Sarı Öfke

Çağdaş YILDIZ
Çağdaş YILDIZ Boomerang cagdas.yildiz@dunya.com

Kendine özgü öfke patlamaları ile herkesin huzurunu kaçıran ABD başkanı Trump, dünya yanarken saçını taramaya devam edi­yor. Trump, uzun yıllardır Amerikalı hanele­rin su tasarrufu konusunda yaşadığı sıkıntı­ları kişisel sorunu haline getirmiş ve kendini de düşük su basıncına yönelik sınırlamaların mağdurlarından biri olarak ilan etmişti.

Trump, 2020’de Beyaz Saray'daki bir top­lantıda bu şikayetini "Duş başlıkları kötü, duş alıyorsunuz ama su gelmiyor. Saçlarınızı yı­kamak istiyorsunuz, su gelmiyor. Ne yapacak­sınız? Orada daha uzun süre durup, daha uzun süre duş alacaksınız. Sizi bilmiyorum ama be­nim saçlarım mükemmel olmak zorunda" di­yerek dile getirmişti.

Saçları mükemmel olmak zorunda olan Trump, düşük su basıncına yönelik sınırlama­ları kaldıran kararnameyi imzaladı. Trump, "Amerika'nın duşlarını yeniden harika yapaca­ğız" açıklamasında bulunurken Obama ve Bi­den döneminde getirilen su tasarrufu düzenle­melerine de son vermiş oldu. Artık Amerika’da duş başlıkları, tuvaletler ve bulaşık makinele­ri daha yüksek su basıncıyla çalışabilecek. Sarı öfke zihnindeki bir sorunu daha çözerken do­ğal kaynaklara olan yaklaşımının finansal kay­naklara olan yaklaşımı gibi “canı nasıl isterse” çerçevesinde olduğunu da bize göstermiş oldu.

Toparlanma çabaları

Gördüğünüz gibi bu ruh hali bir ruhsal has­talık seviyesinde dünyanın başına bela olmuş durumda. Trump, geçtiğimiz hafta başlattığı eko-nükleer hamle ile yerle bir ettiği dünya piyasalarını toparlamak zorunda kalmış gibi görünüyor.

Küresel piyasalarda, Trump'ın Çin hariç di­ğer ticaret ortakları için ek tarifeleri 90 gün süreyle durdurduğunu duyurmasının ardın­dan, artan risk iştahıyla pozitif bir seyir öne çıkarken, Trump'ın tarifelere ilişkin son açık­lamaları ABD'nin ticaret politikasının ekono­mik etkileri konusunda endişeli olan yatırım­cıları bir miktar rahatlattı. Yarın ne olacağını ise bilen yok. Dünya’ya istikrar öğretmeye, ge­lecek planları üzerinden iş akışları yapmayı dayatmaya alışan Amerika büyük bir karmaşa içerisinde çırpınmaya devam ediyor.

İstanbul masası aktif

Türkiye’nin stratejik ortaklığa dayalı gü­venilir müttefik pozisyonu Amerika ve Rus­ya arasında başlayan yüz yüze müzakerelerin devam etmesi içinde kritik önem taşıyor. Son olarak Rusya lideri Putin’in Ukrayna'da Bir­leşmiş Milletler himayesinde bir geçici yöne­timin devreye sokularak ülkede "demokratik seçimlerin önünün açılması" önerisi bu gö­rüşmelerin temel konularından biri olurken Amerika – Rusya ittifak sistemi güvenden çok karşılıklı menfaat sistemine dayanan bir yapı olarak karşımıza çıkıyor.

Amerikalı ve Rus diplomatların büyükel­çilik operasyonlarının karşılıklı olarak nor­malleştirilmesi için İstanbul’da buluşmaya devam ediyor olması, sembolik olarak ilk gö­rüşmenin ABD Konsolosluğu rezidansından sonra Rusya Konsolosluğu yerleşkesinde ger­çekleşmesi de aradaki bağın kuvvetlendiğine dair önemli işaretlerden biri.

Altına imza atılası Türkiye mesajı

Dünya sıcak çatışma riskleri ile boğuşur­ken, ikinci dünya savaşı yıllarından daha gü­vensiz bir haldeyken bizim ne olursa olsun kenetlenmemiz gerekiyor. Günlük siyasi mü­cadeleler bir kenara, haksızlık ve hukuksuzlu­ğa uğramış olma hissinin herhangi bir siyasi yapıya fayda sağlamadığı da açık.

Yaşadığı sağlık sorunları sonrası ailesine kavuşan, sevgili Mahir Polat’ın mesajı tam da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iç barışa olan inancını tekrar dile getirdiği bu dönemde çok daha değerli.

Mahir Polat’ın dediği gibi: "Türkiye toplumu, Türkiye milleti, Türk milleti kemaletle, vicdanla her zorluğun üstesinden gelir. Bu sadece bir parti, bir zümre, bir siyaset meselesi değil. Bu hakikaten Türkiye'nin vicdanlı insanlarının her zümreden her partiden Türkiye'nin daha huzurlu daha kardeşçe daha birbirini anlayan ve bunun için çabalayan gençlerinin yan yana geleceği bir Türkiye özlemi. Ben her şeyin daha iyi olacağına gerçekten kalpten inanıyorum. Memleketin vicdanına hep inandım. Ben çok borçlu hissediyordum bu topluma kendimi. O yüzden daha çok çalışacağız daha çok gayret göstereceğiz. Hepimiz bu ülkeye çok şey borçluyuz.”

Bu sözler aslında ortak duygumuz. Çalış­maya ve ülkemizin ortak geleceğine inanma­ya devam edeceğiz ve ülkemize karşı her türlü tehlikeye karşı hep birlikte mücadele edece­ğiz, ayakta kalacağız. Mecburuz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kalabalık yalnızlık 28 Mart 2025
Trumpizmi dizginlemek 07 Mart 2025
Almanya sağa çekiyor 25 Şubat 2025