Sektörel dönüşümler
İthalatın sırtına basıp büyüyorken, enerji talebimizi de bu ithalat içine sıkıştırıp, dışardan teminini devam ettiriyoruz. Hem de %70 gibi olağan dışı bir oranla... Nisan ithalatındaki enerji harcamaları %21 artarken, enerji dışı toplam ithal kalemleri %9 küçülüyor. Ham petrol 2011 Nisan'ında ortalama 109.80 dolar, 2012 Nisan'ındaysa %5.87 gerileyerek 103.45 dolar seviyesinden işlem görüyor. Ham petrol fiyatlarında geçen yılın aynı ayındaki düşüşe rağmen artış; küresel ekonomide petrole bağımlılığı azaltan yatırımlar, süreç iyileştirmeleri, buluşlar bize hiç uğramayınca, bu tablo ortaya çıkıyor. %5.87 fiyat düşüşünün üstüne %21 artış da eklenince dolar bazında %26.87 brüt artışa ulaşılıyor. Oysa sanayileşmiş ülkelerde ekonominin enerjiye bağımlılığı azaltılıyor, enerjinin dışa bağımlılığını azaltan bir mücadele veriliyor. %10'dan başını kaldıramayan milli tasarruf oranımız, yabancı fon kaynağı buldukça kapatan, bulamadıkça; rezervlerine, mevduatlarına başvurup büyüyen bir sisteme dönüşüyor. Bardağın dolu tarafına bakmak istiyoruz. Enerji hariç dış ticaret açığımız, tam bir durağan sürece giriyor. Bu sevindirici. Oysa Nisan'da enerji önceki yılın aynı dönemine göre belirgin bir artış eğilimi kaydediliyor. Bu bizim uzun vadeli enerji harcamaları artış seyrimizle de örtüşüyor. Bunu "sanayileşiyoruz, enerji harcamamamızda artış, normal" şeklinde yorumlamak, ucuzcu bir yaklaşım olur. Daha objektif olalım. Önce sektörel tercihlerde enerjiye aşırı bağımlı stratejik sektörler belirleyip, sonra da enerjimiz artıyor sanayileşiyoruz demek kendimizi aldatmak değil de ne? Çünkü biz enerjiyi ithal ediyoruz, öyleyse enerji gereksinimi minimum olan; jenerik ilaç, genetik bilimi uygulamaları, IT, kış turizmi, kongre turizmi, lojistik optimizasyon, gıda sektörleri; bizi enerji mahkumiyetine en az bağlayan sektörler arasındadır...
Sektörel izdüşümler
Kentsel dönüşümle açılıyor sektörel dönüşüm kutusunun kapağı. Bu sürecin öncesinde İstanbul için yeni köprü, yeni havaalanı ve Türkiye genelin de de otoyol özelleştirmeleri takip ediliyor. Süreç işliyor işlemesine de bunlardan her birinin gecikmesinin maliyeti, genel ekonomiyi çok farklı boyutlarda etkisi altına alıyor. İstanbul için yeni bir havaalanı yapımındaki gecikme THY için stratejik ölçüde büyüklüğü yakalama, maliyetleri düşürüp gelirleri artırma yarışında gerilere itiyor. Bunu ilk çeyrek bilançosunda net karındaki o sert düşüşten çok rahat okuyabiliyoruz. Oysa yeni havaalanı, sadece iniş kalkışlarda 45 dakika boşta çalışan uçaklardan ibaret düşünülmesin. Kuleden kalkış izni beklerken uçaklar, kaybettikleri enerji açığı yalnız değil, aynı zamanda taşıdığı insanların zaman, iş ve verim kaybını tetikliyor.
Genel sağlık uygulamasıyla yeşil kart uygulaması bitiriliyor. Gelir testi ile gerçek ihtiyaç sahipleri belirlenmeye başlanınca, gelir testine tabii olmak istemeyenler sigortalı olmaya üşüşüyorlar. Özel sigortacılık sistemindeyse, BES'in daha önceki vergi muafiyetleri kaldırılıp, yerini %25 devletin doğrudan katkısı uygulamaya alınıyor. Sadece ücretli çalışanları içine alan bir teşvik mekanizması; hem miktar olarak artıp, hem de kapsam olarak genişliyor. Her ödeme yapan için, ödenen bedelin %25'i kadar kısmı, devletten karşılanıyor. Bu BES'e olan ilgiyi artırabilir. Buraya kadar sorun yok. Sorun geç kalmış olmakta... GSYIH'nin %10.5'i kadar cari açık verdikten sonra mı bu tasarruf teşvik uygulaması başlatılmalıydı? İçtenlikle sevinemiyoruz.
Kentsel dönüşümlere ek olarak inşaatların ilk alımlarında 150 metrekare sınırı, suiistimallerle Maliye'yi yıldırmış görünüyor. Artık 150 metrekarenin altı da üstü de, herkes %18 KDV ödeyecek. Gelelim ilaç sektörüne: Bu sektör üreticilerinin kar marjlarını 2009 'da bir daralttı, bir de 2011'de daralttı; artık daraltılacak yer kalmadı. Ancak, marj kırpan makasın 2012'de çalışacak yeri kalmadı. 2012 yılı mevzuat açısından sektörel dönüşüm yılı olabilir.
Ürünlerin en sağlıklı, en taze, formda üreticiden tüketiciye ulaşımını sağlayan ATP uygulaması, gıdaların bozulmadan taşınmasını sağlıyor. Bu, soğutuculu karoser kasasına olan ilgiyi tetikliyor. Hem daha kaliteli gıda, hem daha sağlıklı tüketim anlamına gelen uygulama, herkesi rahatlatacak bir adım.
Her lojistik yatırımı, her ilaç yatırımı, her gıda yatırımı bizim için daha düşük bir enerji bağımlılığı anlamına geliyor. Bir de enerji üretiminde yerli payını artırarak istenilen düzeye getirebilirsek, ne mutlu bize...