Seçimin etkisi geçti, tüketicinin ekonomiye güveni normale döndü

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Tüketicinin ekonomiye olan güveni, kasım ayında şimdiye kadar görülmedik ölçüde bir artış kaydetmişti. TÜİK ile Merkez Bankası'nın birlikte oluşturdukları endekse göre, kasım ayında tüketici güveni tam yüzde 22.9 oranında artmıştı. Güven sınırının hala çok uzağında kalınmış olmakla birlikte, yüzde 22.9 artış, daha önce görülmüş bir artış değildi. 

Kasımda böylesine hızla yükselen tüketici güveni, aralık ayında deyim yerindeyse soluklandı. Tüketici güven endeksi, aralık ayında yüzde 4.6 geriledi. 

Eylülde 58.5 ile adeta dip yapan endeks, ekimde 62.8'e çıkmış, kasımda ise 77.1'e fırlamıştı. Tüketici güven endeksi, yılı ise 73.6 düzeyinde kapattı. 

Artışları da, düşüşleri de hep "karamsarlığa işaret eden" düzeyde yaşadığımız gerçeği ise değişmiyor. Tüm güven endeksleri gibi tüketici güven endeksi de sıfır ile 200 arasında bir değer alabiliyor ve 100'ün altındaki endeks değeri karamsar duruma, 100'ün üstündeki endeks değeri iyimserliğe işaret ediyor. Biz, yüzde 22.9 artış yaşanan kasım ayında dahi gele gele 77.1'e gelmiştik. Bu endeksi yüzde 30 kadar daha artırabilsek bile ancak "ne iyimser-ne kötümser" anlamını taşıyan 100 sınırına ulaşabilecektik. 

Seçimin etkisi geçti 

Tüketici güven endeksinin kasım ayında rekor bir artış göstermesinin nedeni belliydi: 1 Kasım seçimi, daha doğrusu 1 Kasım'da sandıktan çıkan sonuç. Anlaşılan sandıktan tek parti iktidarı çıkması, ekonomiye güven verecek bir durum olarak yorumlanmış ve bu da tüketici güveninde rekor bir artış sonucu doğurmuştu. 

Kasım ayında hanelerin maddi durum beklentisinde yüzde 10.5, genel ekonomik durum beklentisinde yüzde 30.9 iyileşme olmuş, tasarruf etme ihtimalinde de yüzde 17.3 artış kaydedilmişti. İşsiz sayısı beklentisine ilişkin endekste de yüzde 31 artış olmuştu. Ancak, bu endeksin artması, işsiz sayısında azalma beklendiğini gösteriyordu. 

Hani 1 Kasım seçimini izleyen gün piyasalarda da hızlı bir iyileşme görülmüş, ancak gelişmelere olumlu ya da olumsuz anlamda verilen tepkide piyasalar çok hızlı karar aldıkları için bu iyileşme çok kısa sürede geri dönmüştü ya, bu tepkinin gecikmelisi işte tüketici güveninde kendini göstermiş oldu. 

Kasım bitti; her ne kadar seçimin galibi AKP geniş halk kitleleri için vaat ettiklerini birer birer uygulamaya koymaya başladıysa da, tüketici kesimi yapılacakların hayatını öyle umduğu kadar değiştirecek boyutta olamayacağını gördü. Bir takım ekonomik vaatler hayata geçirilecek, en azından bir süreliğine rahat nefes alabilecekti; ama bu yeter miydi? 

Geldik aralık ayına... Tüketicilerin maddi durum beklentisi yüzde 2.6, genel ekonomik durum beklentisi yüzde 5.6 bozuldu. İşsiz sayısı beklentisine ilişkin endekste de yüzde 7.4 düşüş vardı. Bu endeksteki düşüş, işsiz sayısında artış beklendiği anlamına geliyordu. 

Bu arada tuhaf olan, maddi durum ve genel ekonomik durum beklentisi bozulan, işsizliğin artacağını tahmin eden tüketici kesimin, tasarruf etme ihtimalinin arttığını söylemesiydi. Oran yüzde 1.9'du, çok yüksek değildi ama, tasarruf etme ihtimaline ilişkin endeksin büyümüş olması doğrusu tuhaf bulunmadı değil. 

Azalma eğiliminde 

Tüketici güven endeksi, modele dayalı yaklaşımla geriye çekme yöntemi uygulanarak 2004 yılına kadar götürüldü. Yani, 2004-2015 dönemine ait verilere sahibiz. Yıl ortalaması bazında bu 12 yıllık dönemde üç dip nokta görüyoruz. Bunların ikisi, endeksin 65'e indiği 2008 ve 66.2'ye indiği 2009 yılları. Bu yılların bilindik bir özelliği var; küresel kriz yaşanan yıllardı. 

2008 ve 2009'a benzer bir endeks oluşumu da bu yıl söz konusu oldu. 2015 yılının tüketici güven endeksi ortalaması 66.3 düzeyinde oluştu. Yani 2015, kriz yıllarından sonraki en kötü döneme işaret ediyor. 

Tüketici güven endeksindeki yön de genel olarak aşağı doğru. Gerek 2004'ten 2015'e kadar olan dönem için, gerek 2011'den bu yana olan dönem için bu eğilimi çok rahatlıkla görmek mümkün. 

2015, dip yıllardan biri. 2016, tüketicinin ekonomiye güven duymaya başlayabileceği bir yıl olacak mı, onu da zaman gösterecek. Ama bu güven, tek başına ekonomik gelişmelerle şekillenmeyecek; özellikle dış ilişkilerde yaşanacak gelişmelerin ekonomiye yansıması da bu güvenin oluşup oluşmayacağında etken olacak.

321321321-001.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar