Seçim tartışmalarının ana teması işsizlik

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

 

ABD'de ağustos ayında yüzde 8.1 olarak gerçekleşen işsizlik oranından sonra, geçen cuma günü Çalışma Bakanlığı'nın eylül ayında işsizliğin yüzde 7.8'e gerilediğine ilişkin açıklaması Demokratlara biraz nefes aldırdı. Tarım dışı sektördeki istihdam artışı 114 bin. İstihdamın en çok arttığı sektörler sağlık ve ulaşım. Buna karşılık, imalat sanayi istihdamında 16 bin civarında bir gerileme var. Bu sektörde istihdam ağustosta 22 bin gerilemişti. İmalat sanayi sektöründe çalışanların sayısındaki azalmada, verimlilik artışlarının olduğu kadar, son resesyondan bu yana Avrupa ve Asya ülkeleri ekonomilerindeki gerilemenin de payı var. Daralan dış ekonomiler, ABD'nin ihracata yönelik sektörlerindeki istihdamı da olumsuz olarak etkiliyor. Son iki yılda, 2010'un Ekim ayındaki geçici artış dikkate alınmazsa işsizlik oranında görülen sürekli gerileme, ekonominin geleceğine ilişkin halk ve işveren kesiminde beklentilerin giderek iyileştiğinin bir göstergesi.
 
***
 
İşsizlik oran olarak gerilese de, resesyonun işgücü piyasası üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilmesi yıllar alacağa benziyor. İstihdam arttı artmasına, ancak artışın önemli bir kısmı yarı zamanlı işlerden kaynaklanıyor. Geçen ay yapılan hanehalkı anketinde yaklaşık 600 bin kişi tam zamanlı iş bulamadıklarından dolayı yarı zamanlı işlerde çalıştıklarını bildirmiş. Tüm çalışan nüfus içinde yarı-zamanlı işlerde çalışan kişilerin sayısı 9 milyona yakın. Eksik istihdam olarak tanımlanan bu durum, üretim ve gelirde yol açtığı kayıplar nedeniyle önemli bir sorun. İşletmelerin ekonomideki belirsizliklerin yanısıra, işgücü maliyetlerinin yüksekliğinden dolayı uzun süreli taahhüt altına girmekten kaçınmaları, yarı-zamanlı işlerdeki artışın en önemli nedeni.
İşsizlik rakamları içinde, uzun süreli işsizliğin payı hala yüksek. Uzun süreden beri işsiz olan insanların önemli bir bölümünün iş aramaya son vermesi sonucu, işgücü tanımı içinde yer almamaları işsizlik oranında azalmaya yol açan bir diğer faktör. Altı ay veya daha uzun bir süredir işsiz olanların sayısında pek bir azalma yok. Toplam işsizlerin yüzde 40.1'ni oluşturan uzun süreli işsizlerin sayısı 4.8 milyon. Uzun süreli işsizlik sahip olunan bilgi ve beceride kayıplara yol açtığından, bu durumda olan kişilerin yeniden iş bulmaları güç. ABD'deki istihdam raporunun ortaya koyduğu bir diğer gerçek, işsizlikle eğitim düzeyi arasındaki ilişki. Eğitim düzeyi arttıkça işsizlik oranı geriliyor. Yüksek eğitimli olanlar arasında 2012'nin Eylül ayı itibariyle işsizlik oranı yüzde 4.1 iken; bu oran, ön lisans mezunlarında yüzde 6.5, lise eğitimi alanlarda yüzde 8.7, lise altı eğitimlilerde ise yüzde 11.3 olarak gerçekleşmiş.
 
***
 
Yüksek işsizlik, Obama'nın 2008'de görevi almasından bu yana geçen zamanda Cumhuriyetçi Parti tarafından Demokrat yönetimin ekonomi politikasına yöneltilen en önemli eleştiri konularından biri. Obama yönetiminin ekonomi politikasının başarısızlığına gerekçe olarak, yüksek işsizliği gösteren Cumhuriyetçiler; gevşek para politikası ve artan kamu harcamalarıyla işsizliğin azaltılmasının mümkün olmadığı görüşündeler. Bu, iki aday arasında geçen hafta Denver'de yapılan ilk tartışmada da Romney tarafından tekrarlandı. Siyasi gözlemciler Obama'nın, rakibi Mitt Romney karşısında beklenen performansı ortaya koyamadığı, pasif kaldığı görüşünde olsalar da, sosyal medya katılımcılarına göre tartışmanın galibi Obama. NBC'nin bilgisayar desteğinde 1.3 milyon sosyal medya katılımcısı arasında yaptığı anket, Romney'nin bilinen görüşlerinin tam aksine görüşleri ileri sürerek gerçekleri çarptırdığını ortaya koyuyor. Yalan da değil. Romney, vergilerden, sağlık reformu ve finans sektörünün düzenlenmesine kadar tüm konularda bilinen görüşlerinin tam aksini savunarak sadece Obama'yı değil, dikkatli izleyicileri de şaşırttı. Obama'nın zaman zaman tebessümle karşıladığı bu konuşmalar dikkatli seçmenlerin gözünden kaçmadı. Denver Tartışması'nın yavan geçtiği kesin. İstatistikler, ilk tartışmaların heyecanlı olmadığı, sonraki tartışmaların daha renkli geçtiğini söylüyor. Obama'nın, bundan sonraki tartışmalara, işsizlik oranındaki gerilemenin de vereceği doping etkisiyle ağırlığını koyup koyamayacağı merak konusu.
 
***
 
FED Başkanı Bernanke, geçen ay açıkladığı üçüncü parasal genişleme programına gerekçe olarak işsizliğin yüksek oluşunu göstermiş; bu oran makul seviyeye gerileyene kadar, her ay düzenli olarak 40 milyar dolar tutarında bono alımı yapılacağını açıklamıştı. Makul seviyenin ne olduğu konusunda, FED Açık Piyasa İşlemleri Komitesi'nin üyeleri arasında görüş birliğinin olduğu söylenemez. Peki, şimdi FED ne yapacak ? Eylül ayındaki toplantı sonrasında açıklanan programda bir revizyona gidebilir mi ? Bu mümkün olmakla birlikte, programdan önemli bir sapma olması ihtimali düşük. Bernanke'nin defalarca söylediği gibi, önümüzdeki iki yıllık dönemde faizlerde yukarı yönde bir değişme beklenmemeli. ABD'de son altmış yıllık dönemde ortalama işsizlik oranı yaklaşık yüzde 5.8 seviyesinde seyretmiş. Bu rakam, ekonomide işlerin yolunda gitmesi, daha açık bir ifadeyle tam istihdamın sağlanması durumundaki işsizlik oranı. Dolayısıyla, işsizlik oranı yüzde 6'lar seviyesine gerilemedikçe, FED gevşek para politikasından geri adım atmayacaktır. Başkan adayları arasında işsizlik konusu seçim tartışmalarının odak noktası. ABD tarihinde Roosvelt hariç hiç bir Başkan adayı yüzde 7.2'nin üzerinde bir işsizlik oranıyla ikinci defa seçilememiş. 1984'de ikinci defa Başkan seçilen Reagan, Demokrat Carter'ın yerine ilk seçildiğinde işsizlik oranı yüzde 7.5'du. Obama görevi Bush'dan devraldığında ise işsizlik oranı 7.8'di. Obama seçimlere, Başkanlık görevini devraldığı Ocak 2009'dakinden daha mı düşük, yoksa daha mı yüksek bir işsizlik oranıyla girecek? Seçimlerden iki gün önce yayınlanacak olan Ekim ayı istihdam rakamları sürprizlerle dolu olabilir.
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016