Savaş olasılığı ve rehavet tehlikesi…
"Tüm bunlar olduktan sonra 7 Ekim’de çok trajik ve korkunç bir sahneyle artık film başlar ve 1984, tüm gerçekliğiyle perdede kendini gösterir..." Korku filmi temasıyla 25 Ekim 2023’te şu yazıyı kaleme almıştım.
Bugüne gelindiğinde Filistin’de yaşanan insanlık dramı büyük bir kara leke olarak tarihe geçiyor. Yaşamını yitiren masum insanların sayısı resmi rakamlara göre 33 binin üzerine çıkmış durumda ve yazık ki bu durumu sayılarla ifade etmenin çaresizce utancını yaşıyoruz!
Dolayısıyla nerede bir çocuk yaşamını yitirse; orada Akif ’in o muhteşem dizesi “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!” bir kez daha kulağımda yankılanıyor… Deyim yerindeyse bıçak sırtı bir bayram tatili geçirdik: Küreselde dünya savaşı çıkar mı korkusu bir tarafa ABD’de bir türlü düşmeyen enflasyonun garabeti, hatta Ukrayna’nın İHA’larla Rusya’daki petrol sahasını vurmasının emtia fiyatlarına getireceği yukarı yönlü baskı; içeride ise Sn Bakanın Dünya Bankası kredisi açıklamasıyla tetiklenen IMF travması ve bu konudaki keskin görüş ayrılığı. Ne diyelim ABD'nin muhteşem yedilisi varsa bizde de muhteşem kutuplaşan kalemşörler var. Hatta kutuplaşmak için önemli bir konuya da gerek yok; garibanın ucuza yemek yediği bir elin parmağı kadar lokanta bile yeterli… Bilirsiniz bu konulara girmeyi pek sevmem ama eskilerin deyimiyle ara sıra ortamın tenakuzuna temas etmekte fayda vardır.
Üçüncü dünya savaşını küresel finans sistemi kaldıramaz
Basit mevzulardan ayrışıp, dünya savaşı çıkma olasılığına değinecek olursam; İsrail’in İran Konsolosluğu saldırısının Viyana Sözleşmesi hükümlerince açıkça bir devlete savaş açma kapsamına girdiğini bilmek için dış politika uzmanı olmaya gerek yok. Sonrasındaki konuları haber akışından biliyorsunuz. Her ne kadar ABD’nin İsrail’e açık desteği artık ABD basınına bile gına getirmiş olsa da üçüncü bir dünya savaşını küresel finans sistemi kaldıramaz.Dolayısıyla kasım ayında oldukça şaibeli de bir seçime giden ABD’nin asla ve kata böyle bir savaşın çıkmasını isteyeceğini düşünmem… O ABD’nin ki bu yıl GSYİH'nın %7'sinden fazla bir bütçe açığı ile karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor . Ayrıca dünyanın gelişmiş tarafında örneğin Fransa da aynı açık GSYİH’nın yüzde 5,5’una varmış durumda keza İtalya, keza Finlandiya; özetle Batı, bütçe açıklarıyla boğuşuyor.
ABD ekonomisinin şifresi biraz da bütçe açığında gizli
ABD mart ayı enflasyonu beklentinin üzerinde geldi. Üstelik bu artışın sorumlusu barınma ve benzin fiyatları oldu. Öncesinde gelen tarım dışı istihdamda beklenti üstü artış vs derken; gevşeme beklentileri şimdiden haziranı aşmış durumda… Bunun anlamı değerli bir dolar endeksi ve yatırımların yuvasında kalmaya devam etmesi olurken… Bu garabetin yani pozitif reel faize karşın bir türlü soğumayan ABD ekonomisinin şifresi bana göre biraz da bütçe açığında gizli. Enflasyonu düşürme ve çip yasaları 2022’de Biden hükümetiyle geldi ve devam ediyor:
Örneğin biz tatildeyken bakalım neler olmuş? ABD hükümetinin dünyanın en gelişmiş yarı iletkenlerini üretmek için Arizona'daki tesislerini desteklemek amacıyla TSMC'ye 6,6 milyar dolar (Tayvan şirketinin toplam ABD yatırımı 65 milyar dolar) doğrudan finansman sağlamış ki bu hamle Biden'ın, bir başka büyük çip üreticisi olan Intel'e 8,5 milyar dolar hibe ve 11 milyar dolara kadar kredi alacağını duyurmasından birkaç hafta sonra açıklanmış. O esnada bir taraftan enflasyon belasıyla mücadele edip, diğer taraftan dış kaynak bulmaya çalışan ülkemize gelince; tartışılan konular yine birbirimize karşı anlayış ve şefkat içermeyen türdendi…
Oysa zaten küresel bir savaşın merkezindeyiz: Bu öyle bir savaş ki hem teknoloji hem temiz su ve gıdaya erişim hem de tüm bunları yapabilecek nitelikli insan gücünü oluşturacak eğitimle kuşatılmış. Kıssadan hisse: Ne zaman ki toplum olarak kendimize aynada onun bunun gözünden bakmayı bırakıp, gerçeklerimizle yüzleşiriz… İşte o zaman içinde bulunduğumuz rehavetten çıkıp, bu savaşın galibi oluruz.