Sanayinin çarkları yeşeriyor
Norman Borlaug’un “Yeşil Devriminin” üzerinden 70 yıldan fazla geçti. Verimli tohumların geliştirilmesiyle 1 milyondan fazla insanın açlıktan kurtulmasını sağlayan Yeşil Devrim eskisi kadar yeşil mi?
Antroposene yaraşır yeni bir tarım devrimi. Alameti farikası “sanayinin yeşil çarkları.” Zira modern teknolojilerle planlanmış yeşil devrim, antropojenik parametrelerden ötürü biyoçeşitliliğe zarar vermeye, gezegenin kaynaklarını tüketmeye başladı. Ekosisteme zarar veren fosil yakıtların enerji üretiminde oranı hala yüzde 84.
“Muhteşem Yüzyıl” bitti. Tarımsal üretim, beslenme alışkanlıkları baştan aşağı değişiyor. Biyoteknoloji, sürdürülebilirlik yeşil dönüşümün baş aktörlerinden.
Avrupa Yeşil Mutabakatı ile AB, yeni sanayi politikası ve ekonomik büyüme stratejisinin çerçevesini çizip, 2050 yılına kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanması, ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrılması, herkesin büyümeye ortak edilmesi gibi hedefleri kapsayan bir büyüme ve kalkınma stratejisi belirledi. “Çevre odaklı sürdürülebilir ekonomik büyüme” dekorabonize edilmiş küresel bir ekonomiye geçiş.
Dönüşümün maliyeti 9.2 trilyon dolar
Yeşil dönüşümün maliyeti yıllık 9,2 trilyon dolar. AB, Yeşil Mutabakat için 1 trilyon euroluk “Invest EU”gibi finansal araçlar açıklıyor. MC Kinsey’in kurucu ortağı Mekala Krishnan’a göre Bangladeş, Hindistan ve Kenya gibi gelişmekte olan ülkeler ile Katar, Rusya, Suudi Arabistan gibi büyük fosil yakıt kaynaklarına sahip ülkeler dönüşümde en sancılı ülkeler.
Dünya piyasalarına uyum sağlayabilmek için Ticaret Bakanlığı “Yeşil Dönüşüm Eylem Planını” yayımladı. Avrupa ile ihracat payımız yüzde 50. Eylül ayında paylaşılan “Orta Vadeli Programda” karbon nört ekonomi için finansın önemine ve yeşil OSB’lerin desteklenmesine yer verildi.
Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si
Türkiye’nin ilk yeşil OSB’si Mersin’de kök salıyor. MersinTarsus Tarımsal Ürün İşleme İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TÜİOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Gül Akyürek Balta ile konuşurken aklıma “üretene değer” mottosu geldi. Gül Hanım çalışma hayatına babasının tarım makinaları üreten dükkânında çırak olarak başlamış. Elimden her iş gelir diyen Balta’nın özgüveni üretebilmekten, üretimin tüm aşamasını bilmekten ve esnaflığını yaptığı işin sanayicisi olmaktan geliyor. Sanayinin çarkları ekonomiyi olduğu gibi girişimciyi de eğitiyor, geliştiriyor. Dönüşüme öncülük eden sanayinin çarkları işledikçe ışıldıyor, ekonomiye değer katıyor.
Dijital tarım ve ekosistem
TUİSOB her anlamda yeşil bir OSB, Digi Green Food Tower isimli Ar-GE binası bile şimdiden Türkiye’nin ikonik yapılarından olmaya aday. Merkezi Tarım ve Gıda Teknolojileri Test Merkezi, Kadın Girişim Fabrikaları, ortak lojistik alanı, veri izleme ve değerlendirme merkezi, atık su yönetimi, yenilenebilir enerji kaynakları ile tam bir karbon - nötr akıllı yapılar sistemi. Bölgenin tarımsal ürünlerine değer katacak.
2023 sıradan bir yıl değil
21. Yüzyılın en büyük zorluğu etkin kaynak kullanımı, çevresel etkileri yönetmek. Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi’nin “2023 sıradan bir yıl değildir” açıklaması sürecin ne kadar zorlu olduğunu aynı zamanda da fırsatlar içerdiğini akıllara getirdi. 2050 yılında gümrük kapılarında bizi bekleyen karbon nötr yaptırımlarıyla buluşana kadar sanayiyi yeşile dönüştürmeliyiz.
Yaşam maliyetini düşür
Geçmişin kararları geleceğin maliyetini artırdı. Dönüşümün amacı üretimin, “doğal kaynaklar, ormanlar, ekosistemler, deniz varlıkları” üzerinde daha az baskı yaratmasını sağlamak.
Kuşkusuz sadece sanayinin çarklarına bahar yeşili gelmedi, bireysel olarak bizler de hangi arabayı kullandığımız, evi nasıl ısıtıp soğuttuğumuz, beslenme alışkanlıklarımız, israf karnemiz “yaşam maliyetini azaltma” üzerine kurulacak.