Satış dalgası genişliyor
Fiyatlamalar açısından yepyeni umutlarla başlayan Ocak ayında iklim yazdan kışa döndü. Son iki-üç haftadır küresel piyasalarda “anomali” olarak nitelendirdiğimiz gelişmeleri izliyoruz. Olabileceklerden ziyade olup bitenlerin açıklamasını yaptığımız dönemlerin artış göstermesi, teknik ifadesi ile “belirsizlik” olarak tanımlanıyor. Tam olarak da böylesi günlerden geçiyoruz. Uzun lafın kısası budur. “Anomali” olarak nitelendirdiğimiz durumun başlangıcı hiçbir risk başlığının hak ettiği şekilde fiyatlanmamasına dayanıyor. Aralık ayının ikinci yarısından bu yana ise düşük likidite ve tatil ortamının getirdiği avantajdan yararlanan “değerli euro” temasının etrafında fiyatlama stratejileri oluşturmaya çalışıyoruz. ECB’nin verdiği/vermeye çalıştığı mesajların Ocak ayı toplantısından bu yana karşılığını yanlış bulması da işin boyutununun farklı noktalara taşınmasına imkan tanıdı. Değerli euro fiyatlamasının “her ne olursa olsun zayıf ABD doları” etrafında şekillendirildiği bu dönemde, ABD ve Avrupa para politikaları, hatta ABD ve dünyanın geri kalan kesimi arasındaki politikalar arasındaki ayrışma da yapılan sözlü yönlendirme ile iyiden iyiye belirdi. Gelinen noktada tahvil piyasasının düşük faiz yükünü daha fazla taşımakta zorlanması ve yatırımcı kesiminin “geç mi kalıyoruz?” sorusuna yanıt araması, bugün işlemlerde oynaklık artışının hangi boyutlara ulaştığını anlamamıza yardımcı olmakta önemli bir görev üstlenebilir. İki yıldan uzun bir süredir risk algısında indikatör konumunda bulunan hisse senedi piyasaları, yaşanan çalkantıda riskin çıkış noktası olarak kendilerine önemli bir görev üstleniyorlar. Euro/dolar paritesinin tıpkı ABD tahvil piyasasının uzun vadesinde yer alan kıymetler gibi Amerikan doları lehine gecikmeli bir şekilde düzeltme sürecine girmesi, yaşanan satış sürecinin uzamasına ve haftanın geneline yayılmasına alan sağladı. Zaman zaman beliren “değerli euro, yükselen hisse senedi piyasaları, azalan oynaklık” teması kayganlaşan zeminde tutunmayı uzun soluklu mümkün kılmayı başaramıyor. ABD hisse senedi endekslerine ait vadeli kontratların uzun bir aradan sonra ekranların önemli bir köşesinde kendisine yer bulması ve gün boyunca takip edilmesi unuttuğumuz, belki de göz ardı etmek istediğimiz bir gerçek. Nette durumun gelişimine baktığımızda, gün içi işlemlerin genellikle ilk yarılarda zayıf olmakla birlikte sakin kaldığını, ikinci kısımda ise ABD beklentileri ile birlikte hareketlenmesi ile karşılaşıyoruz. Hafta ortasına kadar yaşanan durumu geç kalınmış bir düzeltme hareketi şeklinde görmekle birlikte oynaklığın sakinlemekten uzak bir görüntü çizmesi ve satışlardaki durulmama isteğinin öne çıkmasıyla iki kez düşünmenin önemine atıf yapmaya başladık. Değer atfedilen önemli endekslerde yakından takip edilen ortalamaların aşağı yönde geçilmesi durumu, sürecin uzayabileceğine yönelik göz ardı edilmemesi gereken bir sinyal. DAX’ın geçtiğimiz hafta verdiği zayıflama sinyali ABD’ye geç sirayet ettiğinden yatırımcı kesimi de pozisyonlanmada zaman kaybetti. Dolar endeksinin yukarı yönde tepki vermesine yönelik paylaştığımız düşünce globalde zamanında gerçekleşseydi belki de oynaklığın süresi haftanın tamamına yayılmayacaktı. Yine de bu ortamda para piyasası işlemlerinin bilhassa da gelişmek olan ülkelerde nispeten sakin kalmaya çalışmasını önemli görmekle birlikte sürdürülebilir olarak değerlendirmiyoruz. Zamanında zayıflama büyük tepkilerin önüne geçiyor. Bu nedenle Türk lirasındaki kısmi zayıflamayı da öyle görmeli. Hikayenin özetinde ise trendin yılın geneline yayılır bir biçimde terse döndüğüne henüz inanmadığımızı belirtmek isteriz. Yaşanan sürecin uzaması ise benzer düşüncedeki yatırımcılarda satış düşüncesinin bir adım öne çıkmasına zemin hazırlayabilir.