Seat’ın Ateca hamlesi
Geçtiğimiz hafta Seat’ın yeni Ateca modelinin test sürüşü için Almanya’nın Başkenti Berlin’e gittik. Doğuş Otomotiv CEO’su Ali Bilaloğlu ve Seat Türkiye Genel Müdürü Anıl Gürsoy’un ev sahipliğinde gerçekleşen seyahatte, markanın ilk kez girdiği SUV sınıfındaki temsilcisi Ateca’yı kullanma fırsatımız oldu.
Volkswagen Grubu bünyesinde Tiguan ile birlikte aynı platformda üretilen Ateca, kardeşi ile tamamen aynı teknik özelliklere sahip. Dolayısıyla Seat, farklılaşmayı sağlamak ve VW’nin güçlü imajı ile rekabet edebilmek için teknolojiye ağırlık vermiş.
Araçta beni dikkatimi en çok çeken ve hoşuma giden nokta, Samsung telefonlar için ayrılmış bir bölümdeki kablosuz şarj bölümü. Bunun dışında dış dünya ile bağlantı kurma konusunda segmentteki tüm rakiplerin bir adım önünde. 84 ile 118 bin lira arasında değişen fiyatlarıyla Seat satışlarının yüzde 2’sinin Ateca’dan oluşacağını belirten Anıl Gürsoy, “ATECA’nın henüz satışa sunulmadan hem dijital dünyada hem de showroomlarda büyük bir beğeniyle karşılandığını ve bu yeni SUV’un markanın hedef kitlesini de genişleteceği” yorumunu yaptı.
Üreticiden aldıkları destek, güçlü yetkili satıcı ağı, doğru fiyatlandırma ve filo stratejisi ile SEAT’ın pazar payını %3 seviyesine getirdiklerini belirten Gürsoy, “SEAT Ateca’nın model gamımıza eklenmesi ile büyüme trendine devam etmeyi planlıyoruz” diye konuştu.
Bu arada Gürsoy’un açıklamaları arasında gizli olan “üreticiden alınan destek” detayı, Türkiye’de otomotiv piyasasının bozuk temelini de oluşturduğunu vurgulayalım. Bugün filo satışları ile ayakta durmaya çalışan sektörde, yüzde 70-78 oranında filo müşterilerine araç satan markalar bulunuyor. Gerek euro kurları, gerekse düşük kar marjları nedeniyle eğer ana firma desteklemediği taktirde filo pazarında yaşamak ise mümkün değil. O yüzden bu sarmal pazarı perakende odaklı olmaktan ziyade, büyük profesyonel müşteri odaklı bir yapıya dönüştürüyor.
Bu noktada, Doğuş Otomotiv CEO’su Ali Bilaloğlu, grup olarak filo paylarının tüm markalarda yüzde 25 düzeyinde olduğunu vurguladı. Seat’ın da filo penetrasyonunun yüzde 23 düzeyinde kalacağını belirten Gürsoy ise bu stratejinin kendilerine istikrarlı bir büyüme sağladığını vurguladı.
Seat’ın yaklaşık 500 bin adetlik yıllık üretimle, İspanya dışındaki pazarlarda yüzde 3 pazar payı hedeflediğini belirten Gürsoy, Seat Türkiye olarak adet bazında kendi rekorlarını kırarak Türk pazarında da yüzde 3’ü yakalayacaklarını ifade etti.
Seat sunumunda en çok ilgimi çeken noktalardan bir tanesi ise “Cannibalizm”e karşı herhangi bir önlem alınmayışı oldu. Türkçesi “yamyamlık” olan, otomotiv dünyasında ise bir aynı grup ya da markaya ait bir modelin kendi grup ya da markası bünyesindeki benzer bir modelden satış çalması anlamında kullanılan “Cannibalizm”, Doğuş Otomotiv yönetimini rahatsız etmemiş. Zira, VW Tiguan ile yüzde 100’e yakın oranda aynı olan Ateca’nın, diğer markalardan pay çalması çok muhtemel. Ama CEO Bilaloğlu, söz konusu durumun yaşansa bile markaların bireysel performanslarını artıran bir unsur olarak kendileri açısından sorun olmayacağını belirtiyor.
Tabii hemen belirtmek lazım ki her ikisi de yüzde 100 Doğuş tarafından temsil edildiği için VW ve Seat arasındaki bu paylaşım holdingi rahatsız etmeyebilir. Ama söz konusu yüzde 50-50 Doğuş-Yüce ortaklığı tarafından temsil edilen Skoda olunca, bu kadar da rahat davranılmayabilir. Lakin yine de markaların bireysel kar odaklı çalışmaları kümülatif karlılık anlamında önemli bir strateji.
Sonuç olarak Seat’ın yeni modeli, İspanyol markanın önümüzdeki dönemdeki istikrarlı büyümesinin önemli bir adımı olarak dikkat çekerken, edindiğim izlenim Doğuş Otomotiv’in de perakende anlamında Türkiye’nin en büyüğü olmaya devam edeceği yönünde.