Savunma bağımsızlığı

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ ragipkutay.karaca@dunya.com

Ekonomik bağımsızlık olmadan siyasi bir ba­ğımsızlığın olamayacağı aşikâr. Ne diyor bü­yük önder Atatürk, “tarihimizi dolduran zafer­ler ve başarısızlıkların tümü, ekonomik durumu­muzla yakinen ilgilidir.” “Tam bağımsızlık için şu prensip vardır: Millî Egemenlik, ekonomik ege­menlik ile pekiştirilmelidir.”

Ekonomik bağımsızlığı nasıl tanımlarsınız so­rusuna vereceğim cevap “devletlerin kendileri­ne ait kaynakları kullanarak hayatlarına devam edebilme kabiliyeti” olurdu. Küreselleşen dünya, ekonomileri iç içe geçirdi ve bugün ekonomik ba­ğımsızlık için salt kendi kaynaklarını kullanmak yeterli olmuyor. Ekonominin bağımsız olmasını sağlayan birçok etken var. Savunma sanayisi bun­ların başında geliyor. Keza savunma sanayisi kuv­vetli, ihracat yapabilen ülkelerin ekonomik yapı­ları da kuvvetli oluyor.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Ens­titüsü (SIPRI), 10 Mart 2025 tarihinde, “Ulusla­rarası Silah Transferindeki Eğilimler, 2024” baş­lıklı raporunu yayınladı. Enstitü 1950 yılından bu­güne veriler yayınlıyor. Akademik çalışmalarda sıkça kullanılan bir güvene sahip. Söz konusu ra­por, 2020-2024 arası dört yıllık bir periyodu kap­sıyor ve önceki dört yılla karşılaştırmalar yapıyor.

G-20 içerisinde nüfus ve doğal kaynak sahipli­ği nedeniyle GSMH’sı yüksek olan ülkeler hariç diğerleri silah üretiminde ve ihracatında ilk 20 içerisindeler. G-20 ülkelerinin 14’ü dünya silah ihracatı sıralamasında da ilk 20 içerisinde. Eko­nomik büyüklükleri ilk beş içerisinde yer alan ABD, Çin ve Almanya aynı şekilde silah ihraca­tında da ilk beş içerisindeler.

Rapora göre silah ihracatçısı olarak belirtilmiş 64 ülke var. İlk 5 ülke, ABD, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya, tüm ihracat hacminin %72’sini oluştu­ruyorlar. ABD ve Fransa önceki döneme göre si­lah ihracatını arttırırken, Rusya, Çin ve Almanya ihracatta azalma yaşamış.

ABD bir önceki dört yıla göre silah ihracatı­nı %21 artırmıştır, %43’lük ihracat oranı ile “en büyük tedarikçi” olmaya devam etmiştir. Fransa küresel silah ihracatının %9,6’sını gerçekleştiri­yor ve Avrupa ülkelerine yaptığı silah ihracatı bir önceki döneme göre neredeyse üç katına çıkmış.

Küresel silah ihracatının %7,8'ini karşılayan Rusya’nın silah ihracatı, bir önceki döneme göre %64 düşmüş. Bu düşüşte savaşta kendi için yap­tığı üretim ile kendisine uygulanan yaptırımla­rın etkisi büyük. Çin ise küresel silah ihracatının %5,9’unu yapmaktadır. Ancak Çin gerek teknolo­jisine olan güvensizlik gerekse siyasi nedenlerle alıcıları çeşitlendirememekte, silah ihracatının yaklaşık %63’ünü Pakistan’a yapmaktadır.

Almanya küresel silah ihracatının %5,6'sını, İtalya ise küresel silah ihracatının %4,8'lik kıs­mını yapmakta. Almanya bu satışın %37’sini, İtalya ise %71’ini yanı başımızdaki Orta Doğu’ya yapmakta.

Yükselen yeni yıldız

Türkiye silah ihracatını 2015-2019 yıllarına göre %103 artırarak dünyada 11. büyük ihracat­çı oldu. Daha iyi olan taraf ise bir önceki yıla göre silah ithalatında %33 gerileme sağlamamız. İhra­catımızın ilk üç ülkesi Birleşik Arap Emirliği, Pa­kistan ve Katar olurken ithalatımızın %77’sini İs­panya, İtalya ve Almanya’dan yapıyoruz.

Nereden nereye diye düşünüyorum. “Bütün sa­mimiyetimle şunu söylemeliyim ki Birleşik Dev­letler, mevcut şartlar altında Kıbrıs'a Türk müda­halesi için Birleşik Devletler tarafından sağlanan herhangi bir askerî ekipmanın kullanılmasını ka­bul edemeyecektir.” Bu cümle ABD Başkanı Lyn­don B. Johnson’ın 1964 yılından gönderdiği mek­tupta yer alıyor.

ABD, 1975 yılında, Türkiye’nin haşhaş üretimi­ni durdurmaması ve Kıbrıs Barış Harekâtı nede­niyle Türkiye'ye ambargo kararı ve silah yardım­larını durdurdu. Ambargoyla birlikte ABD’nin si­lah yardımını durdurması, Türkiye’deki savunma sanayisini olumlu etkiledi ve bu alanda çeşitli ye­niliklere öncü oldu. Ve çok yakın bir örnek ABD ile yaşadığımız F-35 krizi.

Bitti mi tabi ki bitmedi. Almanya, Türkiye’nin PKK ile mücadelesinin “meşru” olmadığı için 1992 yılında silah satışını durdurmuştu. Aynı Al­manya TSK’nın Afrin operasyonunda Leopard tankları kullanması karşısında tankların moder­nizasyon planını askıya almıştı. Bu örnekleri ar­tırabiliriz.

Bugün kendi silahını kendisi üretmekte ısrar­cı bir Türkiye var. Türkiye, son yıllardaki başarı­lı performansı ile dünyanın en büyük İHA-SİHA tedarikçisi oldu. Keza askeri ve sivil amaçlarla kullanılan en güçlü İHA’larda ilk 10 içerisinde üç Türk İHA’sı var.

“Kaan” beşinci nesil jet savaş uçağı projesi, Hürjet, Hürkuş, T-929 Atak 2, T-629 taarruz he­likopterleri, TCG Anadolu, Altay AMT, hava sa­vunma sistemleri, kısa, orta uzun menzilli füzeler ve daha birçoğu. Türkiye’yi savunma sanayisinde giderek küresel rekabetin içerisine sokuyor.

Küresel silah ihracatından daha fazla pay ala­bilmek yeni silahların geliştirilmesine ve var olanların kapasitesinin artırılmasına yarayacak­tır. Bu bağlamda Afrika, Orta Doğu ve Türk Cum­huriyetlerine yönelik gayretlerin yanında özel­likle Doğu Avrupa pazarına açılmak daha da bü­yümek anlamına gelecektir.

Bu durumda birileri rahatsız olacak ama biz ra­hat olacağız….

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Diplomasi felaketi 05 Mart 2025
Barış ve korku 19 Şubat 2025
Trump geldi! 23 Ocak 2025