Savaşın ortasında G-20

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Dünyanın en büyük 20 gücünü bir araya getiren G20'nin Buenos Aires’te gerçekleşecek Liderler Zirvesi'ne nihayet gelindi. Bu yıl gerçekleşecek G-20 belki de her zamankinden daha ilginç olarak değerlendirilmeli. Sebebine gelince, ticaret savaşlarının ve özellikle dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ABD ve Çin’in arasında süren gerginliğin çok fazla gündeme geleceği ve hatta zirveye damgasını vuracağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Bir tarafta gündemde ticaret savaşları tartışılır iken, diğer tarafta ticarette serbestiyetlik görüşü de gündem olacak. Aslında savaş bu iki görüşün arasında olacak görünüyor.

G20 Liderler Zirvesi, 30 Kasım-1 Aralık’ta Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te gerçekleştirilecek.

Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye ve Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşan birliğin adı G20. Bu ülkelerin hepsi, milli gelir açısından dünyanın ilk 31’i içerisinde yer alıyor. Pek çok Avrupa Birliği ülkesi, AB komisyonu ile birlikte temsil edildikleri için doğrudan G-20’de yer almıyorlar. Kuruluşuna baktığımızda evvela 1976’da G-7’nin kurulduğunu, akabinde Rusya’nın da katılımı ile isim değiştirmese de 8 ülkeden oluştuğunu, sistemsel açıdan daha çok ülkeye danışılmasının yararlı olacağına kanaat getirerek, 25 Eylül 1999’daki Washington toplantısında ise oluşum, G-20’ye dönüşmüştü. Ekonomik büyüklük açısından bakıldığında, dünya ekonomisinin %85’ini oluşturduğunu, ticaretin ise, %80’inde yer aldığını görmek mümkün. Hatta hafızalarımızı yorduğumuzda, zirvenin 2015 yılında Türkiye’de gerçekleştiğini hatırlayabiliriz.

Bu yılki zirvede ABD Başkanı Donald Trump'ın ticarette korumacı politikalarına karşı, diğer ülke liderlerinin uluslararası kurallara dayalı adil ticaret ve ekonomik iş birliği çağrısı yapmasına kesin gözüyle bakılıyor. Yine dikkat çekici noktalardan bir tanesi, zirvenin, ABD ve Çin arasındaki anlaşmazlık nedeniyle sonuç bildirisi yayınlanmayan son Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği, yani APEC’in hemen ardından düzenleniyor olması. G-20 Dönem Başkanlığı'nı 1 Aralık 2017’de Almanya’dan alarak vergilendirme, ticaretin kolaylaştırılması gibi küresel sorunlar konusunda çalışmaya başlayan Arjantin, "çalışma hayatının geleceği, kalkınma için altyapı yatırımları ve sürdürülebilir gıda geleceği" gibi 3 ana başlık altında belirlediği gündemi toplantıda katılımcılara sunuyor olacak.

Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, Finansal İstikrar Kurulu, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Birleşmiş Milletler, G20 zirvelerinde düzenli olarak yer alıyorlar.

G20 zirvesinin asıl amaçlarından bir tanesinin dünyadaki güçlerin daha dengeli hale getirilmesi ile ticaretin daha fazla hız kazanması olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bu artık günümüzün vazgeçilmez bir gerçeği; kabul etmek gerekir ki, bu tarz zirveler, sonuçlarının takip edilip hayata geçirilmesi halinde son derece yarar sağlayabilecek organizasyonlar. Ancak belirttiğim gibi bu sene, G-20’nin ana hedef ve politikası ile, içinde bulunulan konjonktür, ters mantık içeriyor. Son 1 yıla damgasını vuran korumacılık anlayışı ile, serbest ekonomi mantığının çatışması, ABD ile Çin’in sürekli olarak vergi arttırma politikaları izlerken, uzlaşamamaları, İngiltere’nin Brexit kararı sonrası AB’nin durumu gibi pek çok ilginç konu da aynı anda masada duruyor.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerek Trump, gerekse Putin ile baş başa görüşmeler gerçekleştiriyor olacak. Öte yandan Türkiye-ABD ilişkilerinin iyi yönde seyretmesi, diyalogların iyileşmesi ile beraber kurdaki gerilemenin de devam edeceğine de piyasalar neredeyse kesin gözü ile bakıyor.

Bizim için daha kritik olan piyasaların durumu. Ve nefesler tutuldu, G20 toplantısı bekleniliyor. Ticaret savaşları ortamında Trump'ın Çin ile görüşmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılacak temasların, Pazartesi günü itibarı ile piyasalara etkisinin büyük olacağını düşünüp, bizim için pozitif etki edecek bir G-20 beklemekten ve dilemekten öte çok da yapacak bir şey yok.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar