Seçimlerin gölgesindeki ekonomi

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

Türkiye’nin şimdilerdeki temel gündemi artık Cumhurbaşkanlığı seçimleri. 10 Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ilk turu yapılacak. Herhangi bir aday bu turda oyların en az yarısından bir fazlasını alamaması halinde seçimlerin ikinci turu 14 gün sonra yenilenecek. Yarın itibariyle de adaylık başvuruları sona erecek. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı adayları yollara dökülecek. Sonunda da biri hariç diğerleri yollarda dökülecek!... 

Böyle zamanlarda yazı yazmak çok zor. Özellikle seçim dönemlerinde ve dini bayramlarda yazı yazmak oldukça sıkıntılı. 

Düşünün bir kere. Ülkede bayram var, siz ekonomi üzerine iyi veya kötü yazı yazıyorsunuz. Herkes tatilde, ailesiyle bir arada. Yorgunlar dinlenme halinde, kimileri aile ziyaretinde. Böyle bir ortamda yazdıklarınızın okunması hemen imkansız gibi. 

Aynı şekilde seçim ortamlarında da özellikle ekonomi üzerine yazılar güme gider. Zira herkes seçimlere kilitleniyor, sonuçlara odaklanıyor. Dolayısıyla bu dönemde siyaset öne geçiyor. Seçimler de bitince ekonomik sorunlarla yeniden yüzleşme oluyor. 

4 ay içerisinde 2 seçim ya da 15 ay içerisinde 3 seçim!... Her biri de ayrı önemde. 

Peki seçimler olunca ekonomi ne oluyor?... 

Seçimlerin olması, ekonomi ile ilgili gelişmelerin durması anlamına gelmiyor. Ekonomi kendi yörüngesinde dönüyor. Sadece siyaset bunu algılamıyor ya da algılayamıyor. 

Açıkçası seçimler, ekonomi gerçeğinin üzerini örtmüyor, sadece hasır altı ediyor. 

Bugün Türkiye’sinde ekonomi ile ilgili gelişmeler ne merkezde?... Siyaset üstünü örtse de ekonomimiz ne durumda?... Ona bir bakalım. 

1. Her şeyden önce Türkiye ekonomisinin ciddi bir cari açık sorunu var. Cari açık, ekonomimizin en kırılgan alanlarından birisi. Bir yandan 60 milyar dolar sınırında dolaşan cari açık boyutu önemli. Bir yandan da bu cari açığın finansmanı önemli. Yani bu açığın nasıl kapatılacağı konusu çok sıkıntılı. 

Üstelik bu uluslararası konjonktürde, komşularla yaşanan bu sorunlar içerisinde cari açığın sağlıklı finansmanı önemli. Türkiye ekonomisini uyuşturan sıcak paranın bile gelmesi artık önemli. 

2. Bir diğer önemli sorun da faiz konusu. Merkez Bankası’nın faiz hamlesini ve politikalarını alabildiğine eleştiren ve bu faiz oranlarını “zulüm” diye adlandıran Başbakan için ciddi bir faiz sorunu var. Bugün itibariyle enfl asyon oranına göre negatif faiz olduğu halde Başbakan bunu yeterli bulmuyor. Üstelik gelecek dönem gelişmeleri de gelişmiş ülkelerde faiz oranının artışı yönünde… 

3. Ülkenin büyüme oranı ve kişi başına gelir tutarı düzenli ve sürekli değil. Dönemsel gelişmelerden olumsuz etkilenen bir ekonomik konjonktür var. 

4. Türkiye’nin çok ciddi yapısal ekonomik sorunları var. Bugüne kadar pansuman tedavilerle veya popülist politikalarla geçiştirilen yapısal sorunlarımızı göz ardı etmek mümkün değil. 
● Örneğin bugün itibariyle Türkiye’de bir kayıt dışılık sorunu olduğunu kabul etmemek mümkün mü? 
● Yine günümüz Türkiye’sinde vergi sistemine çağdaş bir niteleme yapmamız olanaklı mı? Yani vergi sistemimizin etkin ve yeterli olduğunu söylemek imkanımız var mı? 
● Bugünkü sosyal güvenlik ve vergi yüklerinin ağırlığı karşısında özellikle dış dünya ile rekabet edilebilir mi? Bu koşullarda ihracatçılarımızın başarı hikayelerini hafife almak mümkün mü? 
● Türk Lirası’nın yabancı paralar karşısında yeterince güçlü olduğunu ve istikrarını koruduğunu kim söyleyebilir? 

Hepsinden öte bir türlü oturtulamayan bu hukuk düzeni içerisinde ekonomi ile ilgili kalıcı ve sürekli politikalar üretmek mümkün mü? 

Ekonomi ile ilgili yukarıdaki konulara yenilerini de ekleyebiliriz. Dolayısıyla seçim meçim ne olursa olsun, bu sorunlar var ve olmaya da devam ediyor. Hatta geçen zaman, bu sorunların çözümünü daha sıkıntılı hale getiriyor. 

Tek tesellimiz veya ümidimiz, 2015 Haziran ayından sonraki 4 yıl içerisinde herhangi bir seçimin olmaması ve ekonomiye kilitlenme imkanınız doğması.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar