Şapka düşüyor mu?
Şevket Keresteci / Finansinvest
Türkiye sermaye piyasalarını ve yurtdışı piyasaları birlikte değerlendirdiğimizde, yurtiçi varlıkların değerlerinin küresel yatırım eğilimleri ile şekillenmeyi sürdürmesi bekleniyor. Yurtiçinde IMF odaklı gelişmeler, iç politikada yaşanan hareketlilik, makro rakamlardaki iyileşme / kötüleşme sınırlı etkiler yaratırken dış gelişmelerin piyasalarımız üzerindeki belirleyiciliği devam ediyor. Bu nedenle, yatırımcıların ABD, Avrupa ve Asya başta olmak üzere küresel ekonomilerde açıklanan makro verileri dikkatle takip etmelerini baştan söylemek istiyorum.
Mart başından ağustos ayı ortalarına kadar küresel piyasaların hemen hemen tamamında ekonomik daralmaların sona ereceği ve toparlanmanın başlayacağı beklentisi satın alındı. Yaklaşık beş ay süren bu yüksek iyimserlik döneminde, temel ekonomik göstergelerin olumlu senaryoları destekler nitelikte ve kriz etkilerinin yavaş yavaş geride bırakıldığını teyit eder şekilde açıklandığını gördük. Ancak, son haftalarda açıklanan verilerin daha karışık sinyaller vermesi ve düzelme eğilimlerinin hız kaybetmesi, toparlanmanın ardından büyümeye hızlı geçiş beklentilerinin oluşmasını engelliyor.
Geride bıraktığımız birkaç haftalık kısa periyotta, veri odaklı iyimserliğin zayıflaması ile piyasaların da kâr satışlarına karşı daha hassas olduğunu izledik. Önümüzdeki dönemde devam edebilecek bu eğilimin süresini ise makro verilerin denge seviyeleri ve gelecek döneme ilişkin beklentiler belirleyecek. Krizin aşındırıcı etkilerinin sona ermesini ve toparlanma beklentilerini hızla fiyatlayan piyasalar, bundan sonraki dönemde kalıcı ve istikrarlı büyüme sinyalleri arayacak. Önümüzdeki dönemde, kısa vadeli pozisyonların veri akışına bağlı volatiliteden kaynaklanan kırılganlığının süreceğini düşünüyorum.
Merkez Bankası, beklentilere paralel politika faizlerini 50 baz puan indirerek %7,75 seviyesine çekti. Buna göre fonlama seviyesi %8,06. Bankanın "indirimlere devam" mesajını yinelemesi ise, piyasa faizlerinin gevşeme ve düşük kalma eğilimini bir süre daha devam ettirecektir. Ancak, bu eğilimin sınırlı kalmasını bekliyoruz. Türkiye'nin önerdiği reel getirinin, diğer gelişmekte olan ülke getirileri ile kıyaslandığında önceki yıllardaki kadar cazip olmaması, yüklü itfalar, bütçe açığı ve sona yaklaşan dezenflasyon gibi nedenler piyasa faizlerinin gevşeme eğilimini sınırlayacaktır. IMF'nin küresel ekonomilerin resesyondan çıkacağı yönündeki açıklamaları da toparlanma senaryolarını destekliyor. Ancak, yatırımcıların henüz güçlü büyümelere geçiş yönünde bir iyimserliği fiyatlamadığını, toparlanma sonrası dönemin nasıl olacağının şimdiden sorgulanmaya başlandığını görüyoruz. Cuma günü açıklanacak Avrupa PMI ve ABD konut verileri ise kritik olacak.,veri yoğunluğuna bağlı olarak haftanın son gününde volatilitenin artabileceğini düşünüyoruz.
PPK'nın beklentiler dahilindeki kararına rağmen faizlerde indirimlerin devam edeceğini bildirmesi, tahvil-bono piyasasında faizlerin gevşeme eğiliminin sürmesine neden olacaktır.