Sao Paulo'dan tekstil sektörüne bakış

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Uluslararası Tekstil Sanayicileri Federasyonu (ITMF) yıllık toplantısına geçen yıl Çin ev sahipliği yaptı. Bu yıl dünyanın bir başka köşesi, Brezilya'nın Sao Paulo kentinde sektörün sorunları tartışıldı. Bütün büyük oyuncuların, karar odaklarının, tekstil sektörünü yönlendiren kanaat önderlerinin bir araya geldikleri ITMF toplantıları, sektörü öğrenme ve anlama isteği olanlar için olağanüstü fırsatlar alanı.

Çin'de ITMF Başkanlığını üstlenen Halit Narin, örgütün geleneği uyarınca başkanlığı Sao Paulo'da yardımcısı Pakistanlı Beşhir H. Ali Muhammed'e devretti.

Sektörün dışından bir gözlemci olarak, tartışmalardan çıkardığımız bazı sonuçları okuyucu ile paylaşmak istiyoruz:

· Tekstil meta eksenli üretim alanının ilk sıralarında yer alıyor: Ekonomide bilinen yalın gerçeklerden biri, meta-eksenli üretimin dünya piyasaları kararsız olduğu dönemlerde çok riskli olduklarıdır.Tekstil,meta-eksenli ürünlerin ilk sıralarında yer alır.Yaşanan büyük kriz sonrasında yapılan ilk toplantı olan Sao Paulo konferansı bu nedenle de önem taşıyordu. Türkiye gibi ülkelerde, ticari mallar ihracatının yüzde 90'ından fazlasını meta-eksenli üretim oluşturur.Yetişkin işgücü arzının yeterli, işgücü maliyetinin görece düşük olduğu ülkeler meta üretiminin öncü alanı olan tekstil sektörünün kolay giriş yapar. O nedenle,işgücü niteliğinde ve maliyetlerindeki değişim,tekstil sektörünün iç yapılanmasını değiştirir.Bu açıdan bakıldığında, orta gelirli ülkeler arasında yer alan ülkemizde sektörün iç yapılanmasının farklılaşması kaçınılmazdır. Sektörde mevcut tesislerin modernizasyonunu, genişletme yatırımları ve yeni yatırım arayışları hızlanacaktır. Bu yeni konumlanma süreci,çok ciddi "ön araştırmalara" dayandırılmalı ve fizibilite çalışmalarına gerekli önem verilmeli.Tekstil alanında, doğal elyaftan yapay elyafa, makine üretiminden diğer girdilere verilere erişebilirlik diğer sektörden daha kolaydır. Şeffaf yapıda olan tekstilde, dünya genelindeki eğilimleri gözleme, ortaya çıkan fırsat ve tehlikeleri kendi olanak ve kısıtlarıyla dengeleme isteğinde olanların işi ciddiye aldıklarında, fizibilite değerleri ile uygulama sonuçları arasında sapmalar kabul edilebilir sınırlar içinde kalacaktır.

· Çin,Hindistan ,Pakistan,Brezilya,Endonezya ve Bangladeş 'in algılanması: Türkiye atılgan girişimcisi, oluşturduğu teknik altyapı, müşteri ile kurulan sağlıklı ilişki, ürünlerinde yarattığı kalite imajı ile tekstil alanında da belli bir aşamaya gelmiştir.Tekstil sektörünün bütün dünya için "kritik eşikten" geçtiği, ciddi bir dönüşüm yaşanacağı konferansta yapılan değerlendirmelerin ortak teması idi.Bu kritik eşiği aşıp "yeni normal" yaratılırken; ülkemiz üreticileri yeniden konumlanma sürecini iyi yönetme sorumluluğunu taşıyor. ITMF Başkanı olarak Halit Narin'in altını çizdiği gibi, sektörde oluşan yeni-eksende yer alan ülkeleri "rakip" olarak algıladığımız kadar, belki de ondan da önemlisi "müşteri" olarak algılamamız gerekiyor. Bu aşamada, "…ülkemiz tekstil alanını terk etmek zorunda" algılamasının zihinleri kilitlemesine fırsat verilmemeli. Doğru bir strateji sıçrama yapabilecek ülkeler arasında Türkiye ilk sıralarda yer alıyor; bu fırsat iyi değerlendirilmeliyiz.

· Malzeme -odaklı gelişmeler ilgi menzilimizde olmalı: Doğal elyaf üretiminde biyoteknoloji , yapay elyaf ve dönüştürme işlemlerinde nanoteknoloji etkili olmaktadır.Bir yandan geleneksel tekstil malzemelerinde nitelik ve nicelik gelişmekte, öte yandan yeni malzemeler devreye girmektedir.Bu teknolojik gelişmeyi yakından izlemeden tekstil sektöründe sürdürülebilir bir rekabet gücü yaratılamaz. Bu nedenle, sektörde teknik gelişmeler hakkında "erken uyarı" yapacak bir yapı oluşturulmalı. Girişimciler, girişimci örgütleri, akademik çevreler ve kamu gibi ekonomik aktörlerin ortaklaşa oluşturacakları bir "iş istihbaratı merkezi" parçalanmış enformasyonun yarattığı engelleri azaltabilir; daha sağlıklı karar verebileceğimiz çerçeveleri oluşturmamıza yardımcı olabilir. Kâr marjlarının giderek daraldığı gerçeğini unutmadan, malzeme üretimindeki gelişmeleri bilmeden yatırım yaparak gereksiz kaynak bağlamanın önüne geçebilecek yegane araç kirlilikten arındırılmış iş istihbaratıdır.

· Makine-donanıma gereksiz kaynak bağlanmamalı: Sektörde önde gelen bir girişimcinin belirttiği gibi, "… tekstil sanayicisi, düşük kâr marjları nedeniyle kaşıkla topladığı kaynakları, kürekle makine-donanıma harcamaktadır." Makine-donanım seçimi, satın alınması, montaj ve işletmeye alımı "sözleşmelere" dayanmalıdır. Ülkemizde büyüme dönemlerinde makine-donanıma gereksiz kaynak bağlama yanlışı tekrarlanmamalıdır. Sao Paulo Konferansında altı önemli çizilen makine-donanım yatırımları ve geri ödeme süreleri,tekstil sektöründe yapılacak yatırımların kritik bileşenlerinden birini oluşturuyor. Yukarıda önerdiğimiz "iş istihbaratı merkezi" üreteceği bilgi ve yapacağı uyarılarla makine-donanım satın alınmasında daha rasyonel kararlar alınmasına yardımcı olabilir.

· Tekstil üretimi için devletin net olarak tanımlanmış "stratejisi" olmalı: Daha önce gözlemlediğim, Sao Paulo konferansında tartışmalarda pekiştirdiğim husus şudur: Bir ilk adım teknolojisi olarak tekstil sektörüne giren ülkeler, zaman içinde .yeni açılımlar yaparak yapı değiştiriyor. Sektör tümüyle terk edilmiyor. Meta-eksenli üretim alanlarında yeni keşifler yaparak rekabet alanını genişletiyor.Çin'in çok net bir stratejiye sahip olduğunu, gelişmeleri izleyerek ince ayarlar yaptığını, Brezilya'nın iç pazara dönük yapısında kritik eşiğe geldiğini , pamuk üretiminde gelişmeler ve iki yeni sentetik elyaf üretim tesisine yaptığı yatırımı hızla hayata taşındığını öğrendik. Girdi arzındaki artışın "ileriye etkilerinden" biri "ihracat-odaklı" gelişme olabilir.Brezilya'da iç pazar-odaklı olan üretim, hızla dış pazara yönelecek potansiyellere sahiptir.Bu nedenle, ülkemiz girişimcileri Brezilya'daki gelişmeleri yakından izlemelidir.Çin'de piyasa ekonomisinin görünmez eli ile yönetişimin görünen elini dengeleyen etkin yönetimi,Brezilya'nın tarımdaki yüksek verimini ve petrokimya tesislerindeki gelişmeleri, diğer üretici ülkelerin fark yaratma çabalarını dengelemek için kamu yönetiminin çok açık ve net tanımlanmış bir strateji ile tekstil üreticisinin arkasında durması gerekiyor.Bu noktada, temel düşünce haksız rekabeti önleme ve serbest piyasada adil rekabet yaratma olmalıdır. Rekabette şans eşitliğini koruma, devletin temel görevidir.

· Geleceğin güveni,küçük ve büyük işyerleri işbirliği: Orta gelirli ülkeler arasında yer alan, tekstil sektöründe bir "sıçrama" yapma zorunda olan ülkemizde, küçük işyerleri ile büyükler arasında "işbirliği" yapılması rekabet gücünün diğer kritik bileşenidir. Konferansta, " piyasa yapıcısı kuruluşlar" yaratmadan sektörü geleceği taşımanın güç olacağı izlenimi edindim. Çünkü kendi içimizde işbirlikleri geliştiremezsek, uluslar arası işbirliği çağrılarımızın ayakları boşlukta kalır. O nedenle, teşvik sistemi radikal biçimde değiştirilmeli, işbirliğini hızlandıracak "proje-odaklı yapı" yürürlüğe konmalı.

· Üretici ülkeler arasında "işbirliği bilinci" yaratılmalı: Yaşadığımız büyük krizin nedenleri araştırılırken şu iki niteliğe sıkça gönderme yapılıyor: "Açgözlülük ve sorumsuzluk" ile "kibir ve üstünlük inancı". Birincisi, insanları, amaca ulaşmak için her türlü yolu meşrulaştırma ölçüsüzlüğüne götürüyor . İkincisi de, işbirliği ve koordinasyonu önlüyor. Tekstil sektörü, istihdam yaratma, orta sınıf oluşturma, talep istikrarı sağlama ve kalite bilinci yaratmada önemli işlevlere sahip… Sosyal sorunları azaltıcı etki yapan tekstil sektörünün bu işlevini abartan, karşılaştırmalı üstünlüğünü kibre dönüştüren ülkeler belli aşamalardan sonra kendilerine de zarar veriyor. Sao Paulo konferansındaki değerlendirmelerde Çin'in bu gerçeği algıladığı izlenimi edindim. Sektörde ortak irade yaratma ve ortak karar üretme konusunda bir iklim oluşmakta olduğu kanısını elde ettim.Halit Narin'in de özellikle vurguladığı uluslar arası işbirliğinin hızla hayata taşınması için bu eğilim güçlendirmek gerekiyor.

Başlıklar halinde özetlediğim gelişmeleri yakından izleme, girişimcilere destek olma sorumluluğumuz her zamankinden daha fazla…ITMF Sao Paulo Konferansının bize telkin ettiği düşünceler bunlar…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar