Seçim sonuçları yeni beyaz sayfalar açmanın zorunluluğunu gösterdi...
Genel seçim defterini kapattık. Şimdi önümüzde 9 ay sonrasının yerel seçimleri var. Onun için yeni iktidardan köklü değişimler yapısal reformlar bekleyemeyiz. Ama güven verici bazı admlar atılmasını da bekleyebiliriz. Bunlardan biri içte ve dışta çatışmacı değil uzlaşmacı bir dille yumuşama sağlanmasıdır. Bir diğeri dünyada artan zorlu koşulları karşısında AB çıtasını geliştirmek gibi bir girişim olabilir. Yeni dönemde zorunlu beyaz sayfalar açılması gerekiyor.
Seçim sonuçları bu zorlu dönemde yaşamın birçok alanında yeni beyaz sayfalar açılmasını zorunlu kılıyor. Yeni geçtiğimiz cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin zorunluluğu da bu yönde, bazı değişimlere ihtiyaç var. Ama daha bu seçimin sonuçlarını hazmetmeden 9 ay sonrasının yerel seçim tartışmaları gündeme gelecek. O nedenle çok yönlü reformist yeni bir sayfa açılamasa da yine de yapılması gerekenler olduğuna, açılması gereken beyaz sayfalara ihtiyaç bulunduğuna inanıyorum. Bunlardan bir bölümünü sıralayacağım:
- Seçim döneminde yükselen “çatışmalı söylem” dönemi son bulmalıdır. Bütün siyasiler empati içinde rakiplerini dinlerken, ayrıştırıcı değil birleştirici yeni bir dil kullanmaya başlamalıdır. Çatışma ve ayrışma körüklenirse, bundan herkes zararlı çıkar.
- Yeni dönemde yeni yönetim kadroları, yeni bakanlara ihtiyaç olacaktır. Bu kadroların oluşmasında liyakat ve ehliyet sahiplerinin seçilmesi sağlanarak, topluma güven verici bir ortam yaratılmalıdır.
- Artan ekonomik sorunlar karşısında güven verici yeni bir çipaya ihtiyaç vardır. Bazıları bunun 2001’deki gibi bizi düze çıkaracak IMF programı ve yapısal reformlar olduğunu söylüyorlar.
Bunun bu dönemde iktidar açısından zor alınacak bir karar olacağını düşünüyorum. Buna karşılık, en büyük ekonomik partnerimiz olan AB ilişkilerini geliştirme yönünde adımlar atılarak, AB çıpasını geliştirerek bu güvenin elde edilebileceği inancındayım. Dünyada likiditenin daraldığı, ABD faiz artışlarının birbiri ardından uygulanmaya konduğu dönemde, böyle bir çıpa olmadan dış kaynak sağlayarak yola devam mümkün olmayacaktır.
- Ürettiklerimizi rahat satabileceğimiz Avrupa ve komşu ülkelerle olan çatışmalı ortam terk edilerek, uzlaşmalı ortam kurulmalı. Böylece belli bir ihracat gücü elde tutulmalıdır. Bu yönde karar alınırken iş dünyası ile diyalog kurularak önerileri değerlendirilmelidir.
- İki seçim arasında yapısal reformların hayata geçirilmesi mümkün gözükmüyor. Ama, kamu ve özel sektörün tasarruflarını artırmaları, israfı önlemeleri yönünde adımlar atılabilir. Bu da yeni yatırımlara ve üretim artışına imkan verecektir.
- OHAL uygulamasına son verilerek dışarıya dönük güven artırılırken, demokrasinin geliştirileceği, hukukun üstünlüğünün işleyeceği konularında inandırıcı gelişmeler ortaya konulmalıdır.
Bütün bunlar gösteriyor ki “Düne ait ne varsa dünde kalmıştır. Bugün yeni şeyler söylemeye, yeni yapıcı barışçı sayfalar açmaya“ ihtiyaç vardır.