Şaşkınlık ve belirsizlik içindeyiz amma

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Amerika ve Avrupa'dan birbiri ardından gelen olumsuz haberler, not düşürmelerine, son dönemde ülkemiz içinde artan terör ve komşulara yönelik sert eleştiriler eklendi. Bizim belleğimizdeki en belirgin kriz göstergesi olan "dövizin hızlı yükselmesini" de yaşadık. Bir şaşkınlık ve belirsizlik söz konusu ama üretim ve ihracat devam ediyor, ülkeye dönük olarak da önemli bir "kriz korkusu" yaşanmıyor. Bu kanıya beni vardıran son dönemde sanayiciler ve ihracatçılarla yaptığım sohbetler oldu.

Avrupa ve Amerika'da "kriz" söyleminin bu kadar gündemde olmadığı bir sırada, ülkemizde Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek birbiri ardından demeçler vererek uyarıda "kriz geliyor" uyarısında bulundular. AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli ise "Kriz geliyor paranızı harcamayın" diyerek tüketime fren istedi. Başbakan Erdoğan ise o dönemlere aksine bir söylem içerisinde, "Geçen kriz teğet geçer dedim teğet geçti. Bu kriz bize uğramaz" değerlendirmesini yapıyordu. Merkez Bankası ise iç ve dış piyasada algılanma zorlukları yaşanan bazı önlemleri uygulamaya koyuyordu. O günlerde şaşkınlık yaratan bu önlemler uluslararası gelişmelerin ardından övgüye neden oldu. Son gelen not artışı da doğru yolda olduğumuzun göstergesi olarak görüldü.

Bu açıklamalar ve kararların ardından kısa bir süre sonra, bir yandan Amerika'nın notunun indirilmesi olayıyla karşılaştık. Bir yandan da Yunanistan başta olmak üzere Euro Bölgesi ülkeleriyle ilgili olumsuz haberler birbirini izledi. Son günlerde ise bu olumsuz haberler Yunanistan'da yeni not indirimi Amerika ve Avrupa'da önemli bankaların not indirimleriyle yeni bir resmin ortaya çıkması sonucunu getirdi.

Dünyada bu gelişmeler olurken ülkemizde ve dış siyasetimizde de yeni gelişmelere tanık olduk. Başbakan bir yandan 'Arap Baharı' içerisindeki ülkelere seri ziyaretlerde bulunurken, bir yandan da "komşularla sıfır sorun" siyasetine aykırı görünüm ortaya koyan, gelişmelere tanık olduk. Hem Suriye, İsrail ve Kıbrıs'a karşı çok sert açıklamalarda bulunuldu. Hem de İsrail'in İran karşısında korunmasını amaçladığı öne sürülen "füze kalkanı" projesinin ülkemizde yer almasına izin vererek, İran ile ilişkilerde yeni bir olumsuzluğa yol açtı. Geçenlerde gittiğim Trabzon'da İran ticaretiyle iç içe olan bir dostuma bu durumu sorduğumda, "İran'la ticaretimiz çok iyi gelişiyordu, ama füze kalkanı konusu gündeme gelince bıçak gibi kesildi. Kalkan sanki bizim ticaretimize koyuldu" diyerek ortaya çıkan sorunu dile getirdi.

İçerideki bir başka gelişme ise terörün tırmanması. Hemen her gün yurdun sadece Doğu ve Güneydoğu'sunda değil, büyük kentlerde ve başkentte de ölümle sonuçlanan terör saldırılarına tanık oluyoruz. PKK ile yapıldığı öne sürülen görüşmelerin tutanakları yayın organlarında yer alıyor.

Bütün bu gelişmeler nedeniyle son günlerde bizim kriz algılamamızın en önemli verisi olarak kabul ettiğimiz "doların hızlı tırmanışına" tanık olduk. Dolar, TL karşısında 1.85'leri gördü ve "yıl sonunda 2 lira olur mu? tartışmalarını gündeme getirdi.

Eski dönemlerde böylesi olayları yaşadığımızda doların hızlı yükselişiyle karşılaştığımızda "belirsizlik ve şaşkınlığı yarattı güvensizlikle" piyasalara ve topluma bir panik havası hakim olurdu. Şimdi de piyasalarda bir şaşkınlık ve belirsizlik söz konusu. Amma ne "güvensizlik" söz konusu, ne de "krizin eşiğindeyiz" korkusu var. Son dönemde gezdiğim fabrikaların çoğunda üç vardiya çalışmalar sürüyor. Üretim modellerinde değişmeler yaşanıyor, müşterilerinin daha küçük ölçeklerde, daha çeşitli taleplerde bulunduklarını, ihracatta da bu yeni yapının hakim olduğunu söylüyorlar. Ama büyük çoğunluğu bu yıl üretimlerinin ve cirolarının arttığını, istihdamlarında da artış olduğunu belirtiyorlar. 2008 krizinin eleme yaptığını, bazı kuruluşların sistem dışına çıktığını, ayakta kalanların ise büyüyüp gelişerek yola devam ettiğini söylüyorlar. Dövizdeki yükselişin ihracatı olumlu etkilediğini ama ne daha fazla yükselmesini istediklerini belirterek, yeni dengenin nerede kurulacağını bilmek istediklerini ifade ediyorlar.

Amerika ve Avrupa ekonomilerindeki olumsuzluklar ve komşularla sertleşen siyasal ilişkiler ve içerde süre giden terör olayları üretim kesiminde şaşkınlık ve belirsizlik yaratmış durumda olmasına karşın, üretici kesimde bir duraksama ve kriz korkusu söz konusu değil. Küresel gelişmelerdeki olumsuzlukların kısa sürede olmasa da, zaman içinde aşılacağına, bu süreçte bazı olumsuzluklar yaşasalar da, bunların üstesinden üretim ve pazar güçleriyle gelebileceklerine inanıyorlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar