Savaşın diplomasiye galip geldiği yıl 2024 – II

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ [email protected]

Hamas’ın 2023 Ekim’inde saldı­rısıyla başlayan süreç 2024 yı­lında İsrail tara­fından soykırı­ma dönüştürülen bir şekil aldı. İs­rail, Filistin top­raklarının yanın­da Lübnan ve Suriye’yi vurdu. Bugüne kadar İsrail tarafından katledilen insanların sayısı 50 bine yaklaştı.

Hamas’ın saldırısı sonrası Batı yönetimleri ve halkları İs­rail’e tam destek verdiler. An­cak ilerleyen süreçte İsrail’in ‘insan’ kavramını hiç dikka­te almadan yaptığı müdahale­ler, bir kısım Avrupalı ülke yö­netimleri tarafından tepkiyle karşılandı.

İspanya, Norveç, İrlanda ve Slovenya, Filistin’i devlet ola­rak tanıdılar. Tepkiler bununla sınırlı kalmadı. Batı halkları da İsrail’i ‘soykırıma uğramış bir halkın devletinden, soykırım yapan bir devletin halkı’ konu­muna koymaya başladı.

Bir Filistin devleti kurulabilir mi?

Ortaya çıkarılacak devlet modeli, Filistin’in bağımsızlık temelinde kendi kaderini tayin etmeye, ulusal haklarını tanı­maya ve uluslararası uzlaşıyla iki devlet arasındaki nihai sı­nırları, BM’nin 1947 tarihli 181 sayılı Kararı uyarınca, 1967 sı­nırları temelinde belirleme­ye dayanmalı. Kudüs iki dev­letin başkenti olarak tanınma­lı.

Uluslararası hukuka aykırı olarak yerleştirilen İsrailliler için çözüm bulunmalı ve Filis­tin mültecilerinin hakları ko­nusunda anlaşmaya varılmalı. Temel soru; BM kararları da­yanarak gösterilerek bir dev­let yaratılabilir mi? Bugün gel­diğimiz ortam buna uygun mu?

Filistin davasındaki bölün­müşlük, bir devletin ortaya çıkmamasında en önemli et­kenlerden biri. İsrail için Gaz­ze’de Hamas’ın, Batı Şeria’da Filistin Yönetimi’nin kontrolü altında bir sistemin varlığı her zaman kazanma anlamı taşı­yor. Son gelişmeler, İsrail adı­na bu stratejinin çökebileceği­ni gösteriyor.

İsrail’in her olayda orantısız güç gösterme stratejisi, ulus­lararası kamuoyunda İsrail’i destekler gözüken yönetim­leri zorluyor. Bunun yanında 7 Ekim 2023’ten beri İsrail’in askeri bir başarı elde ettiği de söylenemez.

İsrail’in Arap devletleriyle olan ilişki kurma isteği de Fi­listin konusunda yumuşama sağlayacaktır. En önemlisi ise İran’ın elinden ‘Filistin’ gibi her alanda kullanılacak bir ar­gümanın alınması, İran’ın böl­gede etkisinin azalması ve da­ha da yalnızlaştırılması anla­mına gelecektir.

Tüm bunların yanında so­runun İsrail halkında yarattığı bıkkınlık, tedirginlik ve ulusla­rarası kamuoyunda oluşan İs­rail algısı da İsrail yönetimini sorunun çözümüne mecbur kı­lacak bir yapıya götürecek.

Sorunun çözümünün en önemli ayağı ise ABD. ABD Baş­kanlığını 11 gün sonra devrala­cak Trump’ın yönetim kadro­sundaki birçok isim, özellikle dış politika ve güvenlik konula­rında şahin kanadın temsilcile­ri ve radikal görüşlere sahipler. Hepsinin iki ortak noktası, ide­oloji ve siyasetten ziyade baş­kana sadakatle bağlı ve İsrail’in sağ kanadına yakın olmaları.

Trump’ın ilk döneminde Ku­düs ve Golan Tepeleri konu­sunda aldığı kararlara ve yeni ekibinin yapısına bakıldığında İsrail’e tam destek çıkacağı dü­şünülse de bu ekibin anlık dö­nüşlerinin keskin olabileceği unutulmamalı. Ayrıca bu eki­bin İsrail’den daha fazla Çin ve İran’a karşı şahinliği de bir ke­nara bırakılmamalı. Diğer nok­ta ise Trump’ın sorunu çözen bir başkan olarak tarihe geç­mek isteyecek bir egoya sahip olması.

‘İki devletli çözüm’

Bunların yanında savaş sıra­sında İsrail’e destek veren ço­ğu Batılı ülke, ‘iki devletli çö­züm’e çok daha yakınlar.

Bugüne kadar yaşananlara bakıldığında İsrail’in Filistin halkına karşı başlattığı savaşın sonuçları yeni bir İsrail hükü­metine ve Filistin’de yeni bir liderliğe neden olacak gibi.

Bundan sonraki süreçte ya­pılacak en büyük yanlış, sözde ‘barış süreci’ni aynı yanlışlar­la tekrarlama eğilimi olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump’ın yeni dönemi 22 Kasım 2024
Ortak Türk Alfabesi 19 Eylül 2024