Şarık Tara
Saygın insan Şarık Tara uğurlar olsun, mekânın cennet olsun, etrafın ışıklarla dolsun.
İş dünyasının büyük kaybı saygın insan Şarık Tara, arkasında üzüntüler bırakarak son yolculuğuna çıktı. Kendisinin benim kariyerimde çok derin bir izi olduğu için üzüntümün farklı olduğunu söyleyebilirim.
Bugün sohbetimiz biraz özel olacak amma okuyunca bana hak vereceğinizi ümit ediyorum.
1974 yılının Noel tatilinde, bir süredir yaşadığım ve eğitimlerime devam ettiğim İngiltere’den İstanbul’a gelmeden, çok uluslu bir şirketin Londra merkezinde yapmış olduğum bir iş görüşmesinde, Türkiye’ye dönüp çalışıp çalışmayacağım sorusuna “Olur" cevabı vermiştim. Bu şirket de teleks ile (o zamanlar henüz faks bile yoktu) bana İstanbul ofisinde görüşme ayarlamıştı.
Bu görüşmeden çıktığımda, Pimaş’ta çalışan, daha sonra Kelebek Mobilya Genel Müdürü iken bir trafik kazasında kaybettiğimiz askerlik arkadaşım Azmi İnce’ye sürpriz bir ziyaret yaptım. Laf lafı açıp sohbet Londra üzerinde yoğunlaştı ve arkamda epey boş çay bardağı bırakıp ayrıldım. Akşam eve geldiğimde çalan telefonda Azmi arkadaşımın sesini duyunca çok şaşırdım. “Sen işe girmeyecek misin" diye soruyor ve beni ertesi gün için iş yerine çağırıyordu.
Ofisinde görüştüğümüzde, büyük patronları olan Şarık Tara beyin “Çevrenizden yabancı dil bilen eğitimli gençleri bana yollayın" dediğini anlatarak beni amiri olan Rıza Ası bey ile tanıştırdı ve o da bana Şarık beyden bir randevu aldı.
Gelelim rahmetli Şarık Tara Beyefendi ile buluşmamıza…
Beni iyice sorgulayıp tanımaya çalıştı. Daha sonra da bana ENKA Holding çalışmalarını, geçmişini, yapılanmasını ve gelecek planlarını anlattı ve yurt dışı şantiyelerinden birinde çalışıp çalışmak isteyip istemeyeceğimi sordu. Ben de İskenderun’a gidip anne ve babamı görüp döndükten sonra cevap vermek üzere izin istedim. O da (1974 yılı Aralık ayı) Uzakdoğu’ya giderek bir iş görüşmesi yapacağını ve yılbaşı ertesi görüşebileceğimizi belirtti.
Ocak ayı başında görüştüğümüzde, ben her zamanki tarzım olan ceket, kravat, takım elbise ile görüşmeye gelmiştim.
Beni baştan aşağı süzdü ve bana ciddi bir ifade ile “Arkadaş seni şantiyede yerler" dedi.
Beni epeyce tebessüm ettiren bu ifadeye karşılık ben de zaten şantiye fikrinin bana hiç cazip gelmediğini ve tekliflerine teşekkür ederek hayır diyeceğimi söylemiştim.
İşte hayatım o andan sonra değişti.
Bana “Benim şimdilik küçük amma beklentilerimin büyük bir şirketim var" dedi. İthalat, ihracat üzerine çalışmak üzerine kurulan şirketten söz etti. Bana dış ticaretin öyle cazip bir resmini çizdi ki iş görüşmesi yaptığım iki çok uluslu şirketin görüntüleri bulanıklaştı.
Anahtar ifade “Bu memleketin istikbali ihracattadır, bu sana önemli bir kariyer olur" idi. Beni bu şirketin başındaki arkadaşlarla tanıştırdı ve onlar da “Yarın gel başla" dediklerinde ben de evet dedim ve başladım.
Başlamamdan kısa bir süre sonra, çok önemli bir yurt dışı projenin sekreteryasını bana yaptırdıkları için, kendisi ve holdingin diğer üst düzey yöneticileri ile birlikte yüz yüze ve uzunca bir süre çalışma olanağım oldu. Kazancımın neler olduğunu sonraki yıllar içerisinde anladım.
Yollarımız değişti ben yıllar sonra kendi işimi kurdum. Atatürk Hava Limanı'nda arkadaşları ile kendisini gördüğümde uzaktan bakıyordum. Birden döndü, bana baktı ve hemen yanıma geldi.
Kısa sohbetimizde, yıllar sonra bile beni o kadar net hatırlamasına şaşırmıştım. O gün bana yaptığı tavsiyeleri ve ihracatın önemini tekrar vurgulamasını bugün gibi hatırlıyorum.
Ben dış ticaret işini çok sevdim…
Bugün 44. meslek yılımda hala büyük bir tutku ile çalışıyor, öğretiyor ve koşturuyorum.
Meslektaşlarıma ve ihracat dünyamıza faydalı olabiliyorsam bütün bunların başlangıcında, kaybettiğimiz bu engin vizyon sahibi insan var.
O beni değiştirdi, ben de bugün birçok kişiyi değiştirmeye çalışıyorum.
Allah rahmet eylesin, geride bıraktıklarına sabırlar dilerim.