Seçim 2.0
Türkiye’nin seçim dönemine girdiği şu günlerde gündem fazlasıyla kabarık. Hafta başından itibaren Japonya’dan gelen kötü haberler manşetlerde yer bulurken şimdi de İbrahim Tatlıses’e yönelik suikast haberleri manşetlerin ana konusu. Önümüzdeki haftadan itibaren ise gündem değişmeye ve yine sıralamada seçim haberleri birinciliğe oynamaya başlayacaktır. Obama’nın seçim zaferinden sonra herkes sosyal ağların gücünü ve toplumlar üzerindeki inanılmaz etkisini konuşmuştu. Herkesin hemfikir olduğu husus, Obama’nın mesajını sosyal ağlar üzerinden çok daha
başarılı bir şekilde duyurduğu idi. Geçtiğimiz aylarda ise kiminin Twitter devrimi olarak nitelendirdiği Tunus ve Mısır’daki yönetim değişikliklerinde sosyal ağların gücünü gördük.
Yani sonuç olarak eğer özellikle genç kitleye hitap etmek ve onlara mesajınızı vermek istiyorsanız, muhakkak sosyal ağları kullanmak zorundasınız.
Türkiye’deki seçim atmosferi henüz tam olarak ısınmadı. Ancak geçtiğimiz belediye seçimlerinden de biliyoruz ki siyasi partiler veya bağımsız adaylar henüz bu mecrayı nasıl kullanmaları gerektiğini bilmiyorlar. Artık iyice eskimiş ve kullanıcıların canını sıkan spam e-postaların hiçbir yararı olmadığının da farkında değiller.
Türkiye’nin önde gelen web sitelerinin banner alanlarını doldurmak da ne yazık ki artık beklenilen etkiyi oluşturmuyor.
Peki, bu durumda ne yapmalı?
Açıkçası sosyal medya ve özellikle viral kampanyaların çok daha etkili olacağına inanıyorum. Üstelik siyasi partilerin gerek video üretme, gerekse online oyun konsepti çıkarma anlamında ellerinde ciddi malzeme var. Bakalım önümüzdeki haftalarda sanal dünyada da viral kampanyaların kapışmasına şahit olacak mıyız?