Seçim sisteminde değişiklik gereklidir!
Seçimler yaklaştıkça, mevcut seçim sisteminin zaafları, nelerin değiştirilmesi gerektiği tartışmaları canlanıyor. Biliyorsunuz, tartışması hiçbir zaman bitmeyen yüzde on barajı sorunumuz var. Her partimiz iktidara gelmesi halinde barajı düşüreceğini söyler. Tek başına iktidar veya koalisyon ortağı olsun fark etmez, hiçbir partimizin muktedir olduğunda ciddi bir barajı düşürme çabasına girmemiştir. Son zamanlarda iktidarın baraja ilişkin sözleri olmuştu, Başbakanımız hemen açıkladı: “Çalışsınlar, yüzde onu tuttursunlar.” Konu, seçim bölgelerinin daraltılması çerçevesinde yeniden gündeme sokulmak istendi, kısa sürede vazgeçildi. Bana soracak olursanız, baraj düşürülmesini boşuna beklemeyelim derim. Bizde baraj sistemindeki tek değişiklik Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla, olmuştur. Yoksa hala ulusal baraj yanında bir de bölge barajımız olacaktı.
Bütün demokrasilerde seçim kanunları değiştirilirken, iktidar kendini kollamaya çalışır. Siyasette düşünce oldukça kısa vadelidir. Yapılanların uzun vadeli sonuçları üzerinde pek durulmaz. Bir iktidar partisi, seçimi kazanmayı bekliyorsa, değişiklikler ona göre; iyi bir sonuç beklemiyorsa, ona göre yapılır. Ancak, her istenilen değişikliği yapmak olanaksızdır. En son tahlilde yapılacak değişikliklerin hakkaniyet, eşit temsil gibi değerleri gözetmesi gerekir. Ayrıca, seçim sistemini günlük siyasi ihtiyaçlara göre oyuncağa çevirmemek sorumluluğu var. Bu nedenle, anayasamıza göre seçimlerin yapılmasına bir yıl kala seçim sisteminde yapılan değişiklikler, gelmekte olan seçime uygulanmaz. Tabii, anayasayı geçici bir madde aracılığıyla değiştirerek bu kısıtlamadan kurtulmak mümkündür ama değişiklik vasıflı çoğunluk gerektirdiğinden ve referandum yoluyla değişiklik yoluna süre darlığı nedeniyle başvurulamayacağından, geçici maddenin kabulü ancak iktidar ve muhalefetin anlaşması yoluyla mümkün olur.
Seçim sistemimizde seçim barajının yanında da düzeltilmesi gereken kusurlar bunuyor. Bunların başında seçim bölgelerinin farklı büyüklükte olmaları gelmektedir. Sorun, seçim bölgelerinin ülkenin idari taksimatına göre şekillendirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Hatırlatmak için belirteyim: Ülkemizde iki milletvekili ile yetmişe yakın milletvekili çıkaran bölgeler bulunuyordu. Hernekadar sonradan on sekizden fazla milletvekili çıkaran bölgelerin bölünmesi yoluna gidildiyse de, aynı sistemin getirdiği bir başka adaletsizlik duruyor. Her bölgeye (ile) önce bir milletvekilliği tahsis edilip, sonradan nüfusa göre dağıtım yapıldığından ve her ile en az bir milletvekilliği verilmesi gerektiğinden, bir milletvekilinin seçilebilmesi için gereken seçmen sayısı arasında, küçük bölgeler ile büyük bölgeler arasında küçükler lehine uçurumlar vardır. Bu haksızlığın giderilmesi elzemdir.
Başka sorunlar da eksik değil. Örneğin seçimleri yöneten Yüksek Seçim Kurulu esas işi bu olmayan yargıçlardan kuruludur. Hem idari bir makam olarak hem de bir nevi seçim mahkemesi olarak görev yapar. Bu yapının da gözden geçirilmesinde, seçmen kayıtlarının iyileştirilmesi için tedbirler alınmasında yarar olacaktır.
Seçim sisteminin gözden geçirilmesi yerinde bir tercihtir. Her şeyle uğraşmaktan hiçbir şeye vakit bulamayan hükümetimiz bakalım ciddi mi, bu konulara ayıracak vakit bulacak mı?