Şanghay Beşlisi AB'ye alternatif olabilir mi?

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçenlerde Türkiye'nin AB kapısında yıllarca beklemeyeceğini, Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (SCO) girmek istediğini söylemesinin ardından dikkatler Türkiye üzerine çevrildi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland'ın NATO üyesi olan Türkiye'nin SCO'ya girmesinin ilginç olacağı değerlendirmesine bakılırsa, ABD buna sıcak bakmıyor.

AB'den ise henüz bir tepki gelmedi. 15 Haziran 2001'de kurulan SCO'nun üyeleri arasında Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan yer alıyorlar. Kuruluşundaki esas amaç köktendinci İslami hareketler, etnik ayrımcılık ve uluslararası terörizmle mücadele olan örgüt, son yıllarda ekonomik konularda da işbirliğinin önemini vurgulamaya başladı. Orta Asya'nın zengin petrol ve doğal kaynaklarına ulaşmak isteyen, yüzyılın yükselen ekonomik ve siyasi gücü Çin için SCO'nun önemi büyük. Örgüt şimdilik daha çok Çin'in çıkarlarına hizmet eden bir görünüm ortaya koyuyor.

Sovyetlerin dağılmasından bu yana geçen sürede bu ülkenin stratejisi, eski Sovyet Cumhuriyetleriyle ilişkilerini geliştirmek suretiyle ekonomik kazanımlar elde etmenin yanı sıra, köktendinci ve ayrılıkçı hareketlerin Sincan Özerk Uygur Bölgesi'ne yayılmasını engellemek olmuştur. Petrol ihtiyacının önemli bölümünü Orta Doğu ve Körfez ülkelerinden sağlayan Çin'in hedefleri arasında enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi de var. Bundan dolayı Çin'in yanı başındaki rezerv zengini ülkelerle ilişkilerini geliştirmek istemesi gayet normal, 1997'de Çin Ulusal Petrol Şirketi, Kazakistan'ın Aktyubinsk Petrol Şirketi'nin yüzde 60'ını satın almıştı. Kazakistan ve Çin arasında inşa edilen 960 kilometrelik Atasu-Xinjiang petrol nakil hattıyla 2005'den beri Kazakistan'dan Çin'e petrol akıyor. SCO, üyeleri arasında askeri alanda da işbirliğini geliştirmeyi ihmal etmiyor. Ortak askeri tatbikatlar bunun önemli bir parçası. 2002'de Çin ve Kazakistan'ın katıldığı tatbikattan sonra, 2005 yılının Ağustos ayında tüm üyelerin katılımıyla gerçekleştirilen geniş kapsamlı tatbikata İran, Hindistan ve Pakistan gözlemci göndermişti. İran ve Belarus SCO'ya katılmak isteyen diğer iki ülke. Batı'yla nükleer programından dolayı ilişkileri gergin olan İran'ın ileride üye olup olmayacağı bilinmez. Üyeleri arasında İran'ın yer aldığı bir birliğin Türkiye'nin Batı'yla ilişkilerine zarar vermesi kaçınılmazdır.

***

Başbakan Erdoğan, SCO'nun AB'nin alternatifi olmadığını; birinden çıkıp diğerine girmek zorunda olunmadığını, 50 yıl AB kapısında bekletilen bir ülkenin sonunda bir karar vermek durumunda olduğunu söylüyor. Bu görüşe katılmamak mümkün değil. Ekonomik ve siyasi yönlerden Türkiye'nin ulaştığı gelişmişlik düzeyinin altında birçok ülke ardı arkasına Birliğe alınırken bizim bunca zaman bekletilmemizin savunulacak hiç bir yanı olamaz. Dünyanın öne gelen ülkeleri arasında yer almak isteyen Türkiye için siyasi ve ekonomik birliklerin önemi büyük. 21. yüzyılın siyasi ve ekonomik yönden belki de en önemli bölgesi olacak Orta ve Uzak Asya'da SCO'nun konumu ne olacak? SCO, zaman içinde Batı ve NATO karşıtı bir örgüt haline mi dönüşecek; yoksa bölge ve dünyada istikrar ve kalkınmanın önemli destekçilerinden biri mi olacak? Türkiye'nin, bu soruların karşılığı konusunda sağlam verilere sahip olmadan üye olması hata olur. SCO, NATO karşıtı bir örgüt haline dönüşürse, Türkiye'nin sadece NATO içindeki yeri tartışılmakla kalmaz, Avrupa ile ilişkiler de zarar görür. Bu bakımdan, SCO üyeliğinin
Türkiye'nin Batı'dan kopması anlamına gelmeyeceği yolundaki düşüncelere ihtiyatlı yaklaşmak lazım, Türkiye AB'ye tam üye olsun olmasın, AB şimdi olduğu gibi ileride de Türkiye'nin en önemli ticari ortaklarından biri olmaya devam edecektir.

***

Osmanlı'dan bu yana bir Avrupa ülkesi olan Türkiye temsil ettiği değerler açısından, Doğu'ya olduğundan Batı'ya daha yakın. Başbakan'ın SCO ülkelerinin demokratikleşme sürecini çok daha iyi bir konuma getirecekleri savına katılamıyorum. Kuruluş sözleşmesinde belirtildiği gibi, SCO ne bir blok, ne ittifak; ne de AB'de olduğu gibi üyeleri arasında ileri demokrasinin yerleşmesini amaçlıyor. SCO içindeki ülkelerin ortak özelliği otoriter yönetimlerle idare edilmeleri. Demokrasinin evrensel bir kavram olmadığını; her ülkenin siyasi sisteminin kendi gelenek ve görenekleri tarafından belirleneceği görüşünde olan SCO, ileri demokratik bir sistem içinde kalkınmasını sürdürmeyi amaçlayan Türkiye için AB'nin alternatifi olur mu? İyi düşünmek gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016