaktadır.
Toplamda yüzde 1.8054 ağırlığa sahip doğalgazdan ise TÜFE'ye 0.27 puanlık bir yansıma gelecek anlaşılmaktadır.
Toplam TÜFE'ye yansıma bir yana, doğalgaz zammının zamanlaması çok ama çok önemlidir. Bu konuya başka bir gün değineceğiz.
Merkez Bankası döviz peşinde!
"Önümüzdeki dönemde küresel konjonktür ve sermaye akımlarının seyrine bağlı olarak rezervlerimizi güçlendirmek amacıyla mevcut araçlarımızda revizyona gidebiliriz."
Bu görüşü Merkez Bankası Başkanlığı koltuğuna oturduğu günlerde yeni başkan Murat Uysal dile getirmişti.
O araçların neler olduğu ortaya çıkıyor. Merkez Bankası dün aldığı bir kararla döviz hesaplarının zorunlu karşılık oranını tüm vadelerde 1'er puan artırdı.
Yani Merkez Bankası bu kararla bankalara yatırılan dövizin daha fazla kısmına bir anlamda el koymuş olacak.
İşte o "el konulacak" tutar 2.1 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Merkez Bankası'nın kararında "Söz konusu değişiklikler ile piyasadan yaklaşık 2.1 milyar dolar tutarında likidite çekilmesi beklenmektedir" denildi.
Merkez Bankası piyasadan döviz çekmeye dönük bir adımı durup dururken tabii ki atmaz. Böyle bir adımın iki nedeni olabilir.
Birincisi, ya piyasada çok fazla döviz bulunmaktadır ve kur aşırı düşmüştür, piyasadaki döviz miktarı azalsın, diye hareket edilmektedir.
Ya da Merkez Bankası'nın dövize fena halde ihtiyacı vardır.
"Sizce" diye sormak bile abes görünüyor değil mi...
***
Merkez Bankası yabancı para mevduatlara vadelere göre yüzde 5 ile yüzde 21 arasında zorunlu karşılık uyguluyor. 12 Temmuz itibarıyla oluşan ortalama zorunlu karşılık oranı ise yüzde 13.6.
Merkez Bankası hem bir yandan zorunlu karşılık oranını artırdı, hem de dolar cinsinden tutulan zorunlu karşılıklara, rezerv opsiyonlarına ve serbest hesaplara uygulanan faiz oranını da yüzde 2'den yüzde 1'e çekti.