Seferberliğin istihdama katkısı ya henüz görülemedi ya da pek olmadı
TÜİK tarafından dün açıklanan verilere göre mart ayındaki işsizlik oranı yüzde 11.7 oldu. İşsizlikte önceki aylara göre bir gerileme var; ama genel gidişatı görebilmek için kıyaslamayı önceki ayla değil, önceki yılla yapmak gerekir. Ekonomide bazı göstergeleri mevsimsel etkenlerden dolayı bir önceki ayla kıyaslamak temelden yanlıştır çünkü. Dolayısıyla mart ayının yüzde 11.7'lik işsizlik oranını da şubattaki yüzde 12.6 ile karşılaştırıp "İşsizlik 0.9 puan düştü" demek, merhum Süleyman Demirel'in ifadesiyle "abesle iştigaldir". İşsizlik ya geçen yılın aynı ayıyla kıyaslanır ya da illa bir önceki ayla kıyaslama yapılmak isteniyorsa bunun için de "mevsimsel etkilerden arındırılmış" serinin kullanılması gerekir.
İşsizlik oranının martta yüzde 11.7 olarak gerçekleştiğini belirttik. İşsizlik oranı geçen yılın aynı ayındaki yüzde 10.1'in hala 1.6 puan üstünde. 2015'in mart ayındaki işsizlik oranının ise yüzde 10.6 olduğunu hatırlatalım.
TÜİK, 2014 bazlı yeni seri iş gücü istatistiklerini 2005 yılına kadar geri götürerek hesaplamıştı. Buna göre, 2005'ten sonraki dönemde en yüksek üçüncü işsizliği bu yıl yaşıyoruz.
İşsizlik oranı 2009'un ocak, şubat ve mart aylarında sırasıyla yüzde 14.1, yüzde 14.8 ve yüzde 14.7 olmuştu. 2010 yılındaki oranlar da yine aynı aylar için yüzde 13.6, yüzde 13.5 ve yüzde 12.8 olarak hesaplanmıştı.
Bu yıl ise ocakta yüzde 13'e ulaşan oran şubatta yüzde 12.6, dün açıklanan verilere göre de martta yüzde 11.7 düzeyinde gerçekleşti.
Seferberliğin katkısı ne kadar?
İşsizlikle mücadele için bir seferberlik ilan ettik. Zaman zaman da bu seferberliğin katkısına ilişkin sayılar açıklandı. Seferberlik ilanının tarihi ile TÜİK'in açıkladığı verilerin zamanı tam olarak örtüşmez kuşkusuz. Ama bir fikir de verir bu sayılar.
TÜİK'in, ocak için açıkladığı verilerin geçen yılın aralık ve bu yılın ocak-şubat ayları ortalamasını; mart için açıkladığı verilerin ise şubat-mart-nisan ortalamasını gösterdiğini belirtelim.
Bu yıl ocaktan marta iş gücü 473 bin, istihdam ise 817 bin kişi artmış durumda. 15 yaş üstü nüfusun 141 bin arttığı bir dönemde iş gücü ve istihdamın çok daha fazla artmış olması önemli, dikkat çekici ve sevindirici bir gelişme. İşsiz sayısı da martta ocak ayına göre 343 bin kişi, işsizlik oranı da 1.3 puan azalmış.
Ama bu durum yalnızca bu yıla özgü değil ki... Geçen yıl da neredeyse benzer gelişmeler yaşanmış. Örneğin istihdam ocaktan marta 718 bin kişi artmış, işsiz sayısında 267 bin, işsizlik oranında 1 puan düşüş gerçekleşmiş.
Bu değerler gösteriyor ki istihdam seferberliğinin katkısını mart ayı verilerinde henüz görebilmiş değiliz. Çünkü değerler ortada; geçen yıldan çok farklı bir tablo oluşmuş değil.
Yok eğer istihdam seferberliğinin katkısını mart verilerinde gördüğümüzü söyleyebiliyorsak, demek ki bu seferberlik pek de umulan etkiyi doğurmadı.
İstihdam seferberliğinin gerçek etkilerinin ortaya çıkması için ise nisan verilerine, hatta mayıs verilerine ihtiyacımız olduğu açık.
İşsizlik bir-iki ay daha düşecek
Girişte de vurguladık. Mevsimsel etkenler yüzünden istihdama ilişkin verilerin bir önceki ayla kıyaslanması pek doğru bir yaklaşım değil. Aslolan bir önceki yıla göre olan değişim.
İşsizlik oranının bir-iki ay daha düşeceğini şimdiden söylemek mümkün ve bu falcılık ya da müthiş bir öngörü değil. Türkiye'de hep böyle olagelmiştir çünkü.
İşsizlik genel olarak bir çanak eğrisi çizer; nisan ya da mayıs ayı yılın en düşük gerçekleşmesinin yaşandığı aydır, sonrasında ise yeniden artış başlar ve yılın en yüksek oranı genellikle aralık ve ocak aylarında görülür.
Bu yıl da muhtemelen öyle olacaktır. Nisan ve mayısta işsizlik gerilemeye devam edecek, ama yine de geçen yılki düzeyin üstünde oluşacaktır.
Merkez faize dokunmadı, pek yeni bir şey de söylemedi
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faiz oranlarında bir değişikliğe gitmedi. Piyasadaki beklenti de zaten bu yöndeydi.
Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamada da pek yeni bir şey yok. Hem zaten Merkez Bankası çok şey söylemek durumunda kalsa, herhalde faiz oranları aynı düzeyde tutulmazdı.
Merkez Bankası geçen toplantı sonrası yaptığı açıklamada "Son aylarda yaşanan maliyet yönlü gelişmeler ve gıda fiyatlarındaki oynaklık enflasyonun hızlı bir yükseliş göstermesine neden olmuştur. Enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler, fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaktadır" görüşüne yer vermişti.
Merkez Bankası bu kez "Son aylarda yaşanan maliyet yönlü gelişmeler ve gıda fiyatlarında beklenen kısmi düzeltmenin sınırlayıcı etkisine rağmen, enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaktadır" görüşünü dile getirdi.
Yani nisan toplantısındaki vurgu "gıda fiyatlarındaki oynaklık"tı; bu kez vurgu "gıda fiyatlarında beklenen kısmi düzeltmeye rağmen" diye değişti.
Ama değişmeyen şu; enflasyonun önemi ve ona karşı sıkı para politikası duruşunun korunması gerekliliği. Duruş yeterince sıkı mı, o apayrı bir konu...