Selden geçip, kumda boğulmayınız

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

Eşeğin büyüğü

Amerika dönüşü ilk işim idi. Bir holdingde çalışıyordum. Holdingin yöneticisi “Bizim faaliyet raporu hazırlanacak. Mevcut raporu, özellikle İngilizce olanı, bir elden geçirelim. Gerekiyorsa yeniden yazalım” dedi. Beni ve Muhasebe Dairesi Yöneticisi’ni görevlendirdi. Raporun İngilizcesi tam bir yamalı bohça idi. Belli ki, tek bir kişinin elinden çıkmamıştı. Hiç bir üslup tutarlılığı yoktu. Bırakın üslubu, bir kısmı Amerikan İngilizcesi, bir kısmı İngiliz İngilizcesi ile yazılmıştı. Örneğin, aynı kelimenin aynı raporun bir yerinde İngiliz, bir başka yerinde Amerikan İngilizcesi ile iki ayrı yazılışına rastlıyordunuz. Oturup yeniden yazdık. Raporu teslim ederken şöyle dedik “Biz, elimizden geldiği kadarıyla en iyisini yaptık. Ancak raporun, anadili İngilizce olan bir uzman tarafından okunması ve edit edilmesi gerekir”. Holding yöneticisi “Elinize sağlık; elbette edit ettireceğiz” dedi.

Rapor, edit edilmiş olarak geldi. Ufak da olsa bazı yerlerde düzeltmeler yapılmıştı. Türkçe kısmını da çalıştık. Muhasebe dairesi yöneticisi arkadaş, raporu baskı için matbaaya yolladı. Bir yorucu çalışmanın ardından gönül rahatlığı ile evimize yollandık. Ertesi günü arkadaş beni aradı. “Az daha eşeğin büyüğünü ahırda unutuyorduk. İngilizce, İngilizce dedik. Ama raporu baskıya geçen yılın rakamları ile yollamışım. Son anda fark ettim. Allahtan basılmadan düzeltebildik.”

Yalnız kendini traş edermiş

Onunla bir partide karşılaşmıştım. Ancak aksanını yadırgamıştım. “Amerika’da ne kadar kalmış ki? Neden bu adamda böyle aksan oluşmuş?” diye sormuştum. O zaman bizim arkadaşlar gülmüş “O Türk değil; Avusturyalı” demişlerdi. Avusturyalı arkadaşın, baba ve annesi İstanbul’da öğretmenlik yapmıştı. O da Boğaziçi Üniversitesi’nde okumuştu. Dil konusunda özel bir yeteneği vardı. İngilizcesi ve Fransızcası da mükemmeldi. Sonra bu Avusturyalı arkadaş, bir Türk arkadaş ve ben, üçümüz aynı evde yaşadık.

Aksanı yok sayarsanız, Avusturyalı arkadaşın Türkçesi, çok iyi idi. Ancak zaman zaman bazı hoş yanlışları ile bizi güldürürdü. Bir gün bir Türk arkadaş da bize gelmişti; hep birlikte yemeğe çıkacaktık. Biz üçümüz hazırdık, onu bekliyorduk. Sonunda Avusturyalı arkadaş yüzünü silerek banyodan çıktı “Pardon Abi, sizi beklettim; traş ediyordum” dedi. Tabi ki, “Traş oluyordum” demek istemişti. Türk arkadaş hemen yanlışın üstüne gitti: “Etmişken biz de gelelim, bizi de traş et”. Avusturyalı arkadaş hemen itiraz etti: “Neden sizi traş ediyormuşum; sadece kendimi ederim Abi”

Sonuç

Bir yabancı dili, ne kadar iyi bilseniz de, ana diliniz kadar iyi bilemiyorsunuz. Bilme seviyenize göre hatalar yapabiliyorsunuz. Arkadaşlar arası konuşmalarda bu sorun olmuyor, hatta yukardaki anlattığım gibi, hoş anılara da dönüşebiliyor. Ancak yazılı dilde ve de yazınız profesyonel bir iş içinse, görücüye çıkacaksa durum farklı.
Bazen derslerimde, bazı örnekleri öğrencilere göstermek için bazı yerli firmaların İngilizce web sitelerine giriyorum, ya da broşürlerini okuyorum. Ve çok komik, yanlış, İngilizce anlatımlara rastlıyorum.

Biliyoruz ki, genel olarak, insan zihni tembeldir. Gördüğü bir şeyden hemen etkilenir ve hemen hükmünü verir. Hükmü verince de kolayına değiştirmez. Diyelim ki, yabancı bir şirket, söz konusu ettiğim bir firmanın ürününü araştırıyor. Şirket yetkilisi, bu firmanın web sitesine girdiğinde veya broşürünü okuduğunda böyle komik bir İngilizce ile karşılaşınca, hemen ürün için de bir hüküm verir.

Ürününüzü bu kadar güzel üretip, sonra sunumunu amatörce yapmayınız; eşeğin büyüğünü ahırda unutmayınız. Yabancı dilde web sitesi veya broşür hazırlıyorsanız, profesyonel destek alınız. Selden geçip, kumda boğulmayınız. Ve muhakkak da anadili o dil olan, bir profesyonele yazdırınız veya edit ettiriniz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019