Savulun (zenginler ve fakirler) Çin geliyor!

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

ADFIMI tarafından düzenlenen bir uluslararası program sebebiyle geldiğim Malezya'da, programının bitmesinden sonra görüştüğüm Selangor Eyaleti Başbakanı Tan Sri Khalid Ibrahim, Malezya'nın senenin ilk çeyreğindeki yüzde 6'lık daralmadan sonra özellikle imalat sanayi ihracatlarındaki genişlemeyle, ikinci çeyrekten itibaren düzelmenin başladığını anlatıyor. Ülkenin, 2009'u yüzde 3 civarındaki daralmayla kapatması beklenirken, 2010'da yüzde 5 civarında bir büyüme öngörülüyor.

Malezya "ihracata dayalı" bir Doğu Asya ekonomisi; 20 milyon nüfuslu küçük ülke, 2008 yılında 190 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Dolayısıyla uluslararası krizden kaynaklanan dış talep daralması ülke açısından bir endişe kaynağı. Başbakan'a, elektronik  başta olmak üzere, imalat sanayi açısından Çin'den kaynaklanan riski nasıl karşılamayı planladıklarını soruyorum; cevabında düşük katma değerli sahalardan çıkarak bu sahaları Çin'e bırakmanın ve eğitimli insana dayalı sahalara geçmenin gerekliliğinin altını çiziyor.

Jeologlar, dünya kara coğrafyasının son 500 milyon yılda büyük değişiklik gösterdiğini söylüyorlar. Dahası bu değişimin, dünyanın ömrü yeterse, önümüzdeki milyon yıllarda da devam etmesini bekliyorlar. Milyonlarca yıla yayılan bu değişimi kısa hayatımızda bizler, hatta biraz daha yakından tanıdığımız son  5000-10000 yılda yaşayan atalarımız da, fark edemediler. Son 10,000 yılı bizim açımızdan aynı dünya haritası üzerinde geçirdik.

Ekonomik değişimler, coğrafi değişimlerden daha hızlı  gerçekleşiyor. Ancak bu, değişimin sürekli ve "inkrimental" olduğu manasına da gelmiyor. Çok büyük çaplı bir depremin hemen ardından coğrafi topografyanın belli bir miktarda değişmesi gibi, finansal ya da ekonomik krizlerin ardında da ekonomik topografyanın aniden değiştiğini görebiliyoruz.

Bu krizin ardından, dünya ekonomik topografyasının  böyle büyük bir değişiklik yaşaması muhtemel. Peki ne tür bir değişiklik olabilir? Benim cevabım, zengin ülkelerde, düşük katma değerli sanayilerin Çin lehine tamamen ortadan kalkacağı. Hatta, bu "temizlik" sadece zengin ülkelerde değil, fakirlerde de bir ölçüde gerçekleşebilir.

Macaristan'ı bilmiyorum ama Malezya bunun farkında; Selangor Başbakanı'nın sözleri bunu teyit ediyor. Çin'in Doğu Asya'daki komşuları, bir taraftan alabildikleri orta-uzun dönemli tedbirleri almaya çalışırken, diğer taraftan bazıları da rekabet güçlerini artırmak için yerel kurlarını yükseltiyorlar. Zira Çin'den işsizlik ithal etmek istemiyorlar.

Çin geçen sene 426 milyar dolar cari fazla verdi. Bu sene de 370 ile 400 milyar dolar arasında cari fazla verecek. Ders kitaplarına bakarsanız, gelişmekte olan bir ülkenin, "dış tasarruflardan" faydalanmak için makul ölçüde cari açık vermesi, ancak bu "borcu" kalkınma amacıyla "doğru" kullanması gerekir. Kişi başına gelir açısından dünyanın en fakir ülkeleri grubunda yer alan Çin neden cari fazla veriyor.

Cevap basit, Çin, dünyaya mal satarak kıyı kesiminin gerisinde ayda birkaç dolar gelire talim eden işgücünü sanayi işçisi haline getirerek gelişiminin "birinci" fazını, yani ful istihdama ulaşma dönemini tamamlamaya çalışıyor. Bazı diğer Doğu Asya ülkelerinin geçmişte yaptığı gibi.

Önümüzdeki 15-20 senede Çin'in üretim merkezi olan doğu kıyılarına 250 milyon kişi civarında göç bekleniyor. İstihdam alanlarını genişletebilmesi için Çin'in şirketleri eliyle dünyaya mal satması gerekiyor. Özellikle de ABD'ye; Çin, geçen seneki cari fazlasının 270 milyar dolarını sadece ABD'ye verdi. İstihdamın artırılmasına dayalı bu ilk fazın başarıyla devamı, Çin'in rekabet gücünün tüm imkanların kullanılarak devam ettirilmesini gerektiriyor. Yuanın, yönü aşağı olan dolara fiilen sabitlenmesi bunun için gerekli ortamı fazlasıyla oluşturuyor.  İşçiliğin, enerji maliyetlerinin düşük, finansmanın ucuz olduğu bir ülkenin, iki trilyon dolarlık rezervine ve yüz milyarlarca dolarlık cari fazlasına rağmen hem ABD, hem de AB'den gelen yerel kurunu düşürmesi yönündeki baskılarına bu kadar "kahramanca" direnmesinin başka açıklaması var mı?

İşte bu süreçte, Çin'in oynadığı oyun gelişmiş ve özellikle ihracata dayalı gelişmekte olan ülkeler için büyük bir riske işaret ediyor. Krizin etkilerinin devam edeceği 5 yıl civarındaki süre boyunca gelir ve güvendeki düşme sebebiyle ucuz mal üreten şirket ve ülkelere büyük fırsat doğuracağı kesin. Bu süreçte kazanan Çin olacak. Çin gerçeği ortadayken, gelişmiş ekonomilerde, bu tür şirketlerden şu ana kadar ayakta kalanların önümüzdeki dönemde hayatta kalmaları çok zorlaşacak. Gelişmekte olan ülkelerdeki benzer şirketler de zorlu bir rekabete hazır olmalı.

Hayatta kalmanın yolu, kendi kulvarındaki rakiplerini silindir gibi ezecek Çin'in önünden çekilip yüksek gelirin üretileceği farklı kulvarlara geçebilmek...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018