Seçimlere ilk bakış
Türkiye’de seçmen davranışı iki ana eksende temsil edilebilir: Ekonomi ve ideoloji. Dönemden döneme vurgu birisinden diğerine kayabilir, o ayrı. Ama ikisi de var olmak zorunda ve zaten insanlar olup biteni sembolik bir anlam dünyasında kodlarlar. İster rafine bir entelektüellikle, ince eleyip sık dokuyarak, ister en yakınlarında üretilen yerel ideolojilerin etkisinden hiç çıkmadan “geldiği gibi” kodlasınlar sonuç aynıdır. Sadece iktisat politikası alternatifi oluşturmakla olmaz –ki başlı başına çok zor iştir- çünkü “sadece ekmekle yaşanmaz”. Her iki eksene de birbirine yakın ağırlık vermek gerekir. Zihinleri ve kalpleri aynı anda kazanamayan bir hareket siyasi iktidara aday olamaz. Demek ki CHP kökten yenilik yapmak, bir heyecan dalgası yaratmak zorundaydı. Öte yandan ideolojik eksen dindarlık ve milliyetçiliğin değişik biçimlerde eklemlenmesinden oluşuyor. CHP bunu saptamıştır. İnce ile yürütülen kampanya olabileceği kadar başarılı oldu. Doğal sosyolojik sınır yüzde 30 civarındadır ve İnce bu sınıra ulaştı. Bu sınıra ulaşmasında kişisel performansı kadar 81 milyona hitap ettiğini, ayrımcılık yapmadığını söylemesi de etkili oldu. Kampanyalarda yapılabilecek her şey yapılmış ve İnce CHP oyundan yaklaşık 8 puan daha fazla almıştır.
Demografik pencere HDP lehine açık kalmaya devam ediyor
Diğer belirsiz konular nelerdi? Birincisi anketlerde çok yüksek değişkenlik gösteren İYİP (iyi Parti) oylarının ‘gerçekte’ kaç olduğu. İkincisi de HDP’nin barajı geçip geçemeyeceği. Henüz seçim bölgeleri temelinde oyları 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 ile kıyaslama ve işleme şansım olmadı. 7 Haziran’da emanet oylar vardı. Bu seçimde de bir miktar stratejik oy kullanılmış olabilir. Ancak demografik pencere HDP lehine açık kalmaya devam ediyor. Bütün strateji değerlendirmelerinden bağımsız olarak bakarsak yüzde 11 trendine yerleştiği kanısındayım.
İYİP seçimin en ilgi çekici olgusuydu. Eldeki veriler İYİP’in Ege ve Akdeniz’de güçlendiğine ancak MHP’nin geleneksel Orta Anadolu kalelerine pek de nüfuz edemediğine işaret ediyordu. Bu doğru çıktı denebilir mi? Ana hatlarıyla doğru olabilir. AKP’nin 1 Kasım 2015’ göre yaklaşık 7 puan kaybettiğini MHP’nin kaybının ise 0,7 puan olduğunu düşünürsek ne olmuş olabilir? İYİP sahillerde MHP’den ve CHP’den oy almış görünüyor. Büyük şehirlerde AKP’deki eski merkez sağ seçmenden bir miktar aldığı da ortada. İYİP bu haliyle ilginç bir bileşim sunuyor. Tam olarak MHP değil, MHP’nin yerine geçmiş hiç değil. Seküler-modern eski merkez sağ seçmeniyle kıyılarda birbirine benzer profilde oldukları görülen MHP ve CHP seçmeninin bir karışımı. Buradan nereye gideceğini kestirmek güç. Gelecekte ‘ekonomik oy verme’ davranışı nasıl çalışır? Komşu partiye oy kayması biçiminde oluyor. İlk defa seçime katılan İYİP için seçmen tabanının çeşitliliği avantaj da olabilir dezavantaj da.
MHP'nin bir seçim gücü olduğu ortaya çıkmıştır
Öyle ya da böyle seçimin ana belirleyicisi MHP’nin yerinde durmasıdır. İster 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 arasında AKP’ye kayan –2014 yılında başlayan MHP lehine trend oluşumunu bozan- MHP’li seçmenin geri dönüşü sayesinde olsun ister 1 Kasım seçmeninin yerinde kalmasıyla olsun MHP’nin bir seçim gücü olduğu ortaya çıkmıştır.
Biraz da “teori”. Gerçekçi olmayan varsayımlara dayalı merkezdeki seçmen teoreminin (MVT-median voter theorem) daha gerçekçi varsayımlarla bile bazen geçerli olabileceğini gösterebileceğini görebiliriz. Tabii, bu iddia her zaman doğru olmayacaktır. Bilindiği gibi, siyasi tercihlerin tek tepeli (single-peaked) ve politik ajandanın tek boyutlu olduğu varsayımlarından vazgeçersek merkezdeki seçmen teoremi (MVT) geçerli olmayacaktır. Ama, politik ajandanın, genellikle tek boyutlu olmamakla beraber, çoğu zaman sadece iki boyutlu olabildiğini ve özel kavşak noktalarında tek boyuta indirgenebildiğini unutmayalım. Seçmen davranışı sanılabileceği kadar çok boyutlu bir politik gündeme dayalı olmayabilir ve ideolojinin bir tanımına göre, zaten politik ideolojiler seçmenlerin strateji uzayının boyutunu azaltmasına yardımcı olacak manivelalar sağladıkları için gerekli ve rasyoneldirler. Downs, ideolojiyi seçmenlerin çok boyutlu bir sorunlar uzayında enformasyon toplama ve işlem yapma zahmetinden kurtararak ajandanın boyutunu düşüren ve az sayıda niteliğe yoğunlaşmasını sağlayan bir araç olarak kavramsallaştırıyor. Ya da ideolojilerin varlığı işlem maliyetlerini azaltıyor ve enformasyon gereksinimini azaltarak enformasyon arama maliyetini de düşürüyor.
Yani nedir? Seçimler ‘tercihlerin’ (ideolojilerin hiç) değişmediğini, seçmen davranışı hakkında bildiklerimizin doğru olduğunu tekrar gösterdi. Meclis seçiminde hangi tarafın çoğunluğu elde edeceği İYİP’in MHP’den ne kadar oy alacağına ve ayrıca AKP’den de ne kadar oy alabileceğine bağlıydı. Cevap belli oldu. Hiçbir sonuç siyasi, ideolojik, kültürel tercihlerin değiştiği anlamına gelmeyecekti ve gelmiyor.