Seçimler mi? Yoksa...
Bir şekercinin tabelasında “1777’den beri” yazısını gördüğümde içimde bir hayranlık uyanır, derin bir saygı belirir… Ama mesleki deformasyon işte, elde değil, o işletmenin kurulduğu o tarihte atmosferdeki karbondioksit seviyesinin 280 ppm yani milyonda 280 parçacık olduğunu düşünürüm... Peki şu anda ne kadar? ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’ne bağlı Havai’de faaliyet gösteren Mauna Loa İstasyonu'nda Mayıs’ta 411 ppm olarak ölçüldü. Atmosferdeki milyon parçacık içindeki karbondioksit yoğunluğunu gösteren bu değerin 350 ppm'i aşması iklim değişikliği açısından güvenilir sınırın aşıldığı anlamına geliyor. Bu 350 ppm sınırı ilk defa 1988’in Ocak ayında aşılmıştı.
Şekercinin kurulduğu 1777’de 280 ppm düzeyinde olan karbondioksit konsantrasyonu son 800 bin yıldır 300 ppm seviyesini aşmamıştı. Peki bu devam eden artışla 1777’de kurulan bu şekercinin bütün şekerlerinin eriyeceği ve 2018 senesinde kurulan bütün işletmelerin de 2050’de buharlaşıp gideceğinin idrakinde miyiz? Sanırım ve de korkarım pek de değiliz! Şöyle anlatayım… 1777’de şekercinin kuruluşundan bugüne vardığımız 400 ppm karbondioksit konsantrasyonu ortalama sıcaklıkları 1.1 derece arttırdı.
Ne olacak ki 1.1 derecede?
Şeker gibi eriyecek değilsin, gömleğini çıkarırsın olur biter… kazın ayağı öyle değil tabii! Bunun ortalama olduğunu unutuyoruz! Ortalamada her 1 derece artış ekstremlerde 7-15°C farka tekabül ediyor. Örneğin Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 15-19 Şubat 2016’da Muğla Milas’ta gölgede 32,4°C ölçüldü, bir önceki şubat rekoru 1950’de ölçülen 24,9°C’dı. Yani arada 7,5°C’lık fark vardı. Şimdi Eylül 2017 tarihinde görülen Ankara’daki 37,7°C, Adıyaman’da 42,2°C, İzmir’de 40,1°C, Sakarya’da 40,5°C, İstanbul'da 39,5°C sıcaklık bu artı 7,5°C’lık ekstremi yansıtıyor diyelim… 2050 yılında şu anda devam ettiğimiz gibi kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtları yakmaya devam edersek ortalama sıcaklıklar 3°C artacak, yani en az bir 15°C daha… şimdi 2050 Eylül rakamlarına tekrar bakalım: Ankara’da 52,7°C, Adıyaman’da 59,2°C, İzmir’de 55,1°C, Sakarya’da 55,5°C , İstanbul'da 54,5°C. Peki son bir iki yıldır Adana, Mersin, Antalya, İzmir’de 45’i hiç görmedik mi?
Gördük! Ne oldu şekerciye? Ne oldu yeni kurduğun işletmeye?
Sürdürülebilirlik derken mesele ekonomik sürdürülebilirlik değil. Bu mesele 4-5 yıllık politik olayların, 1-2 yıllık ekonomik krizlerin bile anlamını kaybettiği bir varoluş mücadelesi. Bunun için iş dünyasına düşen görev çok net.
Çok acil olarak bütün enerji, hammadde tedarik, üretim ve satış pazarlama süreçlerinde karbon sıfır hatta negatif sistemlere geçmeleri, bunu yapabilmek için gerekli zeminin sağlanması için politikacılara karşı çok kesin ve net olmaları, bu süreçte müşterilerini de yanlarına almaları gerekiyor… Bunu yapmadığımız takdirde ne olacak? Şekercinin tabelasındaki 1777, dükkandaki şekerlerle birlikte 2050’ye doğru eriyecek, akacak, gidecek… Bu kadar net!
Seçim mi? Yoksa…