Sayılar yalan söylemez
Saatlerin çok hızlı, günlerin peşi sıra, senelerin de son derece süratle aktığını hepimiz biliriz ve her fırsatta da söyleriz. Hiç merak edip bakanınız oldu mu bilemem ama, dünyada her gün ortalama 400 bin yeni insan doğarken, 200 bin insan da gözlerini kapayıp dünyadan göç ediyor. Ve daha da ilginci bu 200 binin yaklaşık 30 bini açlıktan ölüyor. Bugün itibarıyla dünyada yaşayan insan sayısı 7 milyar 270 milyonlar seviyesinde. Özetle yaşayan canlı sayısı her geçen gün artarken, yeryüzündeki kaynaklar da aynı oranda azalıyor. Tüm bu göstergeler, bizlerin çok daha verimli bir yaşam sürme konusunda bilincimizi artırmamızı daha da zorunlu hale getiriyor. Dünyada yılda ortalama 60 milyonun üzerinde araç üretilirken, yaklaşık 2 milyon 500 bin yeni kitap üretiliyor ve buna oranlı olarak da kağıt elde edebilmek için çok sayıda ağaç kesiliyor. Her yıl 4 milyar 500 milyon hektar orman yok ediliyor, 10 milyon hektar toprak ise çölleşiyor. Açlaşan insan sayısı da hiç durmadan artıyor, 7 milyar insanın neredeyse 1 milyara yakını aç ve çaresiz. Bir yandan bunlar olurken, bir yandan da ne enerji tüketimi duruyor, ne de su tüketimi.
Dönüp hepimiz hem kendimize, hem de çevremize sürekli olarak bakmalı, kontrol etmeli ve israftan ve gereksiz harcamalardan kaçınmalıyız. Hepimiz önce evimiz ve şirketimizden başlayarak daha tutumlu ve kaynakları daha etkin kullanmayı yaşam biçimimiz haline sokabilmeliyiz. eminim bizler pek çok zaman böyle davrandığımızı ve yeterince tutumlu olduğumuzu düşünüyoruz, ancak emin olun biraz daha dikkat ve özen gösterirsek çok daha fazla verimlilik elde edebiliriz. Verimlilik hayatımızın her anında aklımızdan çıkartmamamız gereken bir yaşam stili haline dönüşmeli. Şirketimizde verimli olmalıyız ki, daha fazla kar elde edebilmeli ve hem devletimize daha fazla vergi ödeyebilmeli hem de çalışanlarımıza daha huzurlu ve istikrarlı bir yaşam vaad edebilmeliyiz. Yaptığımız işleri daha verimli hale getirebilmeliyiz ki, şirketlerimizin toplam verimliliğini yükseltebilmeliyiz.
Dünya sürekli tüketiyor, kaynaklar sürekli tükeniyor. Her geçen gün kalan petrolün de doğalgazın da oranı düşüyor. Yani ters bir orantı ile seyreden bir yaşam olduğunu düşündüğümüzde, gelecek nesil için tehlike çanları fazlası ile çalıyor. Teknolojinin sürekli gelişmesi, lojistiğin büyümesi, ticaretin hızlanması bir yana dursun, kaynak israflarının çözümlenememesi, bilincin arttırılamaması halinde, ne tüketim, ne lojistik, ne internet, hiçbir şey yaşamın kurtarıcısı olamaz. Biraz iç kararttım bu kez, ama gerçekler ve rakamlar bunu işaret ediyor, böyle bir gidişatı ortaya koyuyor.
Yorumsuz....