Seçimler mi oluyor ne?

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 [email protected]

Yerel seçimlerde son viraja girilirken seçim kampanyalarında da artık dördüncü, beşinci viteslere geçildi. Daha önce burada bir kaç kez "Yalnız afiş asmakla politik kampanya olmaz" demiştik, ama bakıyoruz ve görüyoruz ki oluyor ve olmaya da devam ediyor...

Marketing Türkiye Dergisi'nin son sayısında parti kampanyalarının başındaki sorumlular ve kampanyaları yürüten reklamcılar her ne kadar kampanyalarını ballandıra ballandıra anlatsalar da, aynı sayfalara konuşan pazarlama uzmanlarının ortak görüşü ortada kayda değer bir pazarlama stratejisi ve başarısı olmadığı yönünde. Benim de katıldığım bu görüş, aslında Türkiye'de siyasetin gittikçe daha kısır bir alana sıkıştığının sinyallerini veriyor ve daha da önemlisi siyasi aktörlerin bu kısır alandan çıkmak için pek de bir çabalarının olmadığını gösteriyor.

Her şeyden önce siyasetin, özellikle de yerel siyasetin salt seçim dönemlerine sıkıştırılacak bir olgu olmadığının şimdiye kadar anlaşılmış olması gerekirken partiler böyle bir gerçeklikten kopuk hareket etmeye devam ediyorlar. Diğer yandan bu yanılgıya merkezi iktidara sahip olan partinin düşmediği yönündeki yaygın kanının da aslında bir yanılgı olduğu, yerel seçim sürecinde ortaya çıkıyor.

Şimdiye kadar gözlemlediğimiz genel manzaraya göre, yerel yönetimlerde iktidar olan kişiler ve partiler, sahip oldukları iktidarın olanaklarını kullanarak zaten 5 yıl boyunca bir kampanya yürüttüler. Şimdi onların karşısına çıkan adaylar ise iktidar sahiplerinin tam tersine, tüm seçim çalışmalarını son iki aya sıkıştırarak aslında bir imkânsızı başarmaya çalışıyorlar. Bu nedenle 5 yıl boyunca iktidar olanlar oldukça rahat görünürken, yeni adaylar daha agresif bir faaliyet yürütüyorlar. Bu agresif tutum kimi zaman mevcut yönetime karşı son derece sert bir üslup olarak karşımıza çıkarken, kimi zaman da merkezi hükümet olanaklarının sonuna kadar kullanılması şeklinde tezahür edebiliyor. Bunların örneklerini vermeye gerek yok. Çünkü gazetelerde, televizyonlarda her gün görüyoruz.

Seçim sürecindeki temel eksiklik aslında gerçek stratejilerin yokluğu. İster iktidarda olsun, ister muhalefette, Türkiye'deki tüm partiler -eğer iktidarda değillerse- seçim sürecini adayların açıklanmasıyla sınırlı bir süre olarak algılıyorlar. Merkezi veya yerel iktidarı elinde tutanlar ise bunun tam tersine, iktidar sürelerini bir sonraki seçim için sonuna kadar kullanıyorlar. Bunların seçim kampanyaları ise iktidarları süresince yaptıklarını son iki ayda iyice abartarak tekrarlamaktan ibaret kalıyor.

Yerel seçimler seçmenle bire bir ilişkiye girilen, yerel yönetimler ise ekonomik ve sosyal projelerin merkezi yönetimden çok daha etkin şekilde uygulanabileceği politik alanlardır. Bu nedenle iktidarda olmayan bir siyasi partinin kaybettiği seçimin hemen ertesi günü yeni bir strateji üzerinde çalışmaya başlaması gerekir. Eğer sosyal, politik ve ekonomik konjonktür sizden yana değilse iktidara ulaşmak zor ve meşakkatli bir süreçtir. Bunun için toplumda bir dönüşüm gerekir, ama bu dönüşümü gerçekleştirmek için mutlaka iktidarda olmanız da gerekmez. Hatta doğru kullanıldığında muhalefet, toplumsal dönüşümü gerçekleştirmek için iktidardan çok daha etkili bir araç haline de getirilebilir. Eğer böyle bir niyetiniz varsa, bunu iki ayda başarmanız elbette mümkün olmayacaktır. Seçimlerde alacağınız sonuç, belki bir dönem, belki de iki dönem boyunca gerçekleştirdiğiniz çalışmaların meyvesi olacaktır. Ancak bunun için ortaya koyacağınız ciddi bir vizyon ve iktidar hedefi olmalıdır.

Yaşarken öyleymiş gibi görünse de toplumsal olaylar tesadüfi olarak değil, bir neden sonuç ilişkisi içinde ortaya çıkarlar. Bu neden-sonuç ilişkilerini sonradan geriye doğru bakınca okumak görece kolaydır. Ama ait oldukları zamanda doğru okuma yeteneği, müdahale gücünü de beraberinde getirir. Bu güce sahip olmak için de öncelikle büyük bir entelektüel kapasitenin harekete geçirilmesi gerekir. Oysa hangi partiye bakarsanız bakın, ortalıkta entelektüel kapasite bir yana, her şeyi bilen ve her şeye karar veren liderlere dayalı "tek adam siyaseti"nden başka bir şey görünmüyor.

Bu nedenle son iki ayda yapılan ataklarla iktidarların değiştirilmesi biraz zor görünüyor. Seçmenlerin seçmekten, görmekten ve dinlemekten bıktığı adayların yerine geçecek bir kaç isim çıksa da, bunu gerçek bir başarı olarak değerlendirmek yanlış olacaktır. Hedeflenen başarı tesadüfi değil sürdürülebilir ve tekrarlanabilir olmalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018