Seçim sonrası dönemin eğilimleri, öncesini aratabilir!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Genel Seçimler sonrasında, görece daha zorlu bir dönem bizi bekliyor olabilir. Muhtemelen gelişen ekonomilere yönelik küresel risk alma isteği zayıf kalmaya devam edecek. Bir yandan ağırlaşan ekonomik sorunlar, diğer yandan siyasi açılımlar ve bölgemizdeki jeopolitik olumsuzluklar oluşacak yeni siyasi iradenin hareket yeteneğini sınırlayacak. Olumlu senaryolar yazmak adına yeterince dikkate alınmayan veya tatlıya bağlandığı söylenerek geçiştirilen gerçekler, daha yoğun bir şekilde hissedilecek. Ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmeler karşılıklı olarak birbirini etkileyecek. 

Üç yıldır farklılaşarak gündeme ipotek koyan gaz-fren tartışmaları yeniden gündeme gelecek. Yabancı yatırımcılar, yeni ekonomi yönetimini yönlendirmek adına piyasa yapmaya başladı bile! Kamuoyuna yansıyan kur tahminleri, faizlerin yükseltilmesi gerekeceğini ima ediyor; önce enflasyon denmesi ve yapısal reformlar konusunda ısrarlı olunması öneriliyor. Başka bir deyişle para ve maliye politikalarının sıkı tutulması, ekonominin durgunlaşması ve işsizliğin artmasına kısmen kayıtsız kalınması gerekeceği hatırlatılıyor! 

Giderek ciddileşen durgunluktan bunalan küçük orta boy işletmeler ve inşaat sektörü ise, büyüme ve istihdam lehine tavır alınmasını talep ediyor; para ve maliye politikalarının olabildiğince gevşetilmesi gerektiğini iddia ediyor. 
Çıkarları farklılaşan ve yaklaşık üç yıldır uzlaşamayan bu kesimlerin durumu, Türkiye ekonomisine ilişkin kırılganlık algısını güçlendirmeye devam ediyor. Benzer durumlar gelişen ekonomilerin önemli bir kısmında yaşanıyor ve güvensizliğin büyümesi önlenemiyor. Her bir kesim kendi başının çaresine bakmak zorunda kalacağı çok sancılı bir geleceğe doğru koşuyor. Ekonomi yönetimi her iki tarafında kendi açılarından haklı olduğunu görüyor, fakat orta yolu bulamıyor! Türk Lirasındaki değer kaybı yönündeki dalgalanmaların nasıl durdurulacağı konusu, risk taşıyan her kesimi fazlası ile yoruyor. 

Küresel kırılganlıktaki artışı sınırlandırmak üzere, gelişen ekonomilere yapılan tavsiyeler son sekiz aylık dönemde pek bir işe yaramadı; büyük boyutlu kur dalgalanmalarının yaşanması engellenemedi. Bundan sonrası da muhtemelen çok farklı olmayacak. Gelişenler büyümedeki ivme kaybına hoş geldin demeyecek, yabancı yatırımcılar da fırsat buldukça risklerini azaltmaya devam edecek. Türkiye ekonomisi de bu eğilimlerden fazlası ile etkilendi, Genel Seçimler sonrasında da durum değişmeyecek. 

Türk Lirası dalgalı bir şekilde değer kaybettikçe, enflasyon beklentileri olumsuzlaşacak ve iç Pazar kademeli olarak daralacak; devamında büyüme ve işsizlikte bu durumdan olumsuz etkilenmeyi sürdürecek. Paranın devir hızı istikrarsız bir şekilde düştükçe, borç-alacak zincirinde kırılmalar yaşanacak; bu durum bütçe gelirlerini de gerileterek açığı büyütecek. Makroekonomik büyüklükler konusunda hedeflerden uzaklaştıkça kırılganlığın etkisi daha yoğun hissedilecek. 

Mevcut ekonomik yapıda, Türk Lirasının değeri ve faizler ile makroekonomik görünüm arasında çok güçlü bir ilişki var. Döviz kuru kalıcı olarak yükseldikçe veya bunu önlemek adına faizler sert bir şekilde artırıldıkça, hedeflerden olumsuz yönde sapma artıyor. Bu gerçeği görmezden gelip beklentileri yönlendirmek adına aksini iddia etmek çözüm olamıyor; tam aksine güvensizliği arttırarak istenmeyen eğilimleri besliyor. İşin tuhafı, ciddi bir kriz yaşanmadan ve bunu herkes hissetmeden, model değişikliği gündeme bile gelemiyor! 

Merkez Bankası ve mali sektör, artık işe yaramayacağını bildikleri eski ezberleri tekrarlamaktan vazgeçemiyor. Bu yolla ölümü görerek sıtmaya razı olmaya çalışıyoruz. İstikrarsızlığın artmasından çok korkuyoruz; fakat böyle olmaması içinde pek bir şey yapmıyor ve yapmaya çalışanları durdurmaktan kaçınmıyoruz! 

Haberiniz olsun! Böyle gelmiş olsa da, böyle devam edemeyecek! Seçim sonrasına ilişkin makroekonomik beklentiler temenni olmaktan öteye bir değer taşımıyor. Türk Lirasının değer kaybetmeye devam edebileceğinin kanıksamış olması, bu anlama geliyor! İkinci yarıyıl, ilkinden daha zorlu olabilir!
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar