Seçim kampanyalarının gözden kaçırdığı gerçek
Var olan her canlının en temel yaşam hakkı, yeme-içme ve barınma hakkından önce nefes alma hakkıdır.
Ancak Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verileri bu haktan giderek mahrum kaldığımızı gösteriyor. Yapılan araştırmaya göre hava kirliliği, dünya genelinde dakikada 13 insanın ölümüne yol açıyor. Türkiye’de ölüme yol açan sağlık riskleri arasında ise; tütün, aşırı kilo, hipertansiyon ve hipergliseminin ardından 5’inci sırada yer alıyor.
Seçimlerin eşiğindeki Türkiye’nin hava kirliliği haritası
31 Mart Yerel Seçimleri'nin kapımızda olduğu, insan için hizmet vaatlerinin eşiğinden geçtiğimiz bu dönemde, yerel yönetimlerin ve politika yapıcıların hayati öneme sahip olan “nefes alma hakkına” nasıl yaklaştıkları daha da önem kazanıyor.
2023 yılına PM 10 kirleticisi (Partikül madde) açısından bakıldığında, DSÖ standartlarına göre Türkiye’nin havası "temiz" olarak sınıflandırılabilecek neredeyse bir tek şehri bile yok. İskenderun'dan Göztepe'ye, Konya'dan Manisa'ya kadar uzanan bu liste, hava kirliliğinin sadece büyük şehirlerin sorunu olmadığını, ülkenin dört bir yanını sarmış bir problem olduğunu gözler önüne seriyor.
Verilere göre havası en kirli bölgeler sırasıyla şöyle: Hatay-İskenderun, İstanbul-Göztepe, Iğdır, Osmaniye-Merkez ve Kadirli, Kahramanmaraş-Elbistan, Konya-Karatay-Karkent, Aydın-Merkez-Nazilli, Bursa-Nilüfer-Kestel, Manisa- Şehzadeler-Ulupark, Mersin-Akdeniz-İstiklal Cad., Muş, Gaziantep-Şahinbey-Beydilli-Gaski, Hakkari, Batman, Denizli…
Seçimler rüzgârı eserken nefesler “gerçek anlamda” tutuluyor
Büyük şehirlerde seçim rüzgârı eserken hava kirliliği açısından İstanbul, Ankara ve İzmir’de tablo oldukça vahim. İstanbul'un dört bir yanında temiz hava solumak bir lüks haline geldi. Bu megakentin en kirli 10 ilçesinde yaşayan yaklaşık 4,6 milyon insan, 2023 yılı boyunca ulusal hava kalitesi standartlarının altında bir atmosferin içinde yaşadı.
Ankara'da, başkentin havası en kirli ilçesi Altındağ öne çıkıyor. Siteler ve Ulus gibi yoğun nüfuslu bölgelerde yaşayanlar, PM10 partikül limitlerinin aşıldığı günlerin baskısını hissediyor. Siteler bölgesinde yaşayanlar için bu süre 172 günü bulurken, Ulus'ta bu süre 135 gün olarak kaydedildi.
İzmir'in durumu da farklı değil; PM10'un yıllık ortalaması, ulusal yönetmeliklerin belirlediği sınırın oldukça üzerinde. Torbalı, Kemalpaşa ve Alsancak, kentin en kirli hava kalitesine sahip ilk üç bölgesi olarak dikkat çekiyor. Torbalı'da insanlar 173 gün boyunca sağlıksız hava koşullarına maruz kalırken, Kemalpaşa'da bu süre 126 gün, Alsancak'ta ise 136 gün olarak gerçekleşti.
Nefes alma hakkı politik bir ihmal mi?
Peki, 31 Mart Yerel seçimlerinin yaklaştığı bu dönemde yerel yönetimler ve politika yapıcılar hangi somut adımları benimsiyor ve ne gibi politikalar izliyor? Bu veriler, nefes almanın temel bir hak olduğu düşüncesini hiç gözden geçirmeyen başkan adaylarının kampanya odaklarıyla çelişiyor. Var olmanın ve insan olmanın birinci koşulu olan nefes alma hakkımız, hiçbir seçim beyannamesinde kendine yer bulacak kadar bile değerli görülmezken, acaba bizler de mi geleceğimizi şekillendirecek kararlarda bu temel hakkın korunmasını gereksiz bir detay olarak görüyoruz?