Şekerde kota ve özelleştirme
Dünyadaki uygulamaların aksine Türkiye'de özelleştirme tarım sektörü ile başladı Tarımda 1990'lı yıllarda yapılan özelleştirmenin yarattığı felaketin sonuçları bugün daha net görülüyor.
Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu ve Yem Sanayi işletmeleri o dönemde özelleştirildi.
Bu özelleştirmelerin yarattığı tahribat ortada. Sütte kronik hale gelen bir kriz var. Üreticide ucuz, tüketicide pahallı bir piyasa yapısı oluştu. Plansız, programsız yatırımlarla sektörde arz fazlası üretim yaratıldı. İstikrarlı bir dış ticaret politikası oluşturulamadı.
Et ve Balık Kurumu'ndaki özelleştirme nedeniyle, canlı hayvan ve et ihraç eden Türkiye, şimdilerde canlı hayvan ve et ithalatçısı oldu.
Yem sanayinin özelleştirilmesi ile Türkiye, yem hammaddesinin en az yarısını ithal eden, uygulanan yanlış politikalar sonucu saman bile ithal eder duruma geldi.
Sonraki yıllarda TEKEL'in özelleştirilmesi ile tütün üretimi büyük oranda bitirildi. Tütün ihraç eden Türkiye bugün ithalatçı konumunda.
Verilecek daha pek çok örnek var. Şimdi gündemde şeker fabrikalarının, Çaykur'un ve diğer tarım işletmelerinin özelleştirilmesi var. Şekerpancarı hasadının yoğun olarak devam ettiği bu günlerde şeker fabrikalarının özelleştirilmesi tekrar gündeme geldi. Maliye Bakanı Naci Ağbal, Çorum Şeker Fabrikası'nın 2016-2017 Pancar Alım Kampanyası Açılış Töreni'nde çok önemli açıklamalarda bulundu.
'Babalar gibi satarız'dan, 'özelleştirme 40 kere düşünülmeli' anlayışına
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda çok hassas davranılması gerektiğini belirten Maliye Bakanı Naci Ağbal şu değerlendirmeyi yaptı: "Bugün tüm siyasi partilerimiz özelleştirmenin ülke için doğru, gerekli olduğu konusunda mutabık ancak bunun detayları konusunda farklı farklı yaklaşımlarımız olabilir, bu doğaldır. Önemli olan bu ülke kaynaklarının daha doğru, daha etkin, daha verimli kullanılmasıdır. Şeker sektörünün özelleştirilmesi, özelleştirme programında olan birçok şirketin özelleştirilmesinden çok farklı. Benim kanaatim bu. Yani TÜPRAŞ'ı özelleştirebilirsiniz, orada bir şirket var, mega bir üretim, fabrika ortamı var. Onun altında tarım üreticisi yok. Türk Telekom'u özelleştirebilirsiniz ama iş şeker fabrikalarının özelleştirilmesine geldi mi bu konuyu 40 kere düşünmemiz lazım.Eğer bugün Türkiye'de şeker özelleştirmesi yapacaksak, üretici ve işçiler olmaksızın hiçbir şeye imza atamayız."
Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın açıklamaları özelleştirme politikasında radikal bir değişiklik olduğu anlamına gelir mi? AKP'nin ilk Maliye Bakanı ve bu görevi 2002'den 2009'a kadar 7 yıl sürdüren Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın özelleştirmeye bakışı "Babalar gibi satarız" şeklindeydi. Hükümetin tarımsal işletmeleri veya şeker fabrikalarının özelleştirilmesini "babalar gibi satarız" dan "en az 40 kere düşünülmeli" noktasına geldiyse bu çok önemlidir. Fabrikaların işçilerin ve şekerpancarı üreticilerinin üye olduğu, ortak olduğu sendika ve kooperatiflerinin görüşü doğrultusunda ele alınması daha da önemlidir.
Kota tartışması nereden çıktı?
Şeker sektörünün gündemindeki bir başka önemli konu ise, şeker kotasıdır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın hazırladığı ve kamuoyununun görüşlerine açtığı "Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı Taslağı"nda şeker kotası ile ilgili çok önemli bir düzenleme yer alıyor.
Şeker Yasası'nda "Şeker üretimi ve arzında istikrarı sağlamak amacıyla pazarlanacak şeker miktarı, sakaroz kökenli ve diğer şekerler için ayrı ayrı olmak üzere şeker türlerine göre, gerektiğinde dönemsel olarak kotalar ile belirlenir. Nişasta kökenli şekerler için belirlenecek toplam A kotası, ülke toplam A kotasının %10'unu geçemez. Bakanlar Kurulu bu oranı, Kurumun görüşünü alarak % 50'sine kadar artırmaya, %50'sine kadar eksiltmeye yetkilidir. Sakaroz kökenli şekerler dışındaki depolanabilir nitelikte olmayan diğer şekerler için B kotası belirlenmez." hükmü yer alıyor.
"Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı Taslağı"nda bu madde şöyle değiştiriliyor: "Şeker üretimi ve arzında istikrarı sağlamak amacıyla pazarlanacak şeker miktarı, sakaroz kökenli ve diğer şekerler için ayrı ayrı olmak üzere şeker türlerine göre, gerektiğinde dönemsel olarak kotalar ile belirlenir. Glukoz ya da polimerlerinden üretilen ve kuru madde bazında ağırlık itibarıyla %10 ve daha fazla oranda fruktoz içeren nişasta kökenli izoglukoz için belirlenecek toplam A kotası, ülke toplam A kotasının %10'unu geçemez. Bakanlar Kurulu bu oranı, Kurumun görüşünü alarak % 50'sine kadar artırmaya, % 50'sine kadar eksiltmeye yetkilidir. Sakaroz kökenli şekerler dışındaki depolanabilir nitelikte olmayan diğer şekerler için B kotası belirlenmez."
Söz konusu değişiklikle Şeker Yasası'nda nişasta bazlı şekerlerin tümü için yüzde 10 kota belirlenirken, yeni tasarıda izoglukoz için kota belirlenirken diğer şekerler kota kapsamı dışına çıkarılıyor. Bu değişiklik özellikle şekerpancarı üretimini tehdit eder nitelikte. Bu nedenle sektörde büyük tepkiyle karşılandı.
PANKOBİRLİK Genel Müdürü Taner Taşpınar, yapılmak istenen değişiklikle glikozun şeker tanımının dışına çıkarılmak istendiğini ve nişasta bazlı şeker kotasının otomatik olarak yüzde 50 daha artırılacağını ve bunun sonucunda şeker pancarı üretiminin yaklaşık 2 milyon ton azalacağını söylüyor.
Özetle, tarımda özelleştirme konusu tartışılırken geçmişteki uygulamaların bugüne yansıması mutlaka iyi irdelenmeli ve ders çıkarılmalı.
******
Gürol Ergin yaşamını yitirdi
Ziraat Mühendisleri Odası'nın unutulmaz başkanlarından,eski milletvekili sevgili dostum Prof. Dr. Gürol Ergin yaşama veda etti. Mücadeleci kişiliği ve tarıma olan katkıları hiç bir zaman unutulmayacak Gürol Hoca'yı saygıyla anıyor, ailesine, sevenlerine ve ziraat mühendislerine,tarım camiasına başsağlığı ve sabır diliyorum.Işıklar içinde olsun.