Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi gereksiz ve "maksatlıdır!&quo

Yavuz DİZDAR
Yavuz DİZDAR yavuz.dizdar@dunya.com

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), daha önce Danıştay tarafından iptal edilen 10 şeker fabrikasını (Malatya, Erzincan, Elazığ, Elbistan, Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba) yeniden özelleştirme kararı aldı. Buna karşılık Şeker-İş Sendikası'ndan verilen bilgilere göre dünya genelinde, şeker gibi stratejik ürünler üreten fabrikaların özelleştirmeleri durdurulmakla kalmıyor, bazı ülkelerde yeniden kamulaştırılmaları söz konusu. Güzel bir tesadüf, geçtiğimiz hafta Susurluk'ta bulunan şeker fabrikasını gezip görme şansını elde ettik. 1-5 Eylül tarihlerinde düzenlenen Susurluk Ayran, Kültür ve Sanat Şenliği dürüst, samimi ve çalışkan Belediye Başkanı Tahsin Bozoğlu sayesinde son derece başarılı bir organizasyona dönüşmüş. Odasının kapısını bile söktüren Başkan, Susurluk'un gelişmesi için de elinden geleni ardına koymuyor. Şenlikler çerçevesinde düzenlenen halka yönelik toplantıya Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök ile birlikte katıldık. Sayın Gök pancar tarımı ve şeker fabrikalarının ekonomik önemine değinirken, ben de doğru beslenme ve doğal pancar şekerinin beslenmemizdeki önemi konusunda detaylı bilgi aktardım. Karşılıklı bilgi alışverişi sonrasında ortaya çıkan tablo fabrikaların özelleştirilmeleri yerine üretim kotalarının daha da artırılarak, Türkiye ekonomisine katkı sağlamasının en doğru çözüm olduğu şeklindeydi. Bu çıkarımın başlıca nedenleri (1) Bizde şeker pancarının bol miktarda ve üstelik istihdam yaratarak üretilebiliyor olması, (2) Özellikle Elbistan gibi özelleştirme bölgelerinde şeker içeriği en yüksek pancarın yetişmesi, (3) Pancar şekerinin dışa bağımlı olmaksızın üretilebilmesinden öte bölge ekonomilerinin lokomotif unsurunu teşkil etmesi olarak şekillendi.

Kendine tamamen yeterli, ama "ne kadar müsaade edilirse o kadar üretebilen" bir endüstri

Ertesi gün de Şeker-İş Susurluk Şube Başkanı İsmail Karadayı'dan fabrikayı gezdirmesini rica ettik. Susurluk Fabrikası 1954'teki girişimlerle kurulmuş olmasına karşılık çalışmasını tıkır tıkır sürdürüyor; yeter ki pancar ekimine ve fabrikanın çalışmasına izin verilsin. Fabrika 2010-2011 döneminde 248 bin ton pancar işleyip, 18 bin 710 ton şeker üretmiş. Oysa aynı fabrikanın 2000-2001 dönemi üretimi 101 bin 940 ton, yani ne kadar müsaade edilirse o kadar üretebiliyor. Dahası pancar işleyen şeker fabrikasının "eski model, yeni model" diye bir sınıflaması yok. Zira pancar şekerini elde etmenin yöntemi aynı, modern fabrika dediğinizde kumanda sistemi elektronik, tek odadan yönetilebilir şekilde yapılandırılıyor. Buna karşılık difüzyon kulesi, tephir tankları ya da rafinasyon yöntemi arasında herhangi bir fark yok. Dolayısıyla "özelleştirme" kapsamına alınan fabrikaların demode olduğu şeklinde varsayımlar mantıksız. Ekonomik anlamda baktığınızda pancar işleyen şeker fabrikaları altın değerinde üretim yapan sıra dışı kuruluşlar. Fabrikaları planlayan Alman teknolojisi, üretimin bağımsız sürdürülmesine ve yeni fabrikalar kurulabilmesine de olanak sağlıyor. Bir fabrikanın başlıca üç girdisi bulunuyor, birisi pancar (ekilmesine izin verirseniz zaten var), ikincisi enerjiyi sağlayan kömür ve üçüncüsü de su. Fabrika "kampanya dönemi" olarak adlandırılan şeker üretim sezonunda 2-3 ay süreyle çalıştırılıyor, bu pancar tarımıyla ilişkili olduğundan değiştirilemez bir durum (ama özellikle Doğu'da ekim alanları artırılırsa uzayabilir). Yani "bu fabrikalar zaten yılda 2-3 ay çalışıyorlar" demenin herhangi bir mantığı, tutarlılığı yok, zaten öyle olmak durumunda.

Bu özelleştirme yaklaşımı AK Parti Hükümeti'nin kendi kararı olamaz!

Üretim başlamadan dua edilip kurban kesiliyor, sonra sistem önce soğuk, ardından ısıtılarak çalıştırılıyor. Kömürden elde edilen buhar enerjisi ile fabrikaya entegre kurulmuş jeneratörler işletiliyor ve enerji buradan "dışa bağlı olmaksızın" sağlanıyor. Susurluk'taki fabrikanın kuruluşunda üç adet AEG jeneratör konmuş, bunlar daha sonra Siemens tarafından yenilenmiş. İşleme sonucunda pancardan elde edilen ana ürünler şeker, melas ve küspe, bunlardan biyoyakıt da dahil çok fazla türev ürün elde ediliyor. Küspe pancarı getiren köylüye gübre ve hayvan yemi olarak geri dönüyor, kömürün artığı cüruf bile satılıyor. Dolayısıyla aslında bir şeker fabrikası çevresel atık oluşturmayan, dış enerji bağımlılığı olmaksızın kendi kendine çalışabilen kapalı bir sistem. Bu fabrikanın verimliliğini sağlamak tamamen sizin elinizde: "Pancar ektireceksiniz, işlenmesine müsaade edeceksiniz, hepsi bu". Kendi ülkenizin koşullarında, dışa bağımlı olmaksızın ürettiğiniz, doğal (sentetik olmayan) pancar şekeri.

Fabrikaların bölge kalkınmasına katkı sağlamak gibi çok önemli bir görevi daha var. Fabrikanın özelleştirilmesi durumunda üretim duracaksa, bunun ekonomik etkileri sadece fabrika çerçevesinde değerlendirilmemeli. Bugün özelleştirmeye çıkan fabrikaların çoğu Doğu bölgelerinde ve bölge ekonomisine giren paranın tek kaynağını oluşturuyor. Dolayısıyla fabrikanın kapanması demek, daha fazla işsizlik, daha fazla yoksulluk, daha fazla göç demek. Durum böyleyken fabrikaların özelleştirilme isteminin ardında başka maksatlar aramak gerekiyor. Bu özelleştirme yaklaşımı AK Parti Hükümeti'nin kendi kararı olamaz. Türkiye'nin kurulu ve yürüyen pancar şekeri üretimi zayıflatılmak isteniyorsa ben bunda "düşman" parmağı ararım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar